Kapı açılınca oturduğu yerde heyecanla dikleşti. Neredeyse bir şehir efsanesi halini almış Gölge'yi görmek üzereydi. Bir kişiden fazla olduklarını biliyordu lakin kaç kişi oldukları, kaç yaşında oldukları ve neye benzedikleri hakkında bir fikri yoktu; istisnalar hariç, geri kalan herkes gibi.Az sonra kapıdan orta yaşın üzerinde, düzgün vücutlu ve kesinlikle fazlasıyla heybetli olduğunu düşündüğü bir adam girdi. Bu düşüncesinin sebebi adamın gerçekten heybetli oluşu muydu, yoksa onun bulunduğu tarafın aydınlatmasının daha kısık olması mıydı, emin olamıyordu. Belki de her ikisi.
Gölge... diye fısıldadı zihninin içinde. İsmine hayal ettiğimden bile daha uygun.
Dahası gelecek mi diye tekrar kapıya çevrildi heyecanlı bakışları lakin kapı adamın arkasından kapanmıştı. Adam boş duran üçlü koltuğun ortasına oturduğunda onunla birlikte gelen iki genç adamın da yanına oturup oturmayacağını merak ediyordu. Korumaları mıydılar? Yoksa Gölge'nin geri kalan parçaları mı?
İki genç adam koltuğun arkasında ayakta dikilmeye başladığında, merakı katbekat arttı. Koltukta boş iki yer var. Birileri gelecek mi?
Adam oturduktan sonra onu karşılamak için ayağa kalkmış olan herkes de geri oturdu. Gölge dikdörtgen salonun ucunda, üçlü bir koltukta otururken; geri kalan misafirler tam karşısında U şeklinde bir oturma grubuna dizilmişti. Binanın duvarları taştandı ve yüzlerce yıl öncesinden kalma bir yapıdaymışsınız gibi duvarda belli aralıklarla büyük oyuklar vardı. Oyuğun sonu pencereydi lakin hiçbir yeri göstermeyecek şekilde tamamen mattı ve demir korkuluklarla kaplıydı. Bu Mahzen'e de ilk gelişiydi ve tıpkı Gölge gibi, Mahzen de isminin hakkını veriyordu. Ortamın loş, sarı bir ışıkla aydınlatılıyor olması da cabasıydı.
"Hoş geldiniz." diye söze girdi Gölge.
Bakışlarını herkesin üzerinde tek tek gezdirirken, sıra kendisine yaklaşınca Atilla heyecanını belli etmediğini umduğu bir tavra büründü. Gölge ona da herkese baktığı uzunlukta bakıp yanındakine geçtiğine somut olarak dışa vurmasa da rahatlamıştı. Göze batmak istemiyordu.
"Aranızda beni tanımayan var mı?"
"Yok," şeklinde cevaplar yükselip kimisi de başını olumsuz anlamda sallarken Gölge başıyla onayladı.
"Güzel. Peki aranızda, beni karşısına almak isteyen var mı?"
Olumsuz cevaplar ortamı tekrar kaplarken, gerginlik de merak da iyice artmıştı. Birisi, "O nasıl bir cesaret?" deyince, Atilla sessizce güldü. Kim Gölge'yi karşısına almak isterdi ki?
"Pekala, madem öyle, neden istiyormuş gibi davranıyorsunuz?"
Herkes kafası karışmış bir şekilde sessizleşirken Atilla da onlara katıldı. Allah aşkına, neler oluyordu burada? Gölge neden büyük-küçük ayırt etmeksizin tüm bölge liderlerini davet etmişti? Lider olmayan, sadece bölge içinde takılan alelade birkaç adam bile vardı. Onun gibi adamlar, Atilla gibi adamlarla aynı masaya oturmazdı. Ne işi vardı burada?
"Sen," dedi Gölge, birini işaret ederek. "Hangi bölgeye bağlısın?"
"08." dedi adam tereddütle. Liderlerden biri değildi.
"08..." diye tekrar etti. "Kınalp kızının peşine, 08'den mi düştün?"
Adamın gözleri büyürken, odadaki herkes şok geçirme konusunda ondan farksızdı. Atilla'nın heyecanı yerini gerginliğe bırakırken yanında duran ellerini farkında olmadan sıkıyordu. Yer ve gökyüzünün tümünde olabilecek en kötü ihtimal gerçekleşiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/13067295-288-k376943.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilemma
AdventureNedensizce nedenleşmekte olan nedenlerin hikayesi. En değer verdiği varlıkları elinden alınmış bir kız hayal edin. Kendisini öfkesinin kontrolüne bırakmış, yoluna çıkan herkesi hiç çekinmeden ortadan kaldırabilen. Bir genç hayal edin; İnsanın kanın...