27."Pervane.."

609 30 5
                                    


"Bu kadar kolay kopabiliyorsa sağlam değildir kurduğunuz bağlar."

10.06.2015

'Kimseye güvenme' demişti anası vakti zamanında.'Kimseye umudunu bağlama,kimseye inanma.' demişti.O zamanlar çocuk aklıyla aldırış etmemişti.İnsanlara güvenmek en fazla ne kadar yakardı canını diye düşünmüştü.Birine iki çift güzel söz söylemek,gözlerinin içine bakmak güzel şeylerdi.Bunu nasıl kötüye kullanırlar diye düşünmüştü saf kalbiyle..

Eskilerin getirdiği hatıralarla araladı gözlerini Rabia.Şimdi kulağında anasının sözleri vardı.Birine güvenmenin zor olmadığını düşünürken boğazına düğüm olan kelimelerde vardı.Başında,çamurun kirlettiği beyaz bir yazma,üzerinde ise elin aldığı bir kaç kıyafet..

Bulunduğu yerin farkındaydı değil mi?Kimsesiz oluşunun,bir yâre mesken olamayacak yüzünün farkında mıydı?

Çok mu alıştırmıştı kendini bu eve?İki çift tatlı söze mi kanmıştı?Ölümün olduğu bir dünyada mutlu sona mı inanmıştı?

Mirza'nın sesi odayı doldururken tekrar kapadı gözlerini genç kız.

"Rabia benim bacım,benim iznim olmadan evlenemez."

Ah..Nasıl bir şeydi bu?

İsmini söyleyişi içindeki kuşları havalandırırken,devam ettirdiği sözler merhametsiz bir avcı gibi yaralıyordu serçelerini.

Daha bir kaç dakika önce inşâ ettiği geleceğini toz duman gibi yıktı içinde Rabia.Onu yâr diye içinde sarıp sarmalarken,incinmiş keklik gibi dokunmaya kıyamazken Mirza onu kendine bacı etmişti.Kardeş demişti.

"Ama oğlum.."diye araya girdi kadın.Muhtemelen itiraz edecek,kendi oğlunu öne sürecekti.

Rabia olayın içindeki döngüye ağrıyan başıyla baktı.Üzerinde konuşulanlar onu yaralamıştı.Daha acısının üzerinden sene geçmemişti.Olur muydu hiç böylesi?

"Sen ne kadar kardeşim desen de ayıp oğul,aynı evin içinde iki bekar genç..Girip çıkıyorsun eve yanlış anlar bütün köy."

Genç kızın kulağı çınlamıştı bu sözlerle.Uzun tiz bir ses peyda olmuştu beyninde.Sarfedilen sözler gittikçe çirkinleşiyor,Rabia'nın kapanmayan yaralarına bir yenisini daha ekliyordu.

"Bizi Allah biliyor!"diye yükseldi bir ses.O ses ki Mirza'dan başkasına ait değildi.

"O çirkinleşmiş kalplerinizi uzak tutun bu evden."diye bastırarak ekledi.Rabia o tarafa bakmıyor,o kadar gözün hedefi olmak istemiyordu.

"Bu kızın namusuna dil uzattınız.Size şimdi gücüm yetmez,ama bilesiniz ki ahirette iki elim de yakanızdadır."

Ve çıktı odadan.Rabia söylenenlerle içindeki susmak bilmek bağırışları bir miktar susturmuştu.Kişiliği gereği hakkını savunmak istiyordu.Haksızlığa karşı direnmek,sözleri bitene dek kendini anlatmak istiyordu.

Ama eli kolu bağlıydı.Ona yuva olan bu evden kapı dışarı edilmek istemiyordu.Daha yeni yeni bağlanmışken hayata,tekrar ölüme gitmek istemiyordu.Ve kalbinde filizlenen şu sevdayı kurutup,sararmış yapraklarını ayaklar altına almak istemiyordu.

Kadınler hep bir ağızdan konuşarak uğultu yaymışlardı büyük odaya.Sessiz kalan evin sahibi büyük bir sinirle ayaklandı.

"Jîn!O ağzınızdaki zehirleri akıtmadan ayak basmayın daha bu eve!Benim kızım sahipsiz değildir."

Yarım Kalan SevdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin