Güney paranın banka hesabına yattığını görür görmez Songülle konuşur...
Güney : Songül...artık çalışma
Songül : ne? Neden? Çalışmam lazım Güney, raporum bitince çalışıcam ben, sakın ben çalışırım senin yerine falan deme. Sen derslerine bak,çalışma sevgili
Güney : ben de çalışmıcam...
Songül : nasıl olcak o? Nasıl geçinicez?
Güney : zenginiz artık
Songül : dalga mı geçiyosun?
Güney : hayır.. anneme dava açmıştım hani hatırlarsın, o sonuçlandı ve kazandım. Artık zenginiz Songül, kendi evimiz olabilir, hatta hizmetlimiz bile olabilir...
Songül: aa... öyle mi? Tebrik ederim sevgili...
Songül hiç heyecanla söylememişti bunu.. Güney de farkeder...
Güney : sevinmedin mi? Sevinmedin...
Songül : hayır, sevinmedim değil ama ne biliyim... sonuçta annenden zorla aldın o parayı...
Güney : o parada benim de hakkım var...inat edip vermeyen oydu
Songül: orası öyle ama ne biliyim içim rahat değil
Güney : neyse... sen iyi misin?
Songül: iyiyim iyiyim..ama çok sıkıldım evde. İş de yaptırmıyosunuz, tüm gün yatıyorum
Güney : gel o zaman gidiyoruz..
Songül : nereye?
Güney : ev bakmaya...
Serkan ise birşeyler düşünmüştü. Kimse ona yardım etmezdi çünkü herkes Eylülün Rüzgarla ilişkisini onaylıyordu... uzaktan Eylülü izledi. Yanında arkadaşı vardı, Rüzgar yokken hep onunlaydı. Eylül yanından gittiğinde Serkan da hemen kızın yanına gitti...
Serkan : merhaba, sen Eylülün sınıfındandın dimi?
Melis : evet.. sen de Eylülün yakın arkadaşlarındandın
Serkan : aynen... senden birşey rica edicem...
Melis : ne?
Serkan : şimdi biz Eylüle bir sürpriz yapıcaz. Onu adaya götürmemiz lazım ama biz söylersek anlar.. sen adaya gitsen, onunla orda buluşsan, sonra ben gelsem onu götürsem? Yapabilir misin bunu?
Melis : yaparım... yani böyle sürprizlere bayılırım ben
Serkan : tamam, o zaman yarın planı uyguluyoruz. Büyükada'da faytonların önüne çağırırsın Eylülü...
Güney bir emlakçıyla görüşür ve birkaç ev gezdirmesini ister. İlk geldikleri ev büyük bir malikaneydi...
Songül : naaptın sevgili bu ne? Bizimkiler de gelse, hepsi evlense, çocukları falan da olsa bu ev büyük gelir hepimize...
Güney : bize kaç çocuk düşündün peki karıcım?
Songül : Te Allahım yarabbim... Güney!
Diğer ev daha ufaktı, ama biraz bakımsızdı...
Güney : burayı da ben sevmedim...
Songül : ben de sevmedim
Diğer ev ise içlerinde en ufağıydı, ufak bir villaydı.
Güney : bak bu güzel, baya güzel Songül. Hı? Ne dersin?
Songül: bilmem...
Güney : beğenmedin mi?
Songül : sen beğendiğiysen alalım. Sonuçta senin paran
Güney: senin benim var mı ya? Senin beğendiğin ev olucak... bulana kadar ararız gerekirse
Adam onları son bir eve götürür...
Adam : burası elimdeki son seçenek. Ufak diye en son göstermek istedim, diğerleri daha gösterişliydi. Burası eşyalı haliyle satılık ama siz eşyaları değiştirebilirsiniz...
Songül mutlulukla bakar. Tek katlı müstakil bir evdi. Ufak,şirin bir bahçesi de vardı. Hatta havuzu bile vardı...
Songül : burası nasıl sevgili?
Güney : güzel, şirin...
Songül : burası çok güzel
Güney : ciddi misin?
Songül : evet.. harika burası...
Güney : tamam, burayı alıyoruz
Songül : valla mı?
Adam : o zaman ben sözleşmeyi getireyim...
Güney karısına sarılır...
Güney : sonunda kendi evimiz olacak be
Songül : hakkaten sevgili, biz Zehra ablayı naapıcaz?
Güney : o evi onlara bırakırız, kirasını öderiz
Songül: tamam...
Ertesi gün Melis erkenden Eylülü arar. Adada buluşup buluşamayacaklarını sorar. Eylül de diğerlerinden başka biriyle vakit geçirmenin değişiklik olacağını düşünüp kabul eder...
Eylülle Melis faytonların önünde buluşurlar. Melis hemen tuvalete gitmesi gerektiğini ve Eylüle beklemesini söyler. Eylül beklerken saklandığı yerden çıkan Serkan hemen Eylülün yanına gelir...
Eylül : Serkan? Sen naapıyorsun burda?
Serkan : seninle konuşmak için ufak bir ayarlama yapmış olabilirim...
Eylül: inanmıyorum sana ya... insan gibi söylesene! Neden arkadaşlarımı kullanıyorsun?
Serkan : konuşmak istediğimde gidiyorsun... bana başka seçenek bıraktırmadın...
Konuştukları yer bir bisikletçinin önüydü...
Bisikletçi : almayacaksınız gidin başka yerde konuşun, dükkanın önünü kapamayın...
Serkan : iki tane versene abi
Bisikletçi iki tane bisiklet ayarlar...
Eylül : naapıyorsun? Seninle bisiklet binmicem
Serkan : sen benim arkadaşımsın. Ve arkadaşlar birlikte bisiklet binebiler dimi? Hem hatırlıyor musun, seni adaya götürmek istemiştim, sen de kabul etmiştin...
Eylül: ne zaman? Ben böyle birşey hatırlamıyorum
Serkan : çok oldu, ama olsun, sonuçta bunu gerçekleştirebiliriz, o zaman yapamamıştık o pislik yüzünden...
Eylül zorla eline tutuşturlan bisikleti alır ve vapura doğru sürmeye başlar... Vapura geldiğinde bisikleti onu takip eden Serkana bırakır...
Serkan : dur Eylül, konuşalım...
Eylül: bak Serkan, eğer yine aynı şeylerse...
Serkan : üzüleceksin Eylül... Rüzgar seni üzecek. O ne kadar değişse de Rüzgar.. kimseye bağlanmaz o
Eylül : Serkan bu seni ilgilendirmez...
Serkan: üzülmeni istemiyorum Eylül...o seni bir gün terkedicek. Ama terkettiğinde ben seni kollarımı açmış bekliyor olacağım... ne olursa olsun
Eylül tekrar arkasına bakmadan vapura biner gider...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalanların Ardından
Teen FictionKırgın Çiçekler 2.sezon finalinin devamı niteliğinde hayali hikaye...