bölüm 40

20.4K 828 31
                                    

  Yavuz arkadan ateş etmeye başladı iki el ateş etmişti.   Araba aniden sağa sola yalpalamaya başladı. Tekerlerin patladığı belliydi.   Yavuz arabanın önüne geçti ve durdu. Öndeki adam hızlıca firene basmak zorunda kaldı. Araba durunca, Esra'nın saçını bıraktım. Yanımdaki  adam silahı kafama dayayıp beni arabadan çıkardı. Yavuz iki elinde silahla karşımıza dikildi.
Yine bütün ihtişamıyla göz alıyordu. Onu görünce o kadar sevinmiştimki, gözlerine bakarak Gülümsedim. Arabadan inen iki kişide silahlarını Yavuz'a doğrulttu.
Şimdi ne olacaktı? Ona birşey olursa ben yaşayamazdım. İçimi kaplayan korkuyla gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı, Yavuz ağladığımı görünce gözleri öfkeyle kızardı, boyun damarları ortaya çıkıyordu. Silahını daha sert kavradı kısık bir sesle.

Ağlama.

Onun sesiyle daha çok yaşlar dökülmeye başladı gözlerimden. Mümkünmüydi ağlamamak? Ona birşey olacak korkusu kolaymıydı?
Ellerimle gözlerimi sildim. Esra'ya baktığımda. Oda sinirle Yavuz'a bakıyordu. En ufak bir acıma kalmamıştı Esra'ya karşı. O hak ediyordu, gerçekten sevmediği belli olmuştu arabada yavuz'u.
Peki Yavuz oda sevmişmiydi Esra'yı? Bir kere bile Esra'ya bakmamıştı.  Bakışlarımı Yavuz'a çevirdim gözlerime o kadar dikkatli bakıyordu ki sanki birşeyler anlatmak ister gibi. En sonunda ne söylemek istediğini anladım. Ve gözlerimi yumup tamam mesajını gönderdim.
Arkamdaki adamın ayağına sert bir şekilde bastım. Canı yanınca elindeki silah dengesini kaybetti hızlı bir manevrayla elindeki silahı aldım ve adamın karşısına geçtim. Yavuz ben adamla ilgilenirken, diğer adamların dikkati bizim üzerimize yoğunlaşınca. Silahla ikisinide etkisiz hale getirdi.
Şimdi sadece karşımdaki adamla Esra hayattaydı. Biz iyi bir ekip olmuştuk aslında. Savunma taktikleri dersi almam birgün işime yarayacağını tahmin edemezdim. Yavuz önümdeki adamıda öldürünce. Elimdeki silahı bir kenara fırlattım.
Esra elinde silah Yavuz'a teğlemiş bekliyordu. Yavuz yavaş adımlarla Esra'ya yaklaştı. Tam karşısına dikilip gözlerinin içine baktı. Esra'nın elleri titremeye başladı ya korkudan yada benim gibi heyecandan. Gergin bir şekilde konuştu.

Yavuz beni affet.

Yavuz karşılık vermedi öyle gözlerinin içine bakıyordu. Esra tekrar konuştu.

O abimi öldürdü, yanına bırakamazdım.

Yavuz yine cevap vermedi Esra'nın dudakları titriyordu, gözleri dolmaya başladı. Ve konuşmaya devam etti.

Seni elimden aldı. Ben sensiz yaşayamam.

Onu duyunca dişlerimi sıktım sinirle. Yalan olduğunu iyi biliyordum. Ondanmı adamlarına ateş emri vermişti? Yinede araya girip karışmadım. Çünkü merak ediyordum, yavuz'un düşüncelerini, ona karşı hislerini.
Uzaktan sadece onları izlemekle yetindim.

Yavuz konuşmuyordu. Sadece öyle bakıyordu elindeki silahı kaldırıp kafasına dayadı. O kadar ifadesiz duruyordu ki yüzünde hiçbirşey anlaşılmıyordu. Onun konuşmasını Esra'dan çok ben istiyordum, ama susuyordu.

Esra'nın gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Yüzüne büyük bir hayal kırıklığı vardı. Sanki ilk defa yavuz'u böyle görüyordu. Esra yutkunup tekrar konuştu.

Beni öldürecekmisin? Gerçekten hiçmi sevmedin beni?

Esra dizlerinin üzerine çöktü. Kafasını da eğip konuşmaya devam etti.

Hadi öldür beni. Seni onunla görmektense senin ellerinde can veririm daha iyi. Hadi durma vur beni.

Yavuz elindeki silahı yavaşça indirdi. Bakışlarını bana çevirip silahları arkasına takıp yavaş adımlarla bana doğru gelmeye başladı. Yine hiçbirşey söylememişti. O suskunluğundan ben neler çekmiştim. İnsanı bir çıkmazın içinde bırakmayı iyi biliyordu. Yanıma gelince bileğimi kavrayıp benim fırlattığım silahın yanına doğru yürüdü bende onunla yürüyordum. Eğilip silahı aldı onuda beline yerleştirdi. Üzerinde siyah tişört ve deri mont vardı. Montun altında sanki hiç yokmuş gibi kayboldu silahlar.
Onun yüzüne öylece bakıyordum. Ne kadar özlesemde Esra'nın yanında sarılmadım. Hızlı adımlarla arabaya ilerledik. Kurtulmuştum yine sevdiğim adam kurtarmıştı beni. Ön tarafa yerleşip kapısını kapattım. Gözlerim Esra'yı buldu yerde çökmüş ağlıyordu. Yavuz'da sürücü koltuğuna yerleşip arabayı çalıştırdı. Gaza yüklenip hızlıca sürmeye başladı. Esra'nın görünüşü bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Beni tanımadan önce Yavuz'un hayatında o vardı. Çok merak ediyordum Esra'yı sevmemişmiydi.
Yol boyunca konuşmadı. Bende sormaya cesaret edemedim. Hala bileklerimi ovalıyordum. Bileklerim feci morarmıştı. Tekrar Yavuz'a baktığımda, oda bileklerime bakıyordu. Kaşlarını çatıp önüne döndü. Gözlerimi onda çekemiyordum, O kadar özlemiştimki, her mimliğini inceliyordum.
Şehre girmiştik, bir saat sonra güzel bir evin önünde durduk. Hala yola bakıyordu, boğazımı temizleyip konuştum.

Bu ev kimin?

Bakışlarını bana çevirip konuştu.

Sizin, annen içerde seni bekliyor.

Bakışlarımı ondan kaçırıp öfkeyle cevap verdim.

Hayır gitmiyorum.

Yetmedimi çektiğin acı? Neden sende kacıp gitmiyorsun benden?

kim gitmiştiki ondan? Neden böyle konuşuyordu? Biraz durup cevap verdim.

Ben seninle kalmak istiyorum. Seni göremediğim zaman nefes alamıyorum. Ben sensiz yapamıyorum.

  Biraz bekledikten sonra cevap vermeyince, bakışlarımı ona çevirdim. Gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Şaşırmış gibi bir hali vardı. Belliydi, güven sorunu vardı. Geçmişte neler yaşamıştı kim bilir.
Yavaşça bana yaklaşıp, boynumdan tutup kendine çekti. Dudaklarını aralayıp alt dudağıma gücük bir öpücük kondurdu. Gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Dudakları dudaklarıma değiyordu. Biraz öyle durduktan sonra küçük öpücüklerle dudaklarımı işkal etmeye başladı. Ilık nefesi nefesimde can buluyordu.
Ona biraz daha yaklaşıp, boynuna kollarımı sardım. Ellerini bacaklarıma sarıp beni kendine çekti. Kucağına yerleşip Bacaklarımı yanlarından sarkıttım. Üzerimdeki elbise kalçalarıma kadar sıyrıldı. Bakışlarını bacaklarıma indirdi. Onun bakışıyla Bacaklarımı tatlı bir sızlama sardı. Ellerini bacaklarıma usulca dokundurup yukarı doğru çıkmaya başladı. Sanki saklı bir hazineye dokunurcasına yavaş ve sıcaktı. Onun her dokunuşunda bedenimi ateş basıyor, kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Eli yarama gelince durdu. Kaşlarını çatıp yarayı sanki yeni açılmış gibi usulca dokunup parmaklarını üzerinde gezdirdi. Kalbim sanki yaramda atıyor gibiydi, dokunuşuyla bütün bedenim arzuyla yanmaya başladı.
Gözümü kırpmadan onu izliyordum. Bakışlarını yüzüme çıkardı, gözlerimin içine öyle derin bakıyorduki sanki karşısında eriyor gibiydim. Çektiğim işkence bile zorlamamıştı beni bukadar. Parmaklarını gerdanımda gezdirmeye başladı, eşsiz bir keşfe çıkmış gibi öyle yavaş öyle dikkatliydiki. Gerdanımdaki yaraya gelince yine durdu yine kaşlarını çattı. Yavaşça bana yaklaşıp. Yaranın üzerinden usulca dudaklarını değdirip öperek kesiğin sonuna kadar gitti. Dudaklarını usulca çekip tekrar gözlerime bakmaya başladı.

Ben sana dokunmaya kıyamazken. Bunları yapanın canını öyle bir alacağım ki, bütün dunyaya ibret olacak.

Onun sözleriyle gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı elini boynumdan çekip yanaklarima koyup akan gözyaşlarımı silmeye başladı. Tekrar bana yaklaşıp gözüme küçük bir buse kondurdu. Yavaşça benden uzaklaşıp.

Senin tek bir gözyaşına dünyayı yakarım. Sen her ağladığında benim dünyam başıma yıkılıyor. Kalbime bir hançer daha saplanıyor. Şunu asla unutma sen benim Işığımsın. Karanlıkta kaybolduğum bir zaman düştün kalbime. İnandığım bütün yalanları ortaya serdin. Gözümdeki perdeyi kaldırdın. İşte gerçek olan bu diye gösterdin bana. O tertemiz kalbinla birçok kişiyi korudun. Güvendiğim yalancıları, senin sayede buldum.

Yarama tekrar dokunup.

Tekrar zarar görmeni istemiyorum. Bunun için herşeyi yaparım...

Ellerimi yavaşça saçlarına geçirip kendime çektim. Büyük bir açlıkla dudaklarına yapıştım. Biraz durduktan sonra oda ellerini belime sarıp beni kendine iyice çekti. Oda dudaklarımı büyük bir açlıkla emmeye başladı. Usulca elleri belimi okşuyor sanki daha fazla imkânı var gibi daha çok sıkıyordu belimi altımdaki sertlik kadınlığımın baskı yapmaya başlayınca yavaş yavaş kandimi ona sürtmeye  başladım. bedenimi büyük bir ter tabakası sardı. Üzerimizdekiler fazla gelmeye başladı.
Bir anda beni kendinden ayırıp nefes nefese konuştu.

Durmazsam kendimi tutamam.

Alnını alnına dayayıp, nefesini düzene sokmaya çalıştı. Gözlerim kapalıydı. Onu o kadar çok istemiştimki bedenim üşümeye başladı ondan ayrılınca. Olanları yeni anlamış gibi utançla üzerinden kalkıp yan koltuğa oturdum. Onun yüzüne bakmaya öyle utanıyordumki, içimden kendime ne varsa sayıyordum....

TUTSAK "Aşkın Esiri" (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin