Merhaba! 🥰
Bölümde kooocaman bir spoiler var. Tamam, o kadar da kocaman olmayabilir ama var yani. Önceden söyleyeyim de her cümleyi şüpheyle okuyun. Hehe.
İyi okumalar. 💙
🥀
Özgür ayağa fırlarken, Batı'yla ikimiz ifadesiz duruyorduk.
"Ne? Ne dedin sen?"
"Tuğçe ölmüş olabilir." Diye tekrarladım. Özgür için zor bir an olduğunun bilincinde olsam da Tuğçe zerre umurumda değildi.
"Olabilir de ne demek?" Dedi, gözlerindeki dehşet sesine de yansırken.
"O gece, çatışmada vuruldu. Son gördüğümde yaralıydı, gerisinden haberimiz yok."
Öldüğüne dair duyumlar almış olsak da kesin bir bilgimiz yoktu ve çoktan Ertuğrul'un kızını saklayarak bir plan peşinde olduğunu düşünecek kadar paranoyaklaştığım için hiçbir şeye inanmıyordum.
"Benim gitmem gerek." Diyerek bahçe kapısına yönlendiğinde Batı kalkarak önüne geçti.
"Düşmanımızın yanına giderken, hafızanda bizimle ilgili gereğinden fazla bilgi taşıyorsun."
"Ben ihanet etmem." Dedi kaşlarını çatarken. "Savaşta mertlikten yanayım."
"O mertlik bozulalı çok oldu."
"Sana verebileceğim somut bir güvencem yok Peykan." Dedi bir adım atarken. "Sadece gözlerime bak, gözünde taşıdığın güvenin aynısı orada mevcut. Ben senin ihanet etmeyeceğini biliyorum, sen de benim ihanet etmeyeceğimi bil."
"Eyvallah. Ama önlemimizi alacağız."
Özgür başını onaylarcasına salladı. Bana dönüp kısaca, "Hoşçakal." Dedikten sonra Batı'yla birlikte uzaklaştılar. Evin yerini bilmesin diye Batı gözlerini kapattırarak iki adamla birlikte havaalanına göndermiş, yanıma geri dönmüştü. Sallanan koltukta yavaşça bir ileri bir geri sallanırken ikimiz de düz bir şekilde karşıya bakıyorduk.
"Ona güveniyor musun?"
"Muhtemelen." Dedi. "Ama tabii ki ona güvenmekten başka hiçbir şey yapmayacak kadar güvenmiyorum."
"Ortaklığı imzalayalım." Dedim konuyu değiştirerek. "Yarın."
"Hazır mısın?" Dedi bana dönerek. "Çok büyük saldıracaklar."
"Ne olacaksa olsun artık."
"Hayır."
Dönüp gümüş denizleriyle buluşturdum gözlerimi. "En az riskli yolu bulmadan, imzalamayacağız. Planlı hareket etmemiz gerek, öfkemize yenilirsek, kaybederiz." Diyerek açıkladı kararlı sesiyle.
Stratejilerden gerçekten sıkılmıştım. Batı sürekli stratejik adımlar atarken ben en başından beri anlık yaşama taraftarıydım. Öfkelendin mi? Vur, kır, parçala. Gerisini düşünmeden. Sadece saldır; ve öfkeni kus. Sonra ne olursa olsun, onunla da o zaman ilgilenirsin. Stratejik oyunlardan bile nefret ediyordum. Gerçekten.
"Bir süre sakin kafayla takılmamız gerek. Birleştirmemiz gereken çok fazla taş var. Yoğun tempoda ayrıntıları gözden kaçırmaktan korkuyorum."
"Kafamın içindeki teyzeler Plüton'da halay çekiyor şu an. Halay başının elinde de durmadan salladığı bir ışın kılıcı var. Hangi sakin kafadan bahsediyorsun?"
Bana bakan gözleri irileşirken bir kahkaha patlattı. Fırtına bulutları süzülerek dağılırken gümüş denizlerindeki dalgalar karşıladı beni.
![](https://img.wattpad.com/cover/13067295-288-k376943.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilemma
AdventureNedensizce nedenleşmekte olan nedenlerin hikayesi. En değer verdiği varlıkları elinden alınmış bir kız hayal edin. Kendisini öfkesinin kontrolüne bırakmış, yoluna çıkan herkesi hiç çekinmeden ortadan kaldırabilen. Bir genç hayal edin; İnsanın kanın...