Bölüm şarkısı;
Fujita Maiko - Hotaru
Ulaş'ın bana verdiği parayı anneme verdiğimdeki yüz ifadesini asla unutamazdım. Önce ekstra parayı nereden bulduğumu sormuştu. Ona parayı Ulaş'tan aldığımı söylemek istememiştim çünkü eğer söylersem parayı almayacağını çok iyi biliyordum. Bu yüzden istediğim şeyleri almak için birkaç çocuğa ders verdiğimi bunun da onun parası olduğunu söyledim. Annem ağlamamak için kendini zor tutarken parayı kabul etmişti. Suratında gururlu bir ifade vardı, tıpkı okuma bayramında bana baktığındaki gibi ya da ortaokuldan mezun olduğumdaki gibi.
Annem parayı alıp gittiğinde ne yapacağını sormak aklımdan bile geçmemişti. Okula gittiğimde üzerimden bir yük kalkmıştı ve kendimi tıpkı pamuk gibi hissediyordum. Yumuşacıktım sanki. Bu halimi saklama gereği duymadığım için Makber'in radarına yakalanmam uzun sürmedi.
"Namverân bugün aşırı mutlu," dedi heyecanla öğle arasında hepimiz yemeklerimizi kemirirken. Ben şinitzel yerken Güneş babasının yolladığı sandviçleri kızlarla paylaşıyordu, bana da vermek istemişti ama şinitzeli tercih ederdim. "ne oldu, anlat!"
"Bir şey mi olması gerekiyor?" diye karşılık verdiğimde Makber omuzlarını silkti.
"Normalde bu kadar mutlu değilsindir."
"Ha normalde somurtkanım, yani?" Ben kaşlarımı kaldırınca Makber kitlendi ve ellerini öyle olmadığını açıklamak üzere sallamaya başladı ama ondan önce Bediz konuştu.
"Evet, öylesin." dedi bana bakmadan. "Ofsayt senin için Somurtkan Şirin diyor."
"Yaratıcı." diye mırıldandığında Güneş, Makber telaşla suratıma baktı. Sanırım ikisini de boğazlamamdan korkuyordu.
Omuzlarımı silktim. "Kendisi de İşe Yaramaz Şirin'e benziyor. Bunu ona ilet."
"Olur, zaten bence o dünyalı filan değil. Belki Plüton'dan filan gelmiştir. Uzaylılar gerçek Ofsayt'ı yakalamış ve yerine kendi bebeklerini bırakmışlardır. Casusluk yapıyordur?" Duraksadı ve hiçbir şey belli etmeyen tek düze suratıyla bize baktı. "Belki de kendisinin bile haberi yoktur?"
"Sen evde ne yiyorsun?" diye sordum suratımı ekşitirken.
"Bebek maması." dedi gayet ciddi bir şekilde cevap verirken. "Yanında da muzlu süt."
"Öğ," diye inledi Makber sandviçini tam ısırmak üzereyken. "bebek maması mı?"
"Evet, bisküviyi sıcak sütle karıştırıyorum."
"Yaşın biraz büyük değil mi, Bediş?" Güneş ılımlı bir şekilde baktığında Bediz omuzlarını silkti.
"Tadı güzel."
"Garip bir damak zevkin var." Makber ona bakmayı sürdürürken bir anda bana döndü. "Geçen günde pirinç pilavına ketçap sıktı." Suratını ekşitti. "Öğ!"
Yeniden "Tadı güzel." dediğinde Bediz iç geçirdim.
"Bence uzaydan gelen arkadaşın değil sensin."
Bediz kafasını salladı. Tek eli küpelerindeydi. Pek fazla küpe takan birine benzemiyordu, eteğinin altına bile eşofman giyiyordu. Yine de bu küpelere çok değer veriyordu. Kimin aldığını merak ediyordum. "Olabilir. Ağabeylerim hep beni bir kurbağa ailesinden aldıklarını söylerler. Belki de Ofsayt gibi benim ailemde dış gezegenlerden birindendir. Ne dersiniz, belki de Satürnlüyümdür?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLAR DA AĞLAR
Teen FictionNamverân Somer adının kısaltılmasından nefret eden, insanlarla kolay kolay anlaşamayan ve de kişisel alanının işgal edilmesinden hoşlanmayan bir genç kızdır. İstemediği hiçbir şeyi yapmayan bu kızın hayattaki tek zayıf noktası, kanser hastası olan b...