Bölüm şarkısı ; Nurettin Rençber - İçimdeki Ateş
"Ağır ağır yol almayı sevdiğim şu hayatta tek acelemsin."________
Ilık ılık esen rüzgarı,yıldızların sayılamayacak kadar çok olduğu yaz akşamıydı Diyarbakır'da.Güneydoğu'nun havası öyle iyi geliyordu ki Ömer'e sanki sadece burada nefes alıyordu.Sanki memleketi burasıydı.Yurdu burasıydı.
Derin bir nefes çekti içine.
Karşısında oturan birkaç askerin gözleri üzerindeydi.Her bir mimiğini takip ediyorlar,ağzından çıkacak bir söz için kulaklarını açıyorlardı.
"Bakmayın lan öyle,iştimada değiliz."diye konuştu sert sesiyle.
Her ne kadar askerleriyle abi kardeş gibi olsa da oteriterliğinden taviz vermiyordu.Mesleğinin altın kuralıydı bu.
"Ne yapalım komutanım,sizinle böyle sohbet etmeye alışık değiliz."
İçlerinden birisi söylemişti bunu.Oturdukları çardakta tertipleriyke muhabbet ederken gelmişti Ömer Komutan.Normalde ses etmez,yanlarına gitmezdi.Ama ne olmuşsa bugün aralarına katılmış,muhabbetlerine dahil olmuştu.Ama bunu yadırgayan askerler bir türlü alışamamıştı.
"Alışmayın zaten!Sabah akşam böyle konuşacaksanız hiç yapmayın askerliğinizi.Yazdıralım sizi bir altın gününe,hem yer hem dedikodu yaparsınız."
İçlerinden birisi sert bir şekilde ayağa kalkarak bağırdı."Emredersiniz Komutanım!"
Askerler gülmemek için dudaklarını dişliyordu.Ömer ise içten bir şekilde gülümsüyordu bu temiz kalpli çocuğa..Askerlerin domatese dönmüş yüzünü görünce elini uzattı masaya.
Askerler bu talimatla şubeyi kahkaha bombardımanına boğdu.Biçare asker ona neden güldüklerini anlamak için sorular sorunca daha da arttı kahkahalar.
"Ne bu şamata?"diye geldi Mirza çardağı saran askerlerin yanına.
Askerler hep birlikte ayağa kalkınca Mirza baş hareketiyle geri oturttu onları.
"Bizimkiler sohbet etmeyi özlemiş."dedi Ömer dostuna yer açarken.
Mirza tam yanına otururken elini bacaklarına dayadı."Haklı değiller mi?"
Yandan bir bakış atan Mirza,Ömer'in keskin bakışlarını gördü.
Uzun zamandır görev yapmakta olan bir asker girdi araya.Arkadaşlarına bakarak konuştu.
"Ömer ve Mirza Komutan biraraya gelince yüzyılın patlaması olurdu.Sazlar mı türküler mi şakalar mı dersiniz..Efsane günlerdi vallahi."
"Komutanım biz de duysak sazınızın sesini?"diye konuştu bir asker.
Mirza kısa bir düşüncenin ardından tamamladı askerleri.Arabasına gönderdiği askeri sazıyla birlikte geri gelince eline aldı baba yadigârı emektarı.
Yavaş yavaş dokundu tellere.Canını acıtmadan,güzel sesler çıkaracağı şekilde dokundu.
Ömer kafasını başka bir yere çevirdi.Konuşuyorken,bir işle uğraşırken aklına gelmiyordu da..
Ne diye çalıyordu ki şu sazı Mirza?
Ya şu sözleri..
Ömer'in içini mi biliyordu da akıyordu ağzından bu laflar?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
Espiritual"Kalp dediğin bilir imkansızlık şiirini de ya gözlerim? Gözlerim en yaralı yerim benim.Gözlerim gözlerinsiz kalınca ben sabahı nasıl ederim? Kararmaz mı bütün dünyam bir ömür? Ya nasıl öğreteyim sendeki imkansızlığımı ellerime? Bir an bile kavuşamay...