bölüm 3

58.6K 1.6K 174
                                    

Medya tutsak eden adam.

Gözlerimi yavaşça açtım, dün oturduğum yerde uyuya kalmıştım, ne kadar ağladığımı hatırlamıyordum. Gözlerimin içi feci şekilde yanıyordu. Heryerim tutulmuş. Aaaahhhh diyerek acıyı belirtircesine sızlandım. Yavaşça ayağa kalktıp, duvardan destek alarak yürümeye başladım, lavaboya doğru. Çok üşüyordum. Altımda siyah kısa kot şort, üstümde ise sıfır kollu kırmızı siyah karışımlı bulüz vardı. Ellerimi kollarıma sürterek lavaboya girdim. Klozetin kapağını kapatıp üzerine oturdum.

Yantarafımın biraz üstünde, küçük bir dolap vardı, kapağını açıp içine baktım. Şampuan sabun kese falan vardı. Sanki günler öncesi benim için hazırlanmış gibiydi. kapıya yakin olan dolaptada bornoz, havlu falan vardır diye düşündüm. Lavobodan çıkıp yatağa doğru ilerledim. Yatağa oturup komidinin üzerine baktım. Poşet hala duruyordu, sadece gazete yoktu. Poşetteki yiyecekleri çıkarıp yemeye başladım. Pes etmeyecektim. Beni yıldıramayacaktı. Bu kadar kolay değildi. Direnecektim. Karnım doyunca, kalanları komidinin üzerine bıraktım. Saate baktığımda, yedi bucağa geliyordu. bugün gelmemişti. Yada ben uyurken gelmiştir diye düşündüm.

Ayağa kalkıp odayu turlamaya başladım. Bir ileri bir geri, hareketsizlikten hemen Yoruldum. Bu kadar güçsüz ken ona karşı nasıl koyabilirdimki. bunu daha çok yapsam iyi olacaktı. Allah ım burada çürüyeceğim. Nolur bir çıkış yol göster bana.

🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Saatlerce uğraşacak birşeyler aradım. Beklemekten başka birşey yoktu. En sonunda buldum. banyo yapsam, kirimden kokmaya başladım. O benim bunalıma girmemi. İstiyordu. Ama istediği olmayacaktı. Hızlıca lavaboya ilerledim. tam girecekken aklıma, üzerindekiler geldi. Ne giyecektim peki üzerimdekilerde kirli. odada bir yatak birde komidin var. Komidin!!? Hemen komidine doğru ilerledim. altta küçük bir dolap, üstünde de çekmece vardı. Alttaki dolabı açtım. herşeyi düşünen giyeceyimide düşünmüştür. Eğilip içine baktım. Tam tahmin ettiğim gibi. üçtane pantolun, üçtane tişört birde poşet vardı. Poşeti aldım elime içine baktım. iç çamaşırları. yüzüm kızardı. Bunlarıdamı almıştı? İçinden ihtiyacım olanları aldım. Birde pantolun ve tişört aldım. Lavaboya doğru ilerledim. Tam girecekken aklıma çekmece geldi. Geri döndüp, cekmeceyi kendime doğru çekip, içine baktım. İçinde bir defterle bir kalem vardı. Ne yani iki haftadır bunlar buradamıydı. Ve ben yeni fark ediyorum. defteri elime aldım içine bakmaya başladım. Vay canına, hiçbirşey yok. Bunu niye koymuşki? Sıkıldıkca birşeyler yazayım diyemi? O koymuş koymasınada, benim niye aklıma gelmiyor bunlara bakmak? Birde iç mimar olacağım. bu kadar kendimi aşşağaladığım  yeterdi bence. Gidim banyo yapmalıydım. elimdekileri çekmeceye geri koydum. lavaboya doğru ilerledim, kapıyı açıp içeri girdim. Kapıyı kilitledim.

🌸🌸🌸🌸🌸

Lavobodan çıkınca saçlarıma sardığım havluyla yatağa oturdum. İlk geldiğim günler odanın ve banyonun her yerini didik didik aramıştım gizli kamera varmı diye. Bulamamıştım. O yüzden simdi rahat davraniyordum zaten. iki saattir banyo daydım. su rahatlamamı  sağladı. Yatağa uzanıp battaniyeyi üzerime çektim. yavaşça kendimi uykunun kollarına bıraktım.

🌸🌸🌸🌸🌸🌸
3 gün sonra..

Üç gündür gelmiyordu. Her sabah uyandığımda komidinin üzerinde yicek birşeyler oluyordu. ne zaman geliyor, ne zaman gidiyor, haberim olmuyordu. Sanırım gece gelip poşeti bırakıp gidiyordu. bugünde gelmeyecek. Saat on oldu. yatağın üzerine oturup deftere birşeyler çiziyordum. Bunu daha önce neden görmedim diye arada kendime kızmayıda ihmal etmiyordum tabi. Adam tutsağını iyi düşünüyordu. Birde neden tutsak olduğumu bilsem. Neyse bura evim gibi oldu zaten. İnsan ister istemez, olduğu yere alışıyordu. her zaman sanki orda büyümüş gibi davranıyor. Oraya uyum sağlıyordu. Nasıl hergün acı çeke çeke hiçbir acı o insana koymadığı gibi. Şimdide hicbir değişiklik bana koymaz gibi geliyordu. bir karanlıkla aram iyi değildi.
Kapının kilit sesi odada yankılandı. Düşünceler bir anda saklandı köşelerine saklandı . Yüzümü kapıya çevirdim. bir anda heycan sardı bedenimi. Buraya nasıl alıştıysam onada alışmıştım. Üstelik onu üç gündür görmüyordum. Yavaşça içeri girdi. O alıştığım koku sardı odayı. Üzerinde siyah bir tişört vardı. Tişört biraz bol olsada kaslarını saklayamamıştı. Sade bir tişört bir insana bu kadar yakışırdı. Anlam vermiyordum onu neden bu kadar gözümde büyütüyodumki? altında siyap dar kot vardı. bakışlarım yüzüne çıkınca bir anda irkildim. oda aynı şekilde beni inceliyordu. Bakışlarından kendimi çıplak hissettim. Kollarımı etrafıma sarmamak için kendimi zor tutuyordum. İçeri bir adım atıp biraz durdu ve bana doğru yürümeye başladı. o yaklaştıkça tanıdık erkeksi kokusu daha çok sardı etrafı. Kalbim göğsümden çıkacak gibi hızlanmaya başladı. Neden heyecanlanıyordumki bu kadar?

Yatağa yakın biyerde durdu. Onun konuşmamasını bile özlemiştim. Ne tuhaf. Bir insan hem kızıp hem ozleyebilirmiydi? Bende elimdeki defteri komidinin üzerine bırakıtım.

Yataktan yavaşça inip, ona doğru yürüdüm. Aramızda bir adımlık mesafe kalacak şekilde karşısına dikildim.
Gözlerinin içine baktım. yine hicbir anlam ifade etmeyen boş bakışlarıyla beni izliyordu. İlk defa konuşmaya başladı onun sesini ilk defa duyuyordum.

Artık zamanı geldi, burdan çıkmak için herşeyi yapmaya hazırsın.

Sesini sanki zihnime hapsetmek istercesine, pür dikkat onu dinliyordum. Ne demek istediğini sonradan idrak edebilmiştim.  sonunda burdan çıkabilecekmiydim? içimdeki ölmeye yüz tutmuş umudum tekrar canlanmıştı.

Sana sadece bir defa soracağım. Ertan Güney i kim öldürdü?

Sorusuyla beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Ertan denen adamı nerden tanıyorduki. İçimde fırtınalar kopmaya başladı. bu soruya cevap veremezdim. Burda ömrümün sonuna kadar kalsamda, asla konuşamazdım.

Neyden bahsettiğini bilmiyorum, ben Ertan Güney diye birini tanımıyorum.

Hayatımda ikinci yalanı söylemiştim. ve söylemeyede devam edecektim. tekrar konuşmaya başladı.

Tek görgü tanığı sensin ve bildiğine eminim, burdan tek çıkış yolun bu.

Bir sure konuşmamı bekledi konuşmayacağımı anlayınca arkasını dönüp kapıya doğru yöneldi. kapıdan çıkıp, kapıyı kapatıp kilitledi.

Artık biliyordum neden burda olduğumu. İşin kötü yanı ben secimimi çoktan yapmıştım. konuşamazdım. Gerçeği kimseye söyleyemezdim.
Acaba işkence edermiydi bana. konuşmadıkça farklı yönler seçermiydi. Bundan sonra ne olacaktı bilmiyorum ama tek bildiğim. Kurtuluşum olmayacağıydı.

İşkence etseydi şimdiye kadar ederdi zaten.
Yatağıma doğru ilerledim, bak yatağım diyorum, şimdiden kabullenmeye başladım zaten. Yatağa uzanıp battaniyeyi üzerime çektim. Battaniyeye sıkıca sarıldım. Bundan sonra ne olacak bilmiyorum ama, bildiğim tek şey var,
Susma sırası bendeydi.

🌸🌸🌸🌸🌸

Saatlerce tavanı izledim, yavaş yavaş hava kararmaya başladı. Birkaç saat önce neden burda olduğumu bilseydim diyordum. Şimdi keşke bilmeseydim diyorum. Keşke sadece saçma bir saplantı olsaydı. En azından birgün biter beni serbes bırakırdı.

Ama şimdi, imkânsızlıkların içinde boğuşuyorum. Oflayarak yan tarafıma döndüm. bir günüm daha bitmişti burda. Kim bilir kaç günüm daha bitecekti.

Odanın yavaşça kararmasını izledim. kendini karanlığın pençesine bırakıyordu. Tıpkı benim gibi. siyah bir örtü her yeri saklıyordu sanki. İçimdeki umut gibi.  Simdi kendi odamda olmak isterdim. Ben karanlıktan nefret ederdim. Şimdi ise onu sevmeye başlamıştım.

O yüzden gece lambası olmadan uyuyamazdım. Şimdi küçük bir ışık bile fazla geliyordu gözlerime. Karanlık olmadan, uyuyamaz olmuştum. Ne tuhaf. Bedenim karanlıkla buluşunca gözlerim kendi kendine kapanmaya başladı. Artık düşünceleri  bir kenara atıp uykuyla buluşma vaktiydi.

 

TUTSAK "Aşkın Esiri" (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin