ON DOKUZUNCU BÖLÜM: "KÖPEK BALIKLARI"

8.7K 613 68
                                    



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sabah olduğunda annemin akşam ki sakinliği adeta bir yangına dönüşmüştü. Uzun süren bir azar yeme seansında, çocuk büyütmenin zorlukları, bir annenin çektiği çileler konusunda tez yazabilecek konuma gelmiştim. Annem uzun süre bana nutuk çektikten, bağırdıktan sonra üniversiteden sonra bir iş bulup kendi evime taşınana kadar saat on olmadan önce eve dönmem gerektiğini söyledi. Bu uzun iç çekiş sonunda işe gittiğinde derin bir nefes alabildim, büyükannemin tek yaptığı ise bana bakıp gülmek olmuştu. Sunum için hazırladığım dosyayı da alıp evden çıktığımda büyükannem hala gülüyordu, uzun süre bu olaya güleceğine adım gibi emindim. En azından Caelo'yu gözümün önünde durabileceği bir eve yerleştirmiştim, böylece yedi yirmi dört onu gözetleyebilir ve güvenliğinden emin olabilirdim. Ulaş Eroltu bugün eve gelip kedi kumu ve maması gibi malzemeleri alacaktı, okul çıkışı bende yanlarına uğrayıp kediciğin nasıl olduğunu kontrol edebilirdim. O problem-sapık çocuk kedi bakımı hakkında hiçbir şey bilmediğini söylemişti, Caelo'nun tek parça olduğundan emin olmam gerekiyordu.

Okula gittiğimde herkes bir grup olmuş bir şeyler hakkında konuşuyordu, deve kuşu ise her zamanki gibi kafasını toprağa gömmüş bir şekilde sırasında oturmuş telefonuna bakıyordu. Kafasını gömmüş bir şekilde kendi hayal aleminde olduğu için önünden geçip sırama geçtiğimi fark etmedi, normalde görmezden gelen ben, dikkat çekmeye çalışan kişi kendisi olduğu için bu durum biraz garibime gitse de kafamdan bu garip düşünceyi atıverdim. Yarın yapacağımız sunum için ondan aldığım materyalleri kullanarak tamamladığım sunum dosyasını aldım ve montumu çıkarıp sırasının başında dikilmeye başladım. Dalmış bir şekilde telefonunda bir şeylerle uğraşırken dosyayı sırasına bıraktığımda önce irkildi, sonra korkmuş gözlerini bana çevirdi ve beni fark eder etmez rahatlayarak derin bir nefes aldı. Uzun siyah saçları yine açıktı, pek bir numarası yoktu ama bu sefer kulağının arkasına sıkıştırmış saçlarını, yüzünü görebiliyordum tam anlamıyla.

"Namverân..." dedi tek elini kalbine bastırıp telefonun tuş kilidini kapatırken. "seni fark etmedim...Özür dilerim..."

O benden özür dilerken gözlerimle sırasına bıraktığım dosyayı işaret ettim. Beni takip edince kavanoz dibi gibi kalın gözlük camlarının arkasındaki gözleri dosyayı buldu. "Sunum dosyamızın son hali." dedim, bunu söylememle birlikte burnu gibi ufak parmaklarını dosyaya uzatıp kapağını açtı. "Aslı bilgisayarımda kayıtlı, yarın getireceğim. Sunumu da ben yaparım diye düşündüm." Tepesinde dururken soğuk bakışlarımı ona kilitledim, o da gözlerini bana çevirdi. Koyu renkli gözlerinin içine bakarak yavaşça, "Tabii istersen sende yapabilirsin." dediğimde istediğim gibi dosyayı ağzına kadar kaldırıp kafasını sertçe iki yana salladı ve "Hayır! Hayır! Sen yap..." dedi. Hafifçe dudaklarımı yukarı kıvırdım, "Tamam o zaman. Sen dosyayı incele bugün, beğenmediğin, değiştirmemi istediğin yer olursa kalemle çiz ve bana söyle. Akşam değiştiririm." diye devam ettiğimde gözleri yeniden dosyaya döndü ve kağıtları tek tek incelemeye başladı.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin