Bölüm şarkısı;
Nausicaä Of The Valley Of The Wind Film Şarkısı [Rüzgarlı Vadi, en sevdiğim Hayao Miyazaki filmidir.]
Makber'in babası gidince ilk işim Makber'i, öğrenci kurulunu durdurması ve istifasını geri çekmesi için yollamak oldu. Bende müdüre gidip ona Makber'in istifadan vazgeçtiğini ve festival için bazı fikirleri olduğunu anlattım. Müdür ilk başta neler olduğunu kavrayamadı ve öğrenci birliği başkanlığının çocuk oyuncağı olmadığıyla ilgili bir şeyler söyledi. İstifa çekmek konusunda benimle aynı fikirlere sahip olmasa da konuşarak onu ikna etmeyi başardım. Fikirlerimi anlattığımda ilk önce pek fazla rağbet göreceğini düşünmese bile, benimde festival ile ilgileneceğimi duyduğunda tavrını biraz daha yumuşattı çünkü belirlenen tarihe üç haftadan az bir zaman kalmıştı. Eğer hemen hazırlıklara başlamazsak yetiştirmemiz mümkün olmayabilirdi.
Müdür ile yaptığım konuşmadan memnun bir şekilde ayrılıp bahçeye geri döndüğümde, Makber'i kızlarla konuşurken ve gözyaşlarını silerken buldum. Anlaşılan istifasını geri çekebilmişti çünkü hafifçe gülümsüyordu. Beni görünce hepsinin gözleri bana döndü, garip bir parıltı vardı göz bebeklerinde. Makber'in ise gözleri dolmuştu, beni görünce yeniden ağlayacak kıvama gelmişti.
Ağzını açtı, sonra yeniden kapattı. Ne diyeceğini bilemez gibiydi. Güneş ile Bediz susmuş bir şekilde bize bakarken, Makber gözlerini sildi ve bana gülümsedi. "Nam-"
"Bir şey demene gerek yok." dedim hemen lafını keserek. Üçü de beni izlerken tek elimi belime koydum. Babasını düşününce yine kaşlarım çatılmıştı. "Baban o kadar çok sinirimi bozdu ki kendime engel olamadım. Seninle konuşma tarzı iğrençti. Senin hakkında şikayet edeceğine önce kendisini düzeltmeli." Makber gözlerini kırpıştırınca sırıttım ve kararlı bir şekilde kızlara baktım. Diğer elimi de belime koyup gözlerimi kıstım. "O adama gereken dersi kesinlikle vereceğiz. Öyle pişman olacak ki senden özür dileyecek! Görüp görebileceği en güzel etkinliği yapacağız ve kardeş okula ek bina yapımının yanında, ana binalarının tadilatını bile yapabilecekleri kadar para kazanıp yollayacağız. Baban görecek Makber, bekle ve izle. Senin nasıl birisi olduğunu görecek. Onu çok fena benzeteceğiz!"
Dişlerimi gösterdiğimde Makber dayanamayıp yeniden ağlamaya başladı. "Nam..."
Onun ağlamasıyla Güneş'in de gözleri dolmuştu, Bediz ise benim gibi sırıtarak bakıyordu. Makber bir hıçkırıkla öne doğru atılıp bana sarıldığında ilk önce çok şaşırdım ama yavaşça onu sarmaya başladığımda ve kafasını boynuma gömüp ağlamaya başladığında kendimi çok iyi hissetim. Makber'in boynuma atılmasıyla Güneş ile Bediz de yanımıza geldi ve bizi iki yandan sarmaladı. Makber ve Güneş mutluluktan ağlarken Bediz gülüyordu, ben ise ağzım kulaklarımda sırıtıyordum.
Kalbim deli gibi çarpıyordu. Korkudan, sinirden ya da üzüntüden değildi ama.
Mutluluktandı!
Akşam olduğunda gülümsemeden edemiyordum, bu halim annem ile büyükannemi bile çok şaşırtmıştı. Annem kamerasını getirip benim birkaç fotoğrafımı çektiğinde itiraz etmiştim ama birkaç poz yakaladığından emindim. Büyükannem ise eski enerjisine kavuşmuştu ve sürekli koltuğa elini vurup neler anlatmamı istiyordu. Annem yemeği hazırlarken büyükanneme olanları anlatmak bana düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLAR DA AĞLAR
Teen FictionNamverân Somer adının kısaltılmasından nefret eden, insanlarla kolay kolay anlaşamayan ve de kişisel alanının işgal edilmesinden hoşlanmayan bir genç kızdır. İstemediği hiçbir şeyi yapmayan bu kızın hayattaki tek zayıf noktası, kanser hastası olan b...