ELLİ BİRİNCİ BÖLÜM: "SEN ÇOK GÜZELSİN"

6.9K 636 187
                                    

[Uzun zamandır bunu da paylaşmamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[Uzun zamandır bunu da paylaşmamıştım.]


Bölüm şarkısı;

Anza Ooyama / Ayako Morino / Hiroko Nakayama / Kanoko / Nana Suzuki - La Soldier [Sailor Moon Müziği]


Ulaş ile ertesi gün okulda görüşebilmiştik. Fatih'ten ve Caelo'nun mezarına koyduğu papatyalardan bahsetmemiştim, nedense anlatırken kendime hakim olabileceğimi sanmıyordum. Caelo'nun mezarından eve döndüğüme bile kendime gelmem uzun sürmüştü.

"Ee, Öykü!" diye seslendi Ulaş, ders henüz sona ermiş ve öğretmen sınıfı terk etmişken sıra arkadaşının arkasından. Okulun çoğunluğu Ulaş'a alışmış ve hatta bir kısmı –ki bunlar da kızlar oluyordu- ona bayılmış olsa bile, hala dedikoduların gerçek olduğunu düşünüp ondan çekinen insanlar vardı. Ulaş'ın sıra arkadaşı Öykü de onlardan birisiydi. Omuzlarının biraz aşağısına inen koyu kahverengi saçları bukleler halindeydi, benimle tek ortak yanı suratındaki çillerdi. Aşırı iri, dedikodunun kokusunu görebilecek derecede büyük duran Ulaş'ın yeşil gözlerinden daha koyu, kahverengiye kaçan gözleri vardı. Çenesinin alt tarafına mini topkek yapıştırmışlar gibi yusyuvarlak dudakları vardı. Benim gözlemlediğim kadarıyla kendi halinde, sessiz bir kızdı ama duyduğu her şeyi gerçek sanabilecek kadar da saftı. En yakın arkadaşına bir şey sormadan adım bile atmazdı. Kendini arkadaşlarına göre şekillendirmeye müsait birisiydi, kesinlikle arkadaş olabileceğim birisi değildi.

Ulaş'ın sesiyle Öykü irkildi ve istemeyerek arkasına baktı. Öykü'nün en yakın arkadaşı sınıf kapısının önünde onu bekliyordu. Kızın Ulaş'tan bu kadar çekinmesine rağmen en yakın arkadaşı olan Reyhan geldiği günden beri gözlerini Ulaş'tan çekmiyordu. Derste sürekli Ulaş'a bir şeyler soruyor, teneffüslerde onunla konuşmaya çalışıyordu. Reyhan'ın neden böyle davrandığını bilmiyordum çünkü bildiğim kadarıyla yan sınıflardan birinde okuyan bir erkek arkadaşı vardı. Ulaş kimseyle takışmadığı gibi Reyhan ile de takışmamıştı, her zaman ona gülümsüyor ve iyi davranıyordu. Benim istemediğim yegane şey ise herkesin bu iyi davranışların altından farklı bir anlam çıkarabilecek zihniyette olmasıydı.

Işıl'ın çıkarmaya çalıştığı gibi aynı.

"E-efendim?" Öykü titrediğinde Ulaş parmağıyla yerdeki parayı işaret etti. Sınıfta kalan herkes onları gözetlerken bende onları izliyordum. Ayağa kalkmış ve telefonumu almak için çantama yönelmiştim ama Ulaş'ın sesiyle bende olduğum yerde kalmıştım.

Öykü kafasını eğip yerdeki paraya baktığında Ulaş hafifçe gülümsedi. "Paranı düşürdün sanırım."

"He?" Öykü gözlerini kırpıştırdı. Sonra ise kaşlarını çatıp saçlarının uçuşmasına neden olacak şiddette kafasını iki yana salladı. "Ah, evet, evet, evet! Benim olmalı o. Te-teşekkür ederim!" Aceleyle sıranın kendi oturduğu tarafına yöneldi ve eğilip yerdeki yirmiliği aldı.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin