"Dünyanın şu bitmeyen ve bitmeyecek olan debdebesini bir yana bırakıp,güneş gören bir mutfakta çay içmek istiyorum seninle.
Bu kadar yalın,bu kadar sade.."Yatakta oturmaktan her yerim uyuşmuştu.Ama aşağıya da inmiyordum.Sıkıntıdan patlamak üzereydim ve Ömer'e aşırı sinirliydim..Bir kaç saat öncesine kadar el ele dışarı çıkacakken şimdi iki düşman gibi yan yana gelemiyorduk.Sebebi telefona gelen videoydu.
Barış'ın çektiği videoda Eylül yüzü gözü sargı içinde hastanede yatıyordu.Onu çekerken aynı zamanda kendisi de konuşuyordu.
"Eserinizle gurur duyun!Bakın bunu siz yaptınız.Ömer,kardeşim senin yüzünden intihar etti.Ölümden döndü!Senin yüzünden,Deniz yüzünden.Eylül seni seviyordu lan!Bunu bile bile aldın Deniz'i kaçtın!Korkak gibi kaçtın.Ama bunu bedeli ağır olacak.Kardeşimi bu hale getirmenin bedeli ağır olacak."
Kafamda dönen bu sözler ruhumu daraltıyordu..Ömer'e defalarca gitmemizi söylememe rağmen burada kalıp 'evcilik' oynamaya devam edeceğimizi söylemişti.Gitsekte değişen hiç birşeyin olmayacağını savunmuştu.Ben de onun bencil olduğunu iddia etmiştim, o an ki sinirle..
Ve eskiye dair birbirimizin kalplerini kıracak bir ton söz..
Ömer bahçede oturuyordu ben ise yatak odasında.Saatlerce yerlerimizden kıpırdamamıştık.Normalde Ömer beni kırmamak için giderdi ama anlaşılan bu yabancı memlekette beni tek bırakmak istemiyordu.
Pişman mıydım?Biraz.Ama haklıydım da.Ölümden döndü demişti Barış.O kız orda öylece yatarken biz burda mutlu olamazdık.Ben olamazdım..
Kafamda dönen düşünceleri kapının tıklanma sesi böldü.Heyecanla ayağa kalkarken Ömer soğuk bir sesle"İlaç saatin geçiyor,ilaçlarını iç"dedi.Hızlı adımlarla ilerleyip kapıyı açtığımda Ömer merdivenlerden aşağıya iniyordu.Bu canımı acıtmıştı..Arkasından gidip aşağıya indim.Sanki beni bekliyormuş gibi ayakta duruyordu.
"Bilerek mi yapıyorsun?"dedim titreyen sesimle.Herşeye katlanabilirdim ama Ömer'in bana soğuk davranmasını kaldıramazdım.
"Neyi?"dedi aynı soğuklukla.
"Bunu.."dedim gözümden yaş akarken.Tartışırken bile ağlamamıştım oysaki.
"Acıtıyorsun Ömer."dedim elim kalbime giderken.Ömer'in kaşları şaşkınlıkla yukarı kalkmıştı.Beklemiyordu.
"Şşşt.Sakin ol.."dedi yaklaşırken.O yaklaştıkça ben geri gidiyordum."B-ben..be-n sanmıştım-ki..s-sen ne olur-ne olursa olsun.. be-nden.."
Hıçkırıklarım nefes almamı daha da zorlaştırırken tutunacak yer aradım ve merdivenin trabzanını tuttum.Ömer koşarak yukarı çıktı.Nefes alışlarım daha da zorlanırken astım krizinin geldiğini anladım.Öksürerek boğazıma takılan nefesi dışarıya çıkarmaya çalıştım.O sırada merdivenlerden üçer üçer inen Ömer yanıma geldi.Bir eliyle boynumu kavradı ve spreyi ağzıma dayadı.
"Tamam..tamam sakin ol güzelim."
Bir kaç saniye bir şey demeden kendime gelmeye çalıştım.Bacaklarımda hâl kalmamış olacak ki yere çöktüm yavaşça.
Ömer'de benimle birlikte oturarak sırtını duvara yasladı.Beni de kendine çekti..Dudaklarını tülbentimin üzerinden saçlarıma bıraktı..Ve ordan konuştu..
"Özür dilerim..çok özür dilerim..Yemin ederim böyle olsun istemezdim.Başkaları yüzünden kendimize zarar verdiğimiz için sinirlendim bu kadar.Aramıza hep başkalarını da aldığımız için gözüm karardı,hiç birşeyi görmedim.Kırdım seni.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
Spiritual"Kalp dediğin bilir imkansızlık şiirini de ya gözlerim? Gözlerim en yaralı yerim benim.Gözlerim gözlerinsiz kalınca ben sabahı nasıl ederim? Kararmaz mı bütün dünyam bir ömür? Ya nasıl öğreteyim sendeki imkansızlığımı ellerime? Bir an bile kavuşamay...