bölüm 35

22.4K 888 21
                                    

Nerdeyse bir saattir onun yemek yapışını izliyorum. Aslında yapamayişini izliyordum desem doğru olurdu. O kadar komik görünüyorduki ona belli etmeden arkasında gülüyordum. Aslında ben yemek yaparım ama bu manzara birdaha elime geçmezdi.

Biraz daha gülersen seni soğuk havuza atarım.

Onun sesiyle yerimden zıpladım. Benim güldüğümü nerden gördü bu. Hic umursamadan onu izlemeye ve gülmeye devam ettim. Bir anda arkasını dönüp bana doğru yürüdü. Oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru kaçtım.

Yemek hazır olana kadar mutfağa girme.

Oooffff ya huysuz. Aman yemedim butfağını.

Seni duyuyorum.

Etrafıma baktım dinleyici cihazımı var diye. Hiçbirşey de görünmüyordu. Kapı çalmaya başladı.

Ben bakarım.

Kapıya doğru ilerledim. Kapının önüne durup tam açacağım sırada bileğimden tutuldum. Arkamı döndüğümde Yavuz sessiz olmamı işaret ediyordu. Yavaşça beni arkasına alıp, elinde silahla kapıyı açtı. Selim elinde valizle kapıda bekliyordu.

Kardeşim ağaç oldum burda. Daha bir sürü işim var hastanede. Al şunları.

Bana bakarak devam etti.

Elvan bunları sevda gönderdi. Hemen onu aramanı söyledi.

Gülümseyerek cevap verdim.

Tamam hemen arıyorum.

Yavuz bana dönüp konuştu.

Al  içeri gir.

Kafamı olumlu anlamda salladım elindeki valizi aldım salona doğru yürüdüm. Salona girince koltuğa doğru ilerledim. Koltuklardan bir tanesine oturup valizi açtım. Acaba ne gönderdi bana. Gördüklerimle gözlerim irileşti ve ağzım şaşkınlıkla açıldı. Bunlar ne ya? Valizi ne kadar seksi kıyafet ve bikini varsa doldurmuştu. İçinde düzgün bir tane bile giysi koymamıştı. Her yerini karıştırdım bir tane bile istediğim gibi kıyafet bulamadım. Valizin en altındada bir notla telefon şarz cihazı kulaklık buldum. Notu elime aldım okumaya başladım.

Not:
Artık mutlu olma zamanı. Bu kıyafetler de sana yardımcı olacak. Sana adamı baştan çıkar demiyorum. Sadece güzelliğinle büyülersen yeterli.
Yeter artık ben arkadaşımı geri istiyorum. Ha unutmadan oradan mutlu olmadan gelme.

Gülümseyerek notu katladım. Deli bu kız ya, çok özledim onu haberi yok. Boğaz temizleme sesi duyunca yerimden zıpladım. Bakışlarım Yavuz'u buldu. Valizin içindeki kıyafetlere bakıyordu. Hızlıca kıyafetleri valize tıkıp kapağını kapattım. Tekrar ona baktığımda gülümsüyordu. Gülümseyerek mutfağa ilerledi. Mutfağa girip kapıyı kapattı. Ay nasıl utandım. Gördü hepsini gördü. Ahh seni öldüreceğim Sevda. Valizi fermuarını kapatıp ayağa kalktım. Merdivenlere doğru yürüdüm. Zorlukla merdivenleri çıkıp boş bir odaya girdim. Odaya şöyle bir göz attım, aklıma gelen şeyle yüzümü buruşturup başka odaya yöneldim. Odaların hepsine baktım. Valizi tutan elim tutulunca korktum. Derdi neydi beni korkudan öldürmekmi?

Sen benim odamda kalacaksın.

Şaşkınlıkla gözlerim irileşti. Ne demek benim odamda kalacaksın? Yavaşça ona dönüp tam karşı çıkacaktımki, konuşmaya devam etti.

Ben salonda yatacağım. Hadi gel benimle.

Elime geçirdi parmaklarını. Heyecanla çarpınmaya başladı kalbim. Valizi de öbür eline aldı. Koridorun sonunda, yukarı çıkan bir merdiven vardı. Yavaşça merdivenlerden çıktık. Küçük bir koridor çıktı karşımıza. Koridorun sonunda büyük bir kapı vardı. Kapıya yaklaşıp elimi bırakıp anahtarla kapıyı açtı. Tekrar elime yapışıp odaya girdi. Odaya girince odanın güzelliğinden şaşkınlıkla ağzım açık kalmıştı. Kocaman yuvarlak bir odaydı, her yer çalma kaplıydı tavana bağlı oyma desenli dört direk vardı. Manzara olanüstüydü. Beyaz tülle kaplanmış duvarlar, bir kaç cam açık içeri giren esinti tülü dans ettiriyordu. Ortada büyük yuvarlak bir yatak, yatağın biraz ilerisinde camın kenarında biraz yuksek iki başaklı büyük bir küvet, içi su dolu üzerinde siyah gül yapraklarıyla kaplı. Sanki rüya gibi odaydı. İnsan bu odadan çıkmak istemezdi. Peki gardırop nerde acaba her yer camla kaplı duvar yokduki. Yavuz beni duymuş gibi benide çekerek ilerletti. odanın sağ tarafında yuvarlak camdan asansör vardı. Asansöre binip çalıştırdı aşşağıya indik. asansör durunca kapısı açıldı dışarı çıktık. Büyük bir odaya girdik. uzun geniş bir koridor vardı. Yanlarda sürgülü dolaplarla kaplıydı. Karşıda dev ayna mevcuttu. Yürüyüp aynanın yakınındaki iki dolabın sürgüsünü iterek açtı. İçi boş olan dolapları bana gösterdi.

Buraya yerleştirebilirsin eşyalarını.

Kafamı olumlu anlamda salladım. valizimide yanıma koydu.

Mutfakta bekliyorum seni.

Arkasını dönüp koridorun sonuna doğru gidip asansöre bindi ve yukarı çıkıp gözden kayboldu.
Valizime dönüp içindeki giysilermi dolaba yerleştirdim. Valizi de dolabın birine koyup, koridorun sonuna doğru yürüdüm. Düğmeye basıp asansörün aşşağıya inmesini bekledim. Asansör gelince camı açıp bindim. Yukarı çıkınca cam kapı açıldı dışarı çıkıp kapıya doğru yöneldim. Kapıdan çıkıp aşşağıya indim. Salona girip mutfağa yöneldim. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Masa hazırdı. Yemekler güzel görünüyordu. Yavuz ayakta bahçeyi seyrediyordu cam kapıdan. Biraz öyle durup sonra bana döndüp yürüdü ve masaya oturdu. Bana bakarak oturmamı bekliyordu. Bende karşısına geçip oturdum. Yemeği işaret ederek.

Hadi tadına bak.

Elime kaşığı alıp etli tavaya benzeyen yemekten biraz alıp, ağzıma götürdüm. Yüzüm buruştu bu ne çok tuzlu. Ağzımı kapatıp masadan hızlıca kalkıp, mutfaktaki çöpe tükürdüm. Doğrulup dolaptan bardak çıkarıp çeşmeden su doldurdum. Bir bardak suyu içtim ama hala ağzımdaki tuzun acısı vardı. Ne kadar tuz koymuştu öyle.
Yavuz sinirle masadan kalkıp bana çarpıp mutfaktan çıktı. Arkasından şaşkınlıkla baka kaldım. Ne yani bozulmuşmuydu? Ama neden? Hızlıca arkasından bende çıktım. Salona girince etrafa şöyle bir göz attım onu arıyordum. Gözlerim onu bulunca içime bir rahatlama geldi. Camın önünde dikilmiş dışarı bakıyordu. Yavaşça ona yaklaştım. Arkasından beline sardım kollarımı. Yüzümü sırtına yaslayarak konuştum.

Özür dilerim ben bilmiyordum.

Biraz bekledim konuşmayacak sanırım diye düşünürken sesini duydum.

Önemli değil. İlk defa yemek yapıyorum.

Kollarımı daha çok sıktım. Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim. Benim için yemek yapmıştı. Ben onu ne olursa olsun yemeliydim. Kollarımı tutup ayırdı. Bana dönüp kendisi sardı kollarını bana saçlarımı koklayıp konuştu.

Öyle güzel kokuyorsunki. Senin kokunla sakinleşiyorum. biliyormusun. Tutsak ettiğim günlerde bu beni çok öfkelendirirdi. Ne zaman sana yaklaşıp kokunu içime çektiğimde içimdeki öfke kayboluyordu. Beni hiç anlamadığım bir şekilde sakinleştiriyordu. O yüzden sana zarar veremiyordum.

Kollarımı daha sıkı sardım.  Kafam göğsüne dayayıp gözlerimi kapattım. Onu çok seviyordum. Sevgim baştan beri karşılıksız değilmiş. Benim hissettiklerimi oda hissediyormuş.  kulağımı kalbinin üzerine yerleştirdim. Kalp atışı aynı benim kalbim gibi hızlı atıyordu....

TUTSAK "Aşkın Esiri" (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin