"Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların.Sen bana kalbim kadar,elim kadar yakınsın."
Gidenlerin geri gelmediği şu dünyada kalanlar için acı çekmenin sınırı yoktu aslında.Geçmiş o kadar yakardı ki canı, geleceğe dair hayal kurmak akla gelmezdi.
Günler geçmiş,haftalar haftaları kovalamış Ömer'in gitmesinin üzerinden bir buçuk ay geçmişti.Eskiden birazda olsa içime bastırdığım hasret,onu gördükten sonra çekilmez bir hâl almıştı.Dayanamamanın sınırına gelmiştim artık.
Kalın kapaklı defterimi kapatıp camdan dışarıya baktım.Sessizlikle yağan yağmur içimi rahatlatıyordu.Pencereden süzülen damlalarla aklıma gelen anılar, gözlerimin dolmasına sebep oldu.Eskiden yağmur yağdığında ağabeyimle dışarı çıkar,sırılsıklam olana kadar dolaşırdık.Beni alırdı kolunun altına konuşa konuşa vakit geçirirdik.Aynısını Ömer'le de yapardık.Tek fark ikimizde ayrı ayrı olurduk.Ellerimiz ceplerimizde yürürdük..Özlüyordum işte.Ağabeyimi,Ömer'i,eskileri özlüyordum..Şimdi kolumdan tutup dışarıya çekecek kimse yoktu.Sevdiklerim bir bir bırakıyordu beni..
Onyedi yaşından sonra sarmadı beni bu hayat.Herkesin adına yazılar yazdığı,aşkın dolu dolu yaşandığı bu onyedi yaş benden Ömer'i almıştı.Her ne kadar benim isteğimle olsa bile gitmişti işte.Onaltı yaşımda öyle..Tam büyüdüm derken ağabeyimin ani ölümü yıkmıştı beni.Hayatımda kim varsa vebalı gibi uzaklaştırıyordum kendimden.Mutluluğu haketmiyor muydum acaba?
Gülsüm teyzenin kapıyı tıklattı.
"Kızım hadi çay koydum gel içelim"
"Tamam Gülsüm teyze geliyorum"
Ömer gittiğinden beri burada kalıyordum.Orhan amca ve Gülsüm teyze onlarla kalmam için çok ısrar etmişti.Bende kabul etmiştim.Hem Fatih ağabey için de böylesi iyiydi.
Üstüme çeki düzen verip defterimi çantama koydum.Odadan çıktım ve koridordan geçerken onun odasının önünde durdum.Cesaret edip giremediğim odada hayallerim vardı.Kokusunun sindiği odada oyun arkadaşımın anıları vardı..
Elim kapı kulpuna gitti ama her zamanki gibi açamadan geçtim..Salona girdiğimde Orhan amca "Gel kızım otur şöyle"dedi.Asla kendi kızından ayırmıyordu beni.Her gün mutlaka bir eksiğimin olup olmadığını soruyordu.Baba diye bu adama derdim işte ben.
Gülsüm teyze servis tabağında ki tatlıdan Orhan amcaya koyarken;"Bak bu tatlıyı Deniz yaptı."dedi.
"MaşAllah böyle işler elinden geliyor ha kızım?"
"Yapabildiğim kadar işte amca"
"Yok yok çok güzel yapmışsın ellerine sağlık"
"Afiyet olsun"diyerek gülümsedim.Bu aralar hiç keyfim yoktu..Her zamanki gibi.
Gülsüm teyze telefonuna bakarak"Aa bak Ömer hâla aramadı.Bu oğlan beni deli edecek"dedi sitemle.
"Oğlanın boş vakti mi var hanım.Unutmuştur muhtemelen dur biz arayalım"
Neden yaptığımı bilmediğim bir şekilde boş bardakları alıp mutfağa geçtim.Her ne kadar onu sevsem de bir yanım hep kaçıyordu.Galiba heveslenip bir anda çakılmak istemiyordu bu yanım.Sol köşem..
Mutfağa geçtiğimde onların konuştuklarını duydum.İçeri geçsemiydim acaba?Belki özel konuşacaklardır neden gideyim?Ama öyle olsa yanımda aramazlardı değil mi?Hem ne yapacaktım ki sanki telefonu alıp sohbet edecektim.
Bardakları doldurup içeriye girdim.Gülsüm teyze yüzündeki gülümsemeyle konuşuyordu.Ah be adam.Bende öylesine özledim ki sesini.İhtimalim olsa nefesini bile dinlerdim..Yeter ki senden olsun..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
Spiritual"Kalp dediğin bilir imkansızlık şiirini de ya gözlerim? Gözlerim en yaralı yerim benim.Gözlerim gözlerinsiz kalınca ben sabahı nasıl ederim? Kararmaz mı bütün dünyam bir ömür? Ya nasıl öğreteyim sendeki imkansızlığımı ellerime? Bir an bile kavuşamay...