Bölüm şarkısı ; Mazlum Çimen - Başımın Belası
"Veda etmeyi bile becerememişsin.Benden bir şeyler götürmüş,kendinden bir şeyler bırakmışsın..."
Çocuktuk,sanıyordum ki sekiz veya dokuz yaşındaydık.Okul sıralarımı paylaştığım bir arkadaşımdı Ömer.Simsiyah saçları,gri-yeşil gözleri ve daima çatık kaşlarıyla oyun arkadaşımdı.
Bir gün tenefüs zilinin çalmasıyla bahçeye fırlamıştık.Arkamdan koşan Ömer'e bakarken önüme çıkan çocuğu farketmemiş ve ona çarpmıştım.Ağrıyan başımı ovuşturmuştum.Canımın acısı gören Ömer yanıma gelmişti.
"Önüne baksana!"diye bağırmıştı çocuk bana.O zamanlar bile korkusuz bir asker gibiydi Ömer.Asla yanımdan ayrılmıyor,her daim beni koruyordu.
"Sen de önüne baksaydın."demişti sinirli bir şekilde.Muhtemelen başımın ağrısı onu öfkelendirmişti.
"Sen ne karışıyorsun yer cücesi!"
Ömer kısa boylu değildi o zamanlar.Hatta öyle uzundu ki yaşıtlarından,herkes ona yer cücesi derdi.
Ömer sinirlenmişti çocuğun söylediğine.Öyleki iki omzundan ittirerek yere düşürmüştü.Çocuk canının acısıyla ayağa kalkmış ve bir kaç adım ilerlemişti.Biz gittiğini sanırken bir taş alıp gelmişti.Ve ne olduğunu anlamadan taşı hızla Ömer'in alnına atmıştı.
Korkmuştum.Kaşından uzun bir çizgi halinde akan kanlar ödümü koparmıştı.Çocuk aklıyla Ömer'in öleceğini sanmıştım.Ağlamıştım bir de.O kadar çok ağlamıştım ki iç çeke çeke susmuştum.
Ömer'in kaşına üç tane dikiş atmışlardı o gün.Bir de beyaz bir sargıyla kapatmışlardı yarasını.Hiç unutmam; merakla sormuştum acıyıp acımadığını.
"Birazcık acıyor,hem erkek adamım ben kız gibi ağlamam."demişti.Ama biliyordum,canı acıyordu fakat bana güçlü görünmek için öyle söylüyordu.
Dayanamamıştı Ömer halime.O zamanlar bile kocaman bir kalbe sahipti.
"Ben düştüğümde annem hep yaralarımdan öper ve geçer acısı.Sen de öpebilirsin,biraz acıyor belki öpersen iyileşirim."demişti.
Öpmüştüm ve gülümsemişti bana.Sanmıştım ki geçmişti Ömer'in yarası.Ben iyileştirmiştim sıra arkadaşımı..
Kaşına yapıştırdıkları sargı bezinin kokusu hâlâ burnumdaydı.Yıllar geçmişti,yazlar kışa çevrilmişti ama o günü hiç unutamamıştım.
Şimdi..Gitsem o doktorların yanına.Neresinden vurulduğunu bilmediğim bir yere yapıştırdıkları sargı bezinden öpsem ve Ömer iyileşse.Gülse tekarardan.Ve desem ki seni ben iyileştirdim...
Nefes alamamanın sadece ciğerlerden gelen,boğazda biriken bir şey olduğunu sanırdım..Fiziksel olarak bildiğim eylem,ruhumu ellerinin arasına alıp sıkmaya başladığında anladım aslında sadece fiziksel olmadığını.Bedenimden çıkmak için sabırsızlanan ruhumu tek bir şey tutuyordu.
Ömer'in hayatta kalıp kalmayacağı.
Hastane koridorunu dolduran insanları görmüyordu gözlerim.Ellerimi tutan,kolonya döken ya da yüzüme çarpan suyu hissetmiyordu bedenim.
Neden böyle olmuştum?
Neden sanki yer ayağımın altından çekilir gibi olmuştum?
Sanki iki adım atsam düşecektim,gözlerimi kapatsam ölecektim.
Gözlerimi kalabalıkta gezdirdim.Sağa sola dönerek endişelenen insanlar vardı.Ya da yere oturarak ellerini kafalarının arasına alanlar.Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide duruyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
Spiritual"Kalp dediğin bilir imkansızlık şiirini de ya gözlerim? Gözlerim en yaralı yerim benim.Gözlerim gözlerinsiz kalınca ben sabahı nasıl ederim? Kararmaz mı bütün dünyam bir ömür? Ya nasıl öğreteyim sendeki imkansızlığımı ellerime? Bir an bile kavuşamay...