19 - Gölge

121 11 7
                                    

***

Adamın zikrettiği isimle, aşağıdan açılan taciz ateşlerinin, yanı başımızdaki kapıya sertçe vurulan cisimlerin, hatta hala yakınımızda olan helikopterin bile sesi kesildi. O isim, Tuğçe ile Ertuğrul'u bile boş vermemi sağladı. Farklı bir boyuta geçmiş gibi, tüm zaman ve mekan kavramını yitirdim. Nerede, ne zamanda; hatta kim olduğumuz bile terk etmişti zihnimi. Tek bir şeye odaklanmıştım.

Cihan.

Açlıktan ölmek üzere olan bir vampirin, kan kokusu alması gibi bir şeydi bu. Yeryüzünde o kokudan daha önemli hiçbir şey olamazdı.

O an yeryüzünde benim için o isimden daha önemli bir şey yoktu.

Karşımda duran adamlar, o gece canımı alan adamlardı.

Ve dahası, kulaklığın öbür ucunda, canımı alan adamın ta kendisi vardı.

***

Adamın yakasına yapışıp silahımı boynuna dayamak için hiç vakit kaybetmemiştim.

"Nerede o?"

"Ecmel h..."

"NEREDE O?"

Cevaplamasına izin vermeden itmeye başladım. "Ona gidiyoruz."

"Gideceğiz."

Adam bana fiziksel olarak hiçbir şekilde karşılık vermiyordu ama gözlerine baktığımda sebep olarak saygı ya da yakınlık belirten bir şey de göremiyordum.

"Hemen şimdi!"

"Şimdi olmaz."

Ben içimde artarak delilik boyutuna ulaşan hissi adama yöneltemeden sağ tarafımdan bir rüzgar geçti ve 2 saniye sonra adam yerde, onu yumruklayan Batı ise üzerindeydi. Adamlar silahlarını Batı'ya doğrultmuş ikaz ediyorlardı ama Batı onlardan tarafa bile bakmıyordu.

Attığı her yumruğun ardından bir kelime söylüyordu. "Bizi.

Hemen.

O.

Şerefsize.

Götürüyorsunuz."

Adamlardan biri havaya birkaç el ateş etti. Ardından doğrudan bana baktı.

"Durdurun onu, yoksa bir dahakine hedefim o olur."

Batı'nın yanından dolaşıp doğrudan adamın önünde durdum. Burak ile Kaan Batı'nın hemen arkasında tehditkar bir şekilde durmuş, silahlarını karşıya doğrultmuşlardı.

"Denesene." dedim, fazlasıyla yaklaşıp. "Ona zarar vermeyi bir denesene."

Adam bana bakıp dişlerini sıktı, bir süre dilemmada kaldıktan sonra tereddütle yanımdan, silahını adamı dövmeyi kesmiş ama yakasına yapışmış soru soran Batı'ya uzattı.

Solumdan geçen kolunu tutup dirseğinin baskı bölgesine geçirdiğim darbeyle elini kullanılamaz hale getirmem de hemen ardından gerçekleşmişti zaten. Adam acı içinde bağırıp silahını düşürmüştü. Ben laf olsun diye konuşmazdım. Hemen ardından kendi etrafımda dönüp adamın suratına tekmeyi geçirmiştim. Geri kalan adamlardan darbe almamak için koruma pozisyonu alıp etrafıma baktım ama bir şey yapmamışlardı. Ben adamı pataklamaya başlayınca Burak ile Kaan yanıma gelmişti ama adamlar bana sadece bakıyor bir şey yapmıyorlardı.

Onlara baktıktan sonra bir "Hasbinallah." çektim.

"Gelsenize. Ne duruyorsunuz?"

Adamlar maskeden dolayı ifadelerini anlayamadığım yüzleriyle bana dümdüz bakıyor, başka hiçbir şey yapmıyorlardı.

DilemmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin