Rüzgar hemen ayaklanıp etrafına bakındı. Evinde değildi. Ama daha önce bulunduğu bir yerdi burası. Ne yani bütün gece burada mı kalmıştı?
Odaya birden Sevginin küçük oğlu Emre dalar....Rüzgar : hoop naapıyorsun?
Emre : odamda yatan sensin! Oyuncağımı alıcam
Rüzgar : iyi al bakalım. Annen nerde?
Emre : kahvaltı hazırlıyo
Rüzgar mutfağa bakar, Sevgi bir yandan bebekle ilgilenirken, bir yandan kahvaltı hazırlamaya çalışıyordu...
Rüzgar : ben dün gece burda kaldığımı hatırlamıyorum
Sevgi : uyuyakaldın, Mehmet seni Emrenin odasına taşıdı. Senin odanı bebek odası yaptı, itiraz ettim ama dinlemedi...
Rüzgar : iyi yapmış, bir işe yarar en azından.
Sevgi : Nisa'yı tutar mısın biraz? Bitmek üzere...
Rüzgar karşı çıkmadı. Şu hayatta karşı çıkamadığı iki insan vardı, biri Eylül biri de Sevgi... gerçek annesi olmamasına rağmen, akrabalarından hatta kendi babasından bile daha iyi bakmıştı ona.... sonra biraz baktı ona...
Rüzgar : yazık...
Sevgi : niye öyle dedin?
Rüzgar : babam ona babalık yapabilecek mi bakalım?
Eylül kalktığında hala çadırda olduğunu farkeder. Serkan diğer ucunda büzüşmüş bir şekilde yatıyordu, yüzü çadıra dönüktü ve olabildiğince uzaktı. Eylülün aklına ev tuttukları gece geldi...
Flashback
Eylül : uyusak mı artık? Benim uykum geldi...
Serkan : benim de...
Eylül: ee bir tane koltuk var, nasıl uyuyucaz ki?
Serkan : ben yerde yatarım, sen koltukta yat
Eylül: olmaz öyle şey, her yerin ağrır
Serkan : oraya da sığmayız ki canım... hadi sen uyu, ben bu battaniyeyi sererim, sen rahatına bak...
Flashback sonu
Eylül toparlanıp dışarı çıktı, uçurum kenarına geldi, rüzgarı yüzünde hissedip rahatladı. Belinde bir çift el hisseder...
Serkan onu çekip uçurumdan uzaklaştırır...
Serkan : naapıcaktın?! İntihar mı edecektin?! Delirdin mi sen?!
Eylül: be - ben... hayır..
Serkan : ben gelmeseydim atlayacak mıydın? Kızlar, kardeşlerin...
Serkan çadırı almadan Eylülü direkt arabaya bindirir ve evine götürür. Yolda tek kelime bile etmezler, Serkan sinirlenmişti...
Kader : Eylül iyi misin?
Eylül : hı hı, siz naaptınız?
Kader : bende birşey yok, Cemre anlatsın
Eylül : kötü birşey mi?
Cemre : hayır hayır... Emre bana evlilik teklifi etti..
Eylül : inanmıyorum, çok sevindim...
Eylül, hemen Cemre'ye sarılır...
Kader : of hepiniz sırayla evleniyorsunuz... ben bu evde tek mi kalıcam?
Eylül : benim bir yere gittiğim yok Kader... birlikteyiz merak etme
Cemre : güya ayrıldınız, Rüzgar dün burdaydı, senin olmadığını görünce gitti...
Eylül : evde olmamam isabet olmuş... ben uzaklaştıkça o bana yaklaşıyor...
Kader : neden yapıyorsun ki?
Eylül : yanında olması gereken bir ailesi var. benim yerim yok
Serkan ise sinirle soluğu Rüzgar'ın evinde almıştı.
Rüzgar : nooluyo be?!
Serkan : bu kızı ne hale getirdin be! Kafayı yedi senin yüzünden!
Rüzgar : ne diyorsun sen be?
Serkan : hayata küsmüş, sağlıklı düşünemiyor. Ya git yanında ol, ya da git evlen Melis ile, senden umudu kessin..
Rüzgar : git sevgiline söyle...
Serkan : ne sevgilisi? O seni bebeğine rağmen kabul etmeyi düşünürken benimle çıkacağını mı düşünüyordun?
Rüzgar : ne?
Serkan : bunu söyleyeceğimi hiç tahmin etmezdim ama onun sana ihtiyacı var...
Güney ve Songül de uyanmış, evden çıkmak için hazırlanıyorlardı...
Güney : ee bugün naapıyorsunuz avukat hanım...
Songül : daha okul yeni başladı Güney, ne avukatı?
Güney : olsun, sonuçta olucaksın ve en iyisi olucaksın
Songül : te Allahım ya
Güney : benim dersim öğleden sonra, biraz şirkete uğrayıp sonra okula geçerim. Akşam ne yapmak istersin?
Songül : oğlumla vakit geçirmek... zaten göremiyorum doğru düzgün
Güney : tamam... biz de evde otururuz o zaman...
O sırada Natalie gelir yanlarına, Arda da kucağındaydı...
Natalie : ben istedim getirmek Ardayı, siz gitmeden önce görmek istemek...
Songül : sağol Natalie...
Natalie gittikten sonra Songül onu arkasından inceler... sabahın köründe nasıl böyle bakımlı olabiliyordu?
Songül : bunu nerden buldun anlamadım ki? Türk bakıcı yok muydu?
Güney : ben bulmadım, şirketten ayarladılar. Ayrıca fena mı olur işte Arda şimdiden iki dil bilir...
Songül: orası öyle de...
Güney : beğenmedin mi? Sorun ne?
Songül : ne biliyim... fazla... bakımlı
Güney: bakımlı, seksi kelimesi yerine bulduğun bakımlı kelimesi...
Songül: demek öyle...
Güney: kızım saçmalama.... sen hayatımda gördüğüm en çekici kadınsın... ben sen varken ona bakar mıyım be?
Songül gülümsemişti...
Rüzgar toparlanıp okula gider. Melis gelip koluna yapışır ama Rüzgar onu itip hızlı hızlı yürür... tek başına oturan Eylülü görünce yanına gider. Eylül kalkmak için yeltendiğinde ise elini tutup engel olur. Eylülün dikkatini çeken birşey vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalanların Ardından
Novela JuvenilKırgın Çiçekler 2.sezon finalinin devamı niteliğinde hayali hikaye...