bölüm 38

18.8K 810 34
                                    

İki gündür gelen yoktu, açlıktan bilincim yarı açık bekliyordum. Hayal meyal kapının sesini isittim. Biri gelmişti ama gözümü açıp bakacak mecalim yoktu. Oda o kadar sessizdiki gelen kişinin nefes alışı bile duvarlarda yankı yapılıyordu. Kulağımın dibinde sesizce konuşmaya başladı.

Seni yavaş yavaş öldüreceğim. Ama şimdi değil daha zamanı var.

Ellerimin çözüldüğünü farkettim. Bir kişi beni kucağına alıp yumuşak bir yere otutturdu. Gözlerimi ne kadar çabalasamda açamıyordum. Ağzıma zorlukla yemek veriyorlardı, kendimi zorlayarak verdikleri yemekleri yedim. Suyuda icirdikten sonra beni yatırdılar. Midem bulanıyordu uzun süre aç kalınca. Ayak seslerinden üç kişi olduğu belliydi beni bırakıp teker teker beni yanlız bıraktılar. Bir süre sonra tamamen kendime geldim. Gözlerimi açtım. Oda içeri giren güneş ışığıyla biraz yeri görünüyordu. Etrafıma baktığımda yere bir yatak sermişler üzerindeki örtü kirinden ne renk olduğu belli değildi. Ne hale gelmiştim böyle. Gözlerimden yaşlar gelmeye başladı. Artık dayanma gücüm kalmamıştı. Yatakta kalkıp oturdum. Bacaklarımı kendime çekip sarıldım kafamı bacaklarıma koyup ağlamaya başladım. Zor geliyordu herşey, yasamak bile zor geliyordu. Şimdi ne olacaktı? Yavuz bulamamıştı beni, acaba hala arıyormuydu beni? Yoksa umudu çoktanmı kesmişti? Artık çıkmak istiyordum buradan.

Ayağa kalkıp odayı gezmeye başladım. Böyle bekleyemezdim, Birinin gelip beni bulmasını. Bir pilan yapıp burdan kaçacaktım. Ama nasıl? O kadın genelde 3 kişiyle geliyor yanıma. İlk önce burda neden tutulduğumu öğrenecektim. Yavuz yüzünden olsaydı şimdiye onunla iletişime girerlerdi. Demekki konu sadece beni ilgilendiriyordu. O kadının kim olduğunu mutlaka öğrenmeliyim. Eğer beni bağlamazsa kaçmak daha kolay olur.

Saatler geçiyordu, oda gittikçe soğumaya başladı üzerimde birşey yoktu yatağın üzerindeki kirli çarşaftanda midem kalkıyordu. Yatağın köşesine sokulup oturdum. Oda bomboştu ne bir lavabo, nede masa vardı 4 duvardan başka. Boşa gezip enerji kaybetmiştim. Köşede sadece bir kulozet var. Kokusuda cabası. Yukardan damlayan suyu saymaya başladım, vakit geçmiyordu.
Yavuz'un beni tutsak ettiği günler aklıma geldi. Arada dağlar kadar fark vardı. Saat gece yarısını bulmuştu. Ayın Işığı karanlığa meydan okurcasına odaya giriyordu. Işık vuran yere gelip oturdum ayı seyretmeye başladım. Pencere çok yukarıdaydı. Ona ulaşsam bile oradan çıkıp kaçmam imkânsızdı. Heleki kafamda ki sorulara yanıt bulamamışken. Burdan kaçmaya da niyetim yoktu.
Aklıma gelen fikirle hızla ayağa kalktım. Duvara tutunarak kapıyı buldum kapı tahtadandı. Sen olduğu gibi buraya duyulurdu. Kapının önüne oturup sesleri dinlemeye başladım. İki kişinin sesi geliyordu. Klasik erkek muhabbeti yapıyorlardı, birbirine takılıp gülüyorlardı. Konu bir anda bana geldi. Kulak verip dikkatimi oraya yoğunlaştırdım. Kalın sesli adam konuştu.

Kızı neden tutuyor biliyormusun?

Tam olarak değil ama birşeyler duymuştum. Kızın bir cinayete karıştığını, öldürdükleri adam da patronicenin yakını. Ama ne kadar yakın onu duyamadım. Kıza bu kadar işkence ettiğine göre baya yakın olmalı.

Kızda tam bir afet. Üzerine de birşey giydirmiyor, çok zorluyor beni yanına gittiğimde.

Ondan sonrasın dinlemedim.  Duyduklarıma inanamadım. Ben iki cinayete tanık olmuştum, hangisiydi bahsettikleri? İlki yavuz'un babasıydı. Annesi desem annesi ölü olarak biliyorum. Ölmemiş olsa bile yüzünü ve sesini saklamak için bir sebebi yok. Mert desem; Mert'in yakınını ben tanımıyorum.
Bir anda aklıma gelen isimle dondum kaldım. O olabilirmi? Bukadarını yapabilecek kadar gücü varmıydı? Ve o siyah saçlı değildi. Boyatmış olabilirmi? Ondan başkasıda olamaz. Ağzım şaşkınlıkla açıldı. Şimdi herşeyi çözmüştüm yarın sadece bunu gerçeğe dökme vaktiydi...

🌸🌸🌸🌸🌸

Gözlerimi açtığımda oda güneş ışığıyla biraz daha aydınlanmıştı. Dün gece ne zaman uykuya daldım hatırlamıyordum.
Oooffff boynum feci ağrıyor. Aslında ağrımayan hiçbiryerim yok. Kapının ağzında oturarak uyuya kalmışım, güneşin ışığına bakılırsa öğle olmak üzere. Yoksa buraya sabah güneşi vurmaz.
Yavaşça yerimden kalkıp küçük adımlarla yatağa doğru yürüdüm. Bugün hesaplaşma vaktiydi. Umarım gelir biran önce maskesini düşürürüm. Yatağın üzerine çıkıp oturdum. Sırtımı soğuk duvara dayayarak gözlerimi kapatıp kafamı yukarı kaldırdım. Bacaklarımı büküp dikleştirdim, kollarımı dizlerime dayayıp, ellerimi birbirine kenetledim. Kapının kilidinin sesini duyunca gözlerimi açıp kafamı indirip kapıya doğru bakmaya başladım aniden aklıma gelen fikirle kendimi yatağa atıp uyumuş numarası yapmaya başladım. Ayak sesleri bana doğru yaklaşıyordu. Yine 3 kişilerdi. İki kişi durdu, kadın benim dibime kadar geldi. Topuk sesinden seçiliyordu. Biraz bekledikten sonra aniden gözlerimi açtım. Dibime kadar sokulmuş kafamızın arasında bir karış yer kalmış. Bir anda gözlerimiz kenetlendi, yüzünde hala maske vardı kalktı ve arkasını döndü. Belliydi benden uzaklaşacaktı, beklemiyordu gözlerimi açacağımı. Belliydi benden korkuyordu. hızlı bir hareketle, kolumu boynuna doladım, arkadan kendime doğru sıktım belindeki silahı çekip kafasına dayadım. Nefesim hızlanmıştı adamlar da silahlarını çıkarıp bana doğrulttular kulağına yaklaşıp konuştum.

Şimdi senmi söylersin? Yoksa hiçbirşey öğrenmeden kafana sıkayımmı?

Ses çıkmayınca bakışlarımı adamlara yönlendirip konuştum.

İndirin lan silahlarınızı.

İkiside yerinden kımıldamıyordu. Blöfmü yaptığımı sanıyorlardı. Kolumun altındaki kadının boynunu biraz daha sıktım. Kolumun altında korkudan titriyordu. Zorlukla kafasını salladı. Adamlar elindeki silahları bırakıp geri çekildiler. Adamlara bakarak tekrar konuştum.

Dışarı çıkın.

Kolumun altındaki kadının gözlerine bakıyorlardı. Emiri ondan alıyorlardı. Boynunu biraz daha sıktım. Nefesi kesilince ellerini koluma sardı kafasının salladı. Adamlar yavaşça odadan çıkıp kapıyı kapattılar. Boynunu bırakıp odaya fırlattım. Yerdeki silahlarıda  öbür elime aldım. Kontrol artık benim elimdeydi. Yerden zorlukla kalkıp karşıma dikildi. Silahı anlına dayayıp konuştum.

Maskeyi çıkar.

Hızlı hızlı nefes alıyordu, biraz beklediğim halde, maskeyi çıkardığı yoktu. Silahı yan tarafından tutup tetiğe bastım. Kadın çığlık atarak kulağını kapatıp yere çöktü. Silahı aşşağıya kafasına teğleyip tekrar konuştum.

Birdaha demicem 3 saniyen var.

Elleri titreyerek maskeyi tutup, yavaşça çıkardı. Dün gece kim olduğunu çözdüğüm için yüzünü görünce çokta şaşırmadım...

TUTSAK "Aşkın Esiri" (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin