bölüm 4

49.5K 1.5K 83
                                    

Defterden bir yaprak daha kopardım, onuda güzelce uçak yaptım. Diğerlerin yanına kapıya doğru fırlattım. Kapı aniden açılınca, kafasına isabet etti. Bir anda şaşırdım.  şaşkın bakışlarımı gözlerine diktim. Dikkatli bir şekilde gözlerime bakıyordu. Bir süre sonra üzerimdeki şaşkınlığı atıp kaşlarımı çattım. Kolumdaki saate baktığımda, 11 olduğunu gördüm. bunun bu saatte ne işi vardıki. bakışlarını yere çevirdi. Dikkatlice yerlerdeki uçaklara bakıyordu. Bir an kendimi suçlu hissettim, öyle bakınca. Elimdeki defteri arkama sakladım. Bana doğru ilerledi. Diğer elinde olan sandalyeyi yeni fark ediyordum. Yavaşça yaklaşıp getirdiği sandalyesine oturdu. Gözlerini gözlerime dikti. Uçak yaptığım kâğıtları göstererek!

Güzel yapım.

Ne yani benle konuşturmayamı çalışıyordu? Şaşkın gözlerle cevap verdim.

Uçak yapımında ustayımdır.

Bir anda yüzü sertleşti. Ben ne demiştimki  şimdi? Gözlerini kısıp cevap verdi!

Bence yalancılık konusunda üstüne yoktur.

Bir anda bedenim buz kesti. Yaptığım hatayı, yüzüme vurulmuş gibi hissettim. Gözlerini kapatıp yüzünü yukarı kaldırdı. Ellerini önünde birleştirdi. Kendimi biraz toparlayarak konuşmaya devam ettim.

Ben yalan söylemem.

Kafasını hızla indirip gözlerini açtı. Gözlerini gözlerime dikti. Cebinden bir zarf çıkardı. Zarfı bana doğru uzattı. Elimi uzatıp zarfı aldım. Açıp içine baktım. İçinde resimler vardı. Resimlere tek tek bakmaya başladım. bunlar sevda, sevgi ve gizemin fotoğraflarıydı. Beraber büyüdüğüm çocukluk arkadaşlarım.  Gözlerimi ona diktim soru sorar gibi. Aslında içimi bir korku kaplamıştı. konuşmaya başladı.

Konuşmadığın her hafta biri ölecek. pazar gününe kadar zamanın var. sevdayla başlayacağım.

Ağzım korkuyla açıldı. Gözlerim dolmaya başladı. sesim biraz titreyerek konuştum.

Bu buu olamaz. yaapamazsıınn.

Gözlerine baktım. O kadar sert ve acımasız duruyordu. kaşlarını cattı. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açıp çıktı. kilit sesi duyuldu. Gitmişti. Beni bir çıkmazla birlikte bırakıp gitmişti.
Ellerimde resimlere baktım. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Gözümden akan yaş sevdanin gülen yüzünün üzerine damladı.
Hayır hayır konuşamazdım. Ama arkadaşımıda bilerek ölüme yollayamazdım. Pazar gününe kadar ona söylediğim yalana innandırmam gerekiyordu. Gerekirse günlerce yalvarırdım ona.
Elimdeki resimleri, komidinin çekmecesinin içine bıraktım.
Bir an önce plan yapmam gerekiyordu. Şimdi ağlamanın sırası değildi.

Yataktan inip yürümeye başladım. Onu nasıl inandırabilirdim. İlk önce terettüt sezmemesi gerekiyordu sesimde. Çapraz sorular sorarak inandırmasi daha güçlü olurdu. Gözlerimi gözlerinden kaçırmamam lazımdı.

Oooooffffff çok zor. bunları onun karşısında yapmam çok zor. O gözlerime bakarken onu inandırmak çok zor. Sevda için bunu yapmam gerekiyordu. Benim yüzümden kimse ölemezdi. Suçu başka birinin üzerine atsam. Hayır oda olmazdı.

🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Sandalyede oturmuş saatlerce ne yapacağımı düşündüm. Ne kadar düşünsem de bir çıkar yol bulamadım. Saat 7 olmuştu birazdan hava kararacak ve ben hala düzgün bir pilan bulamadım.

Sandalyeden kalkıp yatağa doğru ilerledim. yatağa oturup arkadaşlarımı hayal etmeye başladım. Biz 4 kız okulun tanınan öğrencileriydik. Çok popilel değildik. Ama çokta sıradan değildik. Çocukluk hayalimiz mimar olmaktı. O yüzden aynı bölümü okuduk. Hiç ayrılmazdık. Sevda içimizde en hırçın en kavgacımızdı. Kavga edecek olsak o varsa sorun yoktu. Üç kızı birden dovebiliyordu. Gülümsedim. Bir keresinde eve giderken dört  kız bize gıcık olanlar önümü kesmişlerdi.

Beni tek bulmuşlardı. O kızları evire çevire dövüşü hala dün gibi aklımdaydı.  İyiki arkadaşıydım.

gizem en duygusalımız en ufak şeye bile gözleri doluyordu. Sevda bu haline sinir oluyor ama yinede ona hiç kıyamıyordu. Sevgi çok zeki. ağız kavgasında üstüne yoktu.

İş şittede girince devreye sevda giriyordu. Ben ara bulucuydum, kavgayı pek sevmezdim. Konuşarak uzlaşmayı tercih ederdim. Eğer olmuyorsa kızlara bırakırdım gerisini onlar hallederdi.

Derin bir nefes çektim içime. Onların saçının bir teline bile zarar gelse dünyayı yakardım. Yavaşça yatağa uzandım.

Oda artık görünmez hale gelmişti. Onları çok özlemiştim. Ne yapıp edip bu durumdan onları kurtaracaktım. Nerdeyse bir aydan beri buradaydım. En çokta annemi özlemiştim. Kim bilir ne yapıyordu  şimdi. Gözlerimi kapattım. Battaniyeye sıkıca sarıldım. Alışmıştım, hava kararınca uykuya dalmaya. yarın onu inandırmam gerekiyordu. yavaşça uykuya daldım...

🌸🌸🌸🌸🌸

Sabah gözlerimi açtığımda güneş ışıkları içeriye dalmış karanlığı yenmiş gibi, ışıklarıyla doldurmuştu odayı. Yavaşça yatakta doğruldum. Ellerim saçlarıma daldırıp kaşımaya başladım. Kolumu kaldırıp saatime baktım 6:32 olmuş gelmesine yarım saat var. Aslında işi belli olmuyor. dün 11 de gelmişti.

Ayağa kalkıp lavaboya doğru ilerledim. Kapısını açıp içeri girdim. yüzümü yıkayıp işimi bitirip yatağa geri döndüm. dünden beri birşey yememiştim. elim titremeye halsizleşmeye başlamıştım. Odanın köşesine baktım. Birşeyler getirdiği zaman köşeye bırakıyordu. Evet orda poşet vardı. yavaş adımlarla poşede doğru ilerledim. Poşeti alıp yatağa geri döndüm.

İçini açıp hamburgerle meyve suyu birde su vardı zaten. Yemeye başladım. Bitirince suyumu içip poşeti komidinin üzerine bıraktım. Yatakta duvara doğru çekilip oturdum. Onu beklemeye başladım. İki dakka kalmıştı, gözüm saatte, kulağım kapıda, kımıldamadan bekliyordum. O gelince ikna etme kabiliyetini kullan, göreyim seni kızım. Diyerek kendime cesaret veriyordum.

Kapı kilidinin sesi duyuldu. Aniden kapıya döndü bakışlarım. Kapı yavaşça açıldı. Içeriye girdi. Yine ihtişamlı görüntüsüyle. Bu adam bu kadar yakışıklı olmak zorundamıydı. O zaman daha kolay olurdu herşey.

Ona baktıkça kararlılığım azalıyordu. İstemsizce bir heyecan sarıyordu bedenimi. Buna bir türlü anlam veremiyordum.

Bana doğru yaklaştı sandalyesine geçip oturdu. Yine kalbim hızlanmaya başladı. Bakışları bu kadar soğuk birine neden boyle duygularım yükseliyordu anlamıyordum.

Yakışıklı olmasındanmı? yoksa ona bu kadar alışmamdanmıydı? Onun yerinde bir başkası olsaydı. Mal gibi ne bakıyorsun, derdim.
Ama onun bakışlarını benden çekmesini istemiyordum.
O her gelişinde ona biraz daha alışıyordum. Bana dokunmadığındanmı? Yoksa türlü türlü işkenceler etmediğindenmiydi?
Onun konuşmasıyla daldığım düşüncelerden sıyrıldım.

İyi düşündünmü? bana söylemek istediğin birşey varmı?

Hadi kızım göster hünerlerini, cevap verdim.

Benden ne gibi bilgi bekliyorsun bilmiyorum ama, ben gördüklerimi mahkemede söyledim. Eğer beni mecbur bırakırsan, yalan konuşup birşeyler uydurmaya başlayacağım. Her önüne geleni de öldürmek kolay değil. Arkadaşlarımın birinin kılına bile zarar gelsin, bak o zaman gör beni.

Hızlıca ayağa kalktı bana doğru gelip bileğimi kavrayıp beni yataktan fırlatırcasına karşısına dikti, öfkeden gözleri kızarmıştı. Burnundan hızlı hızlı soluk alıp veriyordu. Tam burnumun dimine kadar yaklaşıp kısık bir şekilde konuşmaya başladı.

 

TUTSAK "Aşkın Esiri" (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin