23 - Artık Tamamıyla Özgürsün

123 10 68
                                    




***

"Umut tehlikelidir. Umut bir insanı deli edebilir. Bu iyi değildir."

Esaretin Bedeli

***


"Geldiler ve çok kalabalıklar."

Eş zamanlı olarak hepimiz ayağa fırladığımızda Faruk amca sinirle bağırdı. "Günlerdir bekliyoruz ve gelmek için şu anı mı buldunuz cidden or.spu çocukları?"

Cihan silahını çekerek babasının yanına geldi. "Sorun yok, tedbirliyiz."

İkisi de kendinden emin görünüyorlardı ve bakışlarından anladığım kadarıyla Faruk amcayı endişelendiren tek nokta bendim. Çünkü bana katlayıp cebine koymak istermiş gibi bakıyordu. Evet, tam olarak öyle bakıyordu.

"Batı," dedi antreye çıkarak. "Ecmel'i buradan götür. Arka kapıdan çıkın, daha sonra haberleşiriz."

Hayatına yeni bir insan girmesinin en zor yanı buydu sanırım. Seni henüz tam olarak tanımıyor olması. Batı'ları bana böyle davranmaktan vazgeçirene kadar göbeğim çatlamıştı şimdi bir de sil baştan Faruk amcayla uğraşmam gerekiyordu. Oflayarak ağırlığımı tek bacağıma verdim. "Hiçbir yere gitmiyorum."

"Öyle bir seçenek yok kızım. Batı götür onu."

Gözlerimi büyüterek karşısına dikildim. Beni ciddiye bile almamıştı resmen! "Hiçbir yere gitmiyorum, dedim."

Batı gülerek elini omzuma atıp Faruk amcaya diklenen pozisyonumu bozdu ve kendine çekti.

"Bunu sabaha kadar bile sürdürseniz emin olun kaybeden Ecmel olmaz." Yanında yerimi alınca elini omzumdan çekti. "Gitmez o bir yere."

Faruk amca derin bir nefes alarak başını iki yana salladı. "Kayhan'ın kızı."

Buruk bir şekilde gülümsedim. Babama benzetilmek, güzel şeydi.

"Geride dur o zaman."

"Faruk amca bize vakit kaybettirmeyi bırak da planı anlat istersen?" dedim gözlerimi kısarak.

Bir kahkaha attıktan sonra silahını eline aldı. "Seninle ne yapacağım ben, ufaklık?"

Faruk amca planı anlatmaya başlarken omuz silktim. Bu hepsinden çok benim meselemdi. Elbette geride durup onları izlemeyecektim. Bir şey yapılacaksa ben yapmalı, bir şey olacaksa da bana olmalıydı. Her iki yolun sonu da ulaşmaktan gocunmayacağım yerlere varıyordu. Ya onlar için yakacak, ya da onlar için yanacaktım. Onlar gittiğinden beri hayatımın bana ifade ettiği başka hiçbir şey yoktu. Giderken her şeyimi götürmüş ve bana ruhsuz bir bedenden başka bir şey bırakmamışlardı zira.


Konuşması bittiğinde "Pekala çocuklar," dedi önden çıkarak. "Birbirinizi koruyun ve Ertuğrul'u canlı alın."

Özgür'ü buraya babası onu almaya gelsin diye getirmişlerdi zaten, o yüzden her şeyi hazırlamışlardı. Batı da Kaan'ı arayıp gelmelerini istemişti. Tek katlı binanın upuzun ve karmaşık bir bahçesi vardı. Evden dışarı adımınızı attığınızda hemen önümüz ileride bir tavuk kümesi olan geniş bir çim alandı. Orası tellerle çevriliydi ve dışarısı görünüyordu. Kümesin içinde ise acil durumlarda kullanılmak üzere küçük bir çıkış vardı ve Özgür'ü oradan götüreceklerdi. Sağ tarafta koca bir duvardan başka bir şey yoktu çünkü ev bahçenin en sonundaydı. Sola dönünce ise karşınıza ilk önce parklardaki oyun alanlarına benzeyen ahşaptan yapılma birkaç alet çıkıyor ve ileriyi görmenizi zorlaştırıyordu. O tarafa doğru patika yolu takip edip aletleri geçtiğinizde bahçe daralıyor ve o aradan geçince asıl alana ulaşıyordunuz.

DilemmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin