ALTINCI BÖLÜM: "BİR ARABA DOLUSU DAYAK MI?"

10.3K 776 120
                                    


Okul çıkışı sinirlerim her zamankinden daha çok bozuktu. Problem-sapık çocuk tarafından tehdit edilmiş, bir deve kuşu ile ödev için eşleştirilmiş, isteğimin dışında sinir bozucu ve yanında olmak istemediğim birine ders vermek zorunda bırakılmıştım. Kütüphaneye gidip kitaplardan birini teslim etmek ve Levi-Strauss'u oradan kurtarmak bile keyfimi yerine getirememişti çünkü biliyordum ki bu gece yine Ulaş Eroltu'yu görmek zorunda kalacaktım.

Dün geceden sonra onunla yalnız kalmaya çekindiğimi büyükanneme söylemeli miydim bilmiyordum, açıkçası problem-sapık çocuğun beni tehdit ettiğine inanacağına biliyordum: ben yalan söylemezdim. Öte yandan bu kötü giden 'ilişkimizi' düzelttirmek için bizi birbirimizle daha fazla yüz göz edebilirdi ki bu tam büyükannemlik bir davranış olurdu.

Eve vardığımda hemen kapı dışarı edilmedim çünkü şansıma Ulaş Eroltu henüz eve gelmemişti ve belli ki Lale Hanım bu akşam geç gelecekti çünkü ilgilenmesi gereken birkaç işi vardı. Bu sayede odamda biraz oyalanma, üzerimi değiştirme ve gevşeme fırsatı buldum. Akşam yemeği yiyip, elime bir poşette Ulaş Eroltu'ya ayrılmış yemeklerle karşıya gitmeye zorlandığım da cebime Okan'ın doğum günümde bana gıcıklık olsun diye aldığı iğrenç kokan bir sprey parfüm şişesini de aldım. Sözde egzotik kokması gereken parfüm resmen çürümüş meyve gibi kokuyordu ve çok yakından sıkarsanız genziniz ile gözlerinizi yakma potansiyeline sahipti. Eğer o problem-sapık çocuk yine beni tehdit etmeye ya da bana dokunmaya -saçımı çekmek ya da başka bir şey- kalkarsa onu üzerine boşaltacaktım.

"Lale Hanım sana evin anahtarını bıraktı," dedi büyükannem avucuma ucundan keçeden yapılmış bir kedi kafası sarkan anahtarlığı bırakıp. "iyi dersler Nam!"Gözlerimi devirip annemle birlikte dış kapıya ilerlerken büyükannem arkamdan bağırdı. "Namlı! Namlı!"

"Bu işten nefret ediyorum, umarım yeterince belli edebiliyorumdur." Baygınlıkla nefesimi verdim ve annemin kapıyı açmasıyla converslerime ayaklarımı sokup dışarı çıktım.

"Hey, Nam..." dedi annem biraz sıkıntıyla. "Ulaş gelmezse sadece saat ona kadar bekle tamam mı? O gelirse bile on buçukta eve gel. Lale Hanım'ın eve kaçta geleceği belli değil." İç geçirdi. "Kötü bir çocuk olduğunu düşündüğümden değil, sonuçta yabancı bir erkek ve henüz onu güvenebilecek kadar tanımıyorum."

Kafamda kahkahalarım yankılandı. İkimiz de birbirimizden o kadar hoşlanmıyorduk ki, aynı evde bulunmamız sonucunda ancak Üçüncü Dünya Savaşı çıkabilirdi, korkmasına gerek yoktu. Ama bir yandan da, dün problem-sapık çocuğun bana yaptıkları da annemin korkularına giriyordu. Yine de bunu ona söylemedim. Büyükannem inadından vazgeçmediği sürece bunu bilmek sadece daha fazla endişelenmesine neden olacaktı.

"Sakin ol anne." dedim sakince. "Benim adım Namverân ve bana istediğim dışında bir şey yaptırabilecek iki kişi de şuan önünde durduğum dairede yaşıyor. Bana bir şey olmaz, biliyorsun." Omuzlarımı silktim. "Ama tabii sıkıntıdan ölemeyeceğimi garanti edemem. Ya da aşırı salaklık ve erkek hormonundan!"

"Seni seviyorum Nam!" Annem güldü. Ben merdivenleri inerken arkamdan bağırdı. "İyi dersler!"

"Ne demezsin," diye söylenerek apartmandan çıktım ve Lale Hanım'ın bıraktığı anahtarla Eroltu evine girdim. Her zamanki gibi düzenliydi ve birazcık da çamaşır suyu kokuyordu. Lale Hanım'ın her sabah gitmeden önce eve çamaşır suyu esanslı parfüm sıktığını düşünmeye başlayacaktım yakında.

Yavaşça evi kolaçan ettim, Ulaş Eroltu'nun gelmediğine emin olunca yemekleri mutfak tezgahına koydum ve salona geçtim. Hemen o iğrenç parfümü çantamdan çıkarım eşofmanımın cebine yerleştirdim, önlem almak gerekliydi. Ardından haftaya olacak tarih testi için biraz özet geçmeye karar verdim. Aslında coğrafya sunumun içinde hazırlanabilirdim ama devekuşu olmadan bir şeylere karar vermem pek doğru olmazdı. O bana bunu yapsa kesinlikle çok kızar ve onunla çalışmazdım. Sıla Hoca'yı da vazgeçiremediğime göre onunla çalışmaya mecburdum. Yine kendi istediğim şekilde hazırlayacaktım sunumu ama kararların onun yanında verilmesinin sebebi her şeyin kitabına uygun olmasını istediğimdendi. Burada da büyükannemin sevmediği bir diğer özelliğime geliyorduk: her şeyi kendi istediğim şekilde yapmam.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin