Ulaş Eroltu'nun söylediklerinin bende bıraktığı etkiden sonra eve vardığımda, uzunca bir süre büyükannemle televizyonun karşısında oturmuştum. Veterinere gidip Caelo'ya karne çıkarttırmıştık ve kendisinden beklendiği gibi inatla sahip kısmına benim adımın yanına kendi adını da yazdırmış, bu tür karnelerde anne adı ve baba adı diye ayrım olması gerektiğini savunmuştu. Caelo'ya sırf veterinerden aldığı için ederinden daha fazla para vererek kırmızı bir tasma almıştı, önünde küçük bir boncuğu vardı. Küçük kedi bu taslamadan hoşlanmamış ve onu çıkartmaya kalkmıştı, problem çocuk ise ilk yarım saat Caelo'nun boğulmasından korkup durmuş, tasmanın kötü bir fikir olabileceğini sayıklamıştı. En sonunda Caelo tasmayı çıkarmaya çalışmaktan vazgeçip uyuduğunda derin bir nefes almıştı. Yine de Caelo'nun boğulma ihtimaline karşı sürekli onu gözetleyeceğini söylemişti. Küçük kedimin o tasmayla uzun süre dolaşacağını düşünmüyordum.
"Şuna bak," dedi büyükannem televizyondaki kadının yaptığı baştan savma ev işini göstererek. "bugünlerde herkes böyle. Bir de annene baksınlar, hem çalışıyor hem evi pırıl pırıl bırakabiliyor!"
"Sadece aptalca bir televizyon programı." dedim gözlerimi devirerek. Büyükannemin yanına oturmuştum o da kafasını omzuma yaslamıştı. Yanına oturmamı söylediğinde aslında kabul etmeyecektim ama günlerdir pek fazla vakit geçirmediğimizden sessizce bu isteğini yerine getirmiştim.
"Kanalı değiştir, sıkıldım."
Zap yaparken esnedim. "Her yer saçmalıklarla dolu. Biraz para biriktirip başka bir kablolu ağa geçmeliyiz, o zaman belgeselleri izleyebiliriz. Bizimkiler açık değil."
"Kedilerle ilgili belgesellerde var mıdır Nam?"
"Namverân. Elbette vardır büyükanne. Neden soruyorsun ki?"
Büyükannem ben hala zap yaparken hınzırca bana baktı. Annem içeride yemek hazırlarken fısıltıyla, "Caelo'yla ilgili bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Lale bana onun Ulaş'ı çok sevdiğini söyledi. Üzerinde uyuyormuş."
"Ya," dedim bugün bana tısladığını hatırlayarak. "çok seviyor! Bu tür şeylere inanmam ama o problem çocuğun kedime büyü yaptığına eminim."
"Öyle söyleme." Büyükannem bu sefer pembeye boyalı tırnaklarıyla göbeğimi dürttü. "Ulaş sevilmeyecek bir çocuk değil. Aksine oldukça şirin ve düşünceli bir çocuk. Ufak bir anlaşmazlık yaşıyorsunuz o kadar, bu da zamanla çözülür zaten."
Problem çocuğun özür dileyişi ve benden ikinci bir şans istemesi geldi aklıma. "Bilmem." Yavaşça gözlerimi büyükanneme çevirdim. "O pis çocuğu bu kadar çok mu seviyorsun büyükanne?"
Büyükannem düşünüyormuş gibi birkaç dakika bir kanalda aptalca bir telefon satmaya çalışan adamın suratına bakındı. "Hm. Onu tabii ki seviyorum. Ailesini kaybetmiş, teyzesiyle yaşamaya çalışan, ergen ve duygularıyla başa çıkamayan bir oğlan o kadar. Bu asiliği o kadar normal ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLAR DA AĞLAR
Teen FictionNamverân Somer adının kısaltılmasından nefret eden, insanlarla kolay kolay anlaşamayan ve de kişisel alanının işgal edilmesinden hoşlanmayan bir genç kızdır. İstemediği hiçbir şeyi yapmayan bu kızın hayattaki tek zayıf noktası, kanser hastası olan b...