35."Sitare.."

888 41 17
                                    

Bölüm şarkısı; Emir Can İğrek - Gönül Davası

"Dağılışımı hoş gör,yediğim ilk kurşunsun".

Gitmenin acısı kalırdı insanın yüreğinde.Gideni uğurlayamamanın acısı..Öylece arkalarından bakar,gidişlerini izlerdik sevdiklerimizin.Bizim gibilerin su dökmeye bile mecâli olmazdı.Su gibi gitmediklerinden olsa gerek,dönüşlerinin vakti olmazdı.

Vakitsiz sevdiğimiz gibi vakitsiz de beklerdik.Saatler, günler,aylar..Ne vakit döneceklerinden bihaber beklerdik öylece..Beklemenin adı pencere köşesinde büyüyen çiçeklere verilmeydi.Bizi en çok onlar görürdü,hüznün başkalesi hâline gelmiş gözlerimizi bir onlar anlardı.Onlar da dilsizdi..

Pencereden aldığım gözlerimi salonun orta yerine çevirdim.Kavuşturduğum kollarımla beraber boş bir koltuğa oturdum.

"Nerede kaldı bunlar?"dedi Ayşe abla merakla.Benim gibi ayakta kalmaktan yorulmuş,bir koltuğun ucunda oturmuştu.

"Bence gelmelerini bu kadar beklemeseniz sizin için daha iyi."dedi Yaren kahverengi gözlerini kaçırarak.Aslında doğruyu söylüyordu fakat şuan ki durumda olduğumuzdan mıdır bilinmez, doğruyu ceplerimizin en dibine tıkmaya niyetliydik sanki.

"Söyleme öyle ya."dedi Rabia.Saniyesinde düşen yüzüyle beraber bana baktı.

Ben bir şey bilmiyordum.Tek bildiğim başta Ömer olmak üzere Toprakçı ailesinin tüm erkeklerinin barut gibi döneceğiydi.

Baran'ın herkesten habersiz kalkıştığı iş bütün evi ayağa kaldırmıştı.Eylül'ün ondan şikayetçi olması durumu iyice çıkmaza sokarken oklar tek bir hedefte toplanıyordu.

Aze.

Baran'la beraber işin içine girmesi herkesin ona öfkeyle yüklenmesine sebep olmuştu.Hatta öyle ki Baran'ın annesi Şüheda yenge Aze'yi iyice bir paylamıştı.Neden onu geri çevirmediğini,yaralı olduğunu bildiği halde o eve gitmesini bayağı bir eleştirmişti.Son sözleri kulaklarımdan silinmiyordu.

'O senin ağabeyin kızım,neden bile bile ateşe attın kardeşini.'

Sabahın en erken saatinde polisler tarafından eve bırakılan Aze'den hiç ses çıkmazken, bu sözler karşısında dakikalarca ağlamıştı.Esra yardımına koşmuş bir şekilde annesine karşı gelip 'Kız ne yapabilirdi?'diye diretmişti.

Onunla konuşmam lazımdı.Ne olup bittiğini düzgünce anlatması için yalnız kalmamız gerekiyordu fakat ev kadınlarla doluydu.

Kara kara bunu düşünürken Ayşe abla'nın adımı seslenmesiyle ona döndüm.

"Efendim abla?"

"Kuzum sen bilirsin bu işleri,Baran'ın durumu ne olur ne kadar yer?"dedi hüznün karıştığı bir merakla.

Bilmek hiç bu kadar üzmemişti beni.Biliyordum evet,Baran'ın nasıl yargılanacağını az çok görüyordum fakat söylemeye dilim varmıyordu.Meraklı gözler üzerimde gezinirken bakışlarımı Aze'ye kaydırdım.Sancısı var gibi duruyordu sanki.Ama bu kalp sancısıydı.Kıvrandıran cinstenti.Ona bakarak konuştum..

"Eylül şikâyetini geri çekmezse eğer..bir yıldan beş yıla kadar.."geri kalan sözlerimi yuttum bir bir.Onca göz bana bakarken kara haber veren kişi olmak istemiyordum.

Hâlâ Aze'de olan gözlerim daha fazla dayanamayarak diğerlerine kaydı.Hepsi uzaklara dalmış bir şekilde bir şeyler düşünüyordu.Bunu fırsat bilerek ayağa kalktım.

"Aze gelsene bi', şu ilaçları ne zaman kullanacağımı bilmiyorum."

Aze tuhaf tuhaf yüzüme bakarken kaş göz işareti yaparak yerinden kaldırdım.Arka arkaya küçük odaya girerken tekli bir koltuğa oturdum.Karşıma oturması için elimle işaret ettim.Ruhsuz bir şekilde şak diye oturdu ve boş gözlerle bana baktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yarım Kalan SevdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin