YETMİŞ YEDİNCİ BÖLÜM: "HİKÂYEMİZ DEVAM EDECEK"

4.2K 419 97
                                    

Bölüm şarkısı;

Mika Nakashima - Kiss Of Death [Darling in the FranXX Açılış Şarkısı]

*

Babam bir keresinde hayatın bir trene benzediğini söylemişti. İçine sayısız yolcu alırdı. Bazıları son durağa gelmeden iner, bazıları ise sonuna dek onunla yolculuk ederdi. Bazen hızlanır, bazen yavaşlardı. Bazen dönemeçlerden geçer, bazen dümdüz ilerlerdi. Babam hayatı hep bir trene benzetirdi. Yolun uzun, çok uzun sürdüğünü, bazen bunalır gibi olduğunu ama rayların sesini dinleyip uykuya daldığında her ne kadar sallansan bile huzurlu bir uyku çekebileceğini söylerdi.

Şimdi ise o trenin rayına oturduğunu hissediyordum. Önceleri sarsılıyor, duraklarda durmuyor ya da insanları inmek istemedikleri yerde bırakıyordu. Fakat artık her şey tamamlanmıştı. Her şey öyle güzelleşmişti ki, tren sorunsuz bir şekilde yolunda ilerliyordu.

Ulaş'ın öğle arasındaki basketbol antrenmanını izlerken Makber bir anda aklımı okumuş gibi "Sizce de her şey mükemmel gitmiyor mu?" diye sorduğunda korkarak ona baktım.

"Makber bazen beni çok korkutuyorsun..." dediğimde küçük gözlerini bana çevirdi.

"Nasıl yani?" diye sorduğunda önüme döndüm. Ulaş yüzünde en ciddi ifadesiyle basketbol takımının tabir-i caizse resmen canına okuyordu. Onu beden öğretmeni yerine yarı zamanlı koçluk yapmayı kabul ettiğinden beri hiç izlememiştim. En son bu suratı ilk tanıştığımız zamanlarda takındığını bildiğimden şaşırmıştım açıkçası. Uzun zamandır bu kadar ciddi durmuyordu.

"Boş ver." dedim çünkü anlatırsam Makber'in olayı uzatacağını adım gibi biliyordum.

"Çariçe'm öyle diyorsan..." Makber telefonunu kaldırdığında gözlerimi devirdim.

"Bediz de, sen de! Yeter artık. Bana ismim dışında bir hitap şekli kullanmayın."

"Babam yine kızdı." dedi Bediz hemen yanı başımdan. Ardından bana elindeki paketten bir avuç ay çekirdeği uzattı. "Al, ye. Sinirlerini alır. Babam iki haftadır çekirdek çitliyor sinirlenmemek için." Kendi kendine güldü. "Zorla öfke kontrol terapisine gidiyor da. Sinirlenecek gibi olduğunda çekirdek çitliyor. Dudakları çatladı çekirdek yüzünden."

"Benim babam da sigarayı bıraktı." Makber benim yerime uzanıp çekirdekleri aldığında halimden memnundum açıkçası. Bir tanesini dişleri arasında kırarken kıkırdadı. "Bıraktığı günden beri aklına ne zaman sigara gelirse maydanoz yiyor. Annem evde keçi besliyormuş gibi hissettiğini söyledi geçen gün. Geçen hafta babamın doğum günüydü, Elif ablam gerçek hediyesinden önce şakadan babama iki demet maydanoz hediye etti." Bir anda anıları canlanmış olacak ki spor salonunda yankılanan bir kahkaha patlattı. Ayaklarını da yere vurduğunda basketbol takımının gözleri bize döndü. Güneş Makber'i susturmak için eliyle ağzını kapatınca Ulaş kaşlarını kaldırdı.

"Makber, özür dile." dedim elimle takımı işaret ederken. Fakat bu mümkün değildi çünkü Makber hâlâ gülüyordu. Böylece iş birliği yapmak zorunda kaldılar.

Bediz Makber'i tutup kaldırdı ve hafifçe başını eğdi, Güneş ise ağzını kapatmaya devam ederken sesini değiştirip "Özür dilerim." dedi. Herkes konuşanın Makber olmadığının gayet farkında olsa bile bir şey demedi. Takımdan bize doğru bakıp fısıldaşanlar bile oldu. Bunun üstüne Makber'in gülmesi birden kesildi ve Güneş'i kolundan kaptığı gibi yerine oturdu.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin