Bölüm şarkısı; Jehan Barbur-O yar gelir
"Beni bir sevda türküsünün ortasında vurdular."17.02.2016
Mirza kapının ardından baktı genç kıza.Aklı her ne kadar yapma dese de kalbi onu dinlemiyordu.Sanki gözlerini ondan çekse geri baktığında bulamayacaktı onu.Kaybolacaktı.Ama bu defa o bakışlar yoktu Rabia'da.Teslimiyet vardı.Kimsesiz oluşunun acı hatırası,bir evi, bir aşı olmadığının gerçeği vardı.
Ama kalpti bu!Dinlemiyordu aklı.Başına buyruk davranma da üstüne yoktu.Hele ki bu kalp Mirza'ya aitken.En yüksek dağların uçurumu,en derin okyanusların çağlayan suyu gibiydi kalbi.Öyle uçsuz,öyle bucaksız.
"Şimdi ne olacak?"
İşte Mirza'nın da bilmediği bir soruydu bu.Günlerdir düşündüğü,içinden çıkamadığı bir soruydu.Ne olacaktı?Rabia gidecekti ve Mirza bir polise yakışır şekilde işine geri dönecekti!Bu muydu sahiden?Ardında kül olmuş birini bırakıp ben işimi tamamladım mı demekti?
Ya kalbi aklına sağlamca basmış üste çıkmıştı,ya da Mirza'nın taşlaşmış kalbi biraz olsun yumuşamıştı.Başka bir açıklaması yoktu bu işin.Başını ellerinin arasına aldı ve sertçe sıktı.
"Söylesene teyze,ne olacak şimdi.Bırakın beni bir sığınma evine gideyim.."
Mirza duyduğu kelimeyle nefes alamadı.Nefesi boğazına takıldı,yutkunamadı.Heybetli göğsünün üzerine ağırlık çöktü de kaldırmaya gücü yetmedi.Ne demekti sığınma evi.Söylendiği gibi miydi gerçekten?Birine yuva olacak kadar sığabiliyor muydu o dediği eve?
İçeriye girecek,iki çift söz edecek cesareti bulamıyordu.Bir adım atıp iki adım geri çekiliyordu.Tam o sırada tahta kapının gıcırtısı eşliğinde teyze çıktı odadan.
Kırışmış ellerini beyaz tülbentine götürerek konuştu."Yavrum,ben ne söyleyeceğim bu garibe.""Bir bilsem" diye iç geçirdi Mirza"Bir bilsem.."Kadın başını sallayarak mutfağa yöneldi.İkilemde kalan aklını bu sefer dinlemeyerek içeriye girdi Mirza.Gözleri yerde, yüreği küçük odanın en köşesinde oturan kızdaydı.
Sesli bir şekilde yanan sobanın yanına oturmuş,üşüyen bedenini ısıtırcasına elleri bedenine sarılıydı.Mirza'nın geldiğini gördüğü an oturmasını düzeltti.Eli,günlerdir başından çıkartmadığı başörtüsüne gitti.Çıkmış saçlarını parmaklarıyla içeriye ittirdi.
Genç adam odaya meydan okurcasına dikilirken oturacak yer bulamamış gibi duruyordu.Kızdan en uzak köşeye, koltuğun bir ucuna oturdu.Bir kaç saniye sessiz kaldı Mirza.Söyleyeceklerinden değil,aksine diyecek bir şeyi olmadığından susuyordu.Bunu fırsat bilen Rabia bir cümle koydu sessizliğin arasına.
"Yaptıklarınız için teşekkür ederim.Bana yardım ettiniz,buraya getirdiniz.Hakkınızı ödeyemem."
Devamı gelecek olan sözler karşında Mirza elleriyle oynuyordu.İlk defa bu kadar uzun duymuştu sesini.Kısıkta olsa zihnine kazıyacak kadar duymuştu.
"Ancak şimdi bırakın beni,gideyim."
Şimdi de Mirza'nın merhametine bırakmıştı sözünü.Kaldırıp atamazdı bunu.Tamam deyip çekilemezdi.
"Neden?"dedi kalın ve tok sesiyle.Gözleri hâlâ ellerindeydi.Delicesine kıza bakmak istiyor,hangi yüz ifadesiyle konuşuyor bilmek istiyordu.Ama olmazdı..Kızın ve kendinin günahına giremezdi.
Bir kelimenin sorusu odada duvarlara çarparken Rabia bozdu sessizliği.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
Spiritual"Kalp dediğin bilir imkansızlık şiirini de ya gözlerim? Gözlerim en yaralı yerim benim.Gözlerim gözlerinsiz kalınca ben sabahı nasıl ederim? Kararmaz mı bütün dünyam bir ömür? Ya nasıl öğreteyim sendeki imkansızlığımı ellerime? Bir an bile kavuşamay...