"Daha doyamadım bile sana,gitme!"
Ömer'in izi hâlâ dudaklarımdaydı..Adeta mührünü basmış,kendinin ilan etmişti beni..Çarçabuk odadan çıkmıştım.İki hafta boyunca bakmamıştım O'na..
Evimize geliyordu sürekli eksikleri tamamlamak için.Ama o gidene kadar odamdan çıkmıyor, gitmesini bekliyordum.Bu hareketimle öyle dalga geçiyordu ki,Ayşe abla "Bu kıza ne yaptın da bu hale geldi"diyordu sürekli.
Ömer bunu duyunca susturamadığı kahkahalarına bir yenisini daha ekliyordu.
Düğüne iki gün kala yine gelmişti annemlere.Her şey yolunda gidiyordu,bir aksilik yoktu.Ama neden geldiği konusunda en ufak bi fikri yoktu kimsenin.Benden başka..Yaren kapıdan kovuyorsa o bacadan giriyordu."Zaten iki gün sonra düğün var ne diye geliyorsun"diye cırlıyordu.
"Karım değil mi?Özlüyorum belki."diye cesurca konuşuyordu Ömer.
Rabia bu sözlere utanarak bakarken,Ayşe abla gülüyordu..Dediğini de yapmıştı Ömer o gün.Kapımı hışımla açıp odama dalmıştı.Yanıma kadar gelip kafasını hemen boyun girintime koymuştu.
"Özledik diyoruz be kızım."diye hasret kokan bir sesle konuşmuştu.Kalbimin gümbürtüsü kokusunu duyana kadardı..Ellerimin titremesi saçlarına dokunana kadardı.Gözlerimi heyecanla açıp kapamam gözlerine bakana kadardı.
"Bir daha senden habersiz öpmeyeceğim seni..Sonra yok yere hasret koyuyorsun aramıza."demişti o gün..Hasretin en âlâsını çekeceğimizden habersiz..
Düğün günü gelip çatmış,o muhteşem gelinliği giymiştim.Ömer'in gelini olarak giymiştim..Ve yıllarca hayalini kurduğum o ânları gözyaşları içinde yaşamıştım.Tüm tanıdıklarımız, sevdiklerimiz,eş dost..Herkes bizimleydi.Oynanan oyunlar,şen kahkahalar,ilk danslar..
Hele Ömer'in arkadaşlarıyla oynadığı zeybek.Bütün genç kızların hayranlıkla,annelerin gözü yaşlı izlediği zeybek şovu herkesi oldukça etkilemişti.O heybetli adamların yere diz çökmesi uzunca bir zaman unutulmayacaktı.
Düğün bitmiş,herkes evlerine dağılmıştı bizim gibi.O kadar huzurlu hissediyordum ki kendimi.Her şey bitmişti, bir o kadar da her şey yeniden başlıyordu.
"Bu kısımda seni kucağıma alarak eve girmem gerekiyor sanırım"dedi Ömer.Kapının önünde kabarık gelinliğimle döndüm arkama.
"Gerek yok Ömer'im.."
Kırık bi gülümsemeyle geldi yanıma.Bir şeyi vardı sanki.Hüzünlü gibiydi..
Bir elini bacaklarımın altından diğer elini de belime koyarak kucağına aldı.Yakınlaşan yüzlerimizle baktık birbirimize.Elim yüzüne gitti.
"Bir şey mi oldu?"dedim tüm merakımla.İçimde tuhaf bir korku vardı.Ömer'in sessiz kalışı bu korkumu daha da arttırıyordu.
Gözleri acı acı bakmaya başladı.Bir şey söyleyecekmiş de,söyleyemiyor gibiydi.Gözleri hafiften doldu.Grisi gitmiş yeşili kalmış gözleri buğulandı..İçimde şimşekler çaktı,yıldırımlar düştü,göğüm gürledi..Sessizce yutkundum.
"Şşşhh.."dedim iyice yaklaşarak.O sırada Ömer,aralık olan kapıyı ayağıyla ittirerek açtı.Beni indirdikten sonra sessizce kapattı.
"Gülüm,kurban olduğum.."
"Ömer kötü bir şey oldu..Oldu dimi?O yüzden böylesin..Tanırım seni,şuan senin neşeli olman gerekiyor böyle her an ağlayacakmış gibi değil."
Bana doğru gelerek ellerimi tuttu.Sağ eliyle boynumu nazikçe kavradı.Başımı yasladım eline ve boynumda olan elini tuttum sıkıca.Bu hareketimle alt dudağını dişledi ve sağ gözünden yaş aktı.O halini görmemi istemeyerek alnını alnıma yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
Spiritual"Kalp dediğin bilir imkansızlık şiirini de ya gözlerim? Gözlerim en yaralı yerim benim.Gözlerim gözlerinsiz kalınca ben sabahı nasıl ederim? Kararmaz mı bütün dünyam bir ömür? Ya nasıl öğreteyim sendeki imkansızlığımı ellerime? Bir an bile kavuşamay...