18 - Kapan - 1. Kısım

130 13 11
                                    

2. Kısım hazır olmak üzere ama yine de ne kadar süreceğini bilmediğim ve ilk kısım çoktandır hazır olduğu için bölümü ikiye bölmeye karar verdim. İyi okumalar.


Başımı dikleştirerek o tarafa döndüm. Batı'nın aksine ben telaşlı değildim. Eğer konuştuklarımızı duydularsa, bu benim fazlasıyla işime gelirdi. Kimin eteğinde ne taşlar varsa dökerdi ve bu iş şu an burada biterdi. Daha fazla uzamadan, daha fazla yorulmadan.

Ama bu dilekleri dilerken göz ardı ettiğim bir detay vardı, hayat bana istediğimi asla vermezdi. Bu düşüncemi kanıtlar nitelikte, Tuğçe ve Özgür gülümseyerek bize doğru gelmeye başladı.

"Demek saklı cennetimizi keşfettiniz."

Dımık sıklı cınnıtımızı kışfıttınız.

Tuğçe'ye karşı nötrken o dakikadan itibaren nefret etmeye başlamıştım. Görür görmez sevdiğim sahanın onlara ait olduğunu öğrenince ondan da nefret etmeye başlamıştım.

"Hey," dedi Batı. "Siz de mi buradasınız?"

Özgür, "Yürüyüşe çıkmıştık." Derken bana başıyla selam verdi. Tuğçe spor bir tayt, dar bir tişört ve mor renkte parlak bir hırka giymişti. Saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmış ve yine mor tonlarda bir makyaj yapmıştı. Evet makyaj. Sabahın köründe, spor yapmaya çıkarken makyaj yapmıştı.

Hadi ama Ecmel. Şu kadarcık rolü bile yapamayacaksan neden çıktın ki bu yola?

Gülümseyerek karşılık verdim selamına. Özgür'ün üzerinde ise gri bir eşofman altı, siyah bir kazak ve şişme yelek vardı. Saçları dağınıktı, sakalları yeni yeni çıkmaya başlamıştı. Oldukça erken bir saatte kalkmış olmasına rağmen ne gözlerinin altında mor halkalar ne de yüzünde bir yorgunluk belirtisi vardı. Ben ise dökülüyordum. Göz altlarımın çöktüğüne ve rengimin fazlasıyla soluk olduğuna adım gibi emindim.

"Nasıl buldunuz burayı?"

"Koşuya çıktığımızda rastladık."

"Çok şanslısınız."

Özgür'ün samimiyeti sıcak gelirken Tuğçe'ninki ciddi anlamda irite ediciydi. Çok şanslısınız ne demek yahu? Asıl sizin sahanız şanslı, biz ona ayak bastığımız için.

"Bayıldım buraya, gerçekten. Şu çimlerin üzerinde top oynamak için sabırsızlanıyorum."

Batı elini omzuma koyup gülümsedi. "Arka bahçemizde yaptığımız maçlardan daha eğlenceli olur, değil mi Alkım?"

"Kesinlikle abi." Dedim yandan bir gülüş atarken.

"Bu akşama ne dersiniz?"

Özgür'e bakıp kaşlarımı kaldırdım. "Bu akşam parti var ya."

Tuğçe elindeki telefonu cebine atıp lafa atladı. "Erken saatte rahatsız etmek istemediğim için size henüz haber verememiştim ya. Parti iptal oldu."

Aklımda bizimle ilgili bir sürü senaryo geçerken Tuğçe konuşmaya devam etti.

"Derya bu gece parti yaparsak sürpriz olmayacağını düşündü. Lafta kutlayıp küçük bir pastayla geçiştireceğiz. Önemsemediğimizi düşünürken yarın sürprizi patlatacağız."

"Yani," dedim kaşlarımı kaldırarak. "Sırf partiye şaşırsın diye doğum gününü mutsuz geçirmesine mi sebep olacaksınız?"

"Hah! Yaşa Alkım." dedi Özgür. "Dün akşamdan beri bunu anlatmaya çalışıyorum."

"Evet ama yarın sürprizi görünce iki kat fazla mutlu olacak."

"Aslında hayır, bir önceki gün mutsuz olduğu için daha fazla mutlu olmuş gibi görünecek o kadar."

DilemmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin