112.Bölüm - Gelmeyen Teklif

523 44 8
                                    

Eylül albüme baktığında çekildiğinden haberi olmadığı bir sürü fotoğraf gördü. İlki Rüzgar'ı ilk gördüğü güne aitti. Diğerleri de sırasıyla yerleştirilmişti. Rüzgarın onu ilk yemeğe çıkardığı günden bile fotoğraflar vardı ve hepsi habersiz çekilmişti...

Eylül : ne ara çektin bunları? Hiç haberim yoktu...

Rüzgar : itiraf etmem gereken birşey var...

Eylül : ne oldu?

Rüzgar : bunları eski arkadaşlarıma göstermek için çekmiştim...

Eylül : hımmm

Rüzgar : bunu o gece yemeğe gittiğimizin kanıtı olarak garsona gizli olarak çektirmiştim...

Eylül :peki.. doğru söylemen güzel, en azından kandırmadın...

Rüzgar : yalan söyleyemem, o zamanlar aşık falan değildim. Sonra oldum... sen ne zaman aşık oldun bana?

Eylül : zamanla oldum aslında,bana kendini açınca falan aşık olmaya başladım ben de...

Rüzgar cebinden ufak bir kutu çıkartıp Eylüle verir...

Eylül : bu ne? yoksa...

Rüzgar : aç bakalım..

Eylül hevesle kutuyu açar, evlilik teklifi mi geliyordu yoksa? Ama hayal kırıklığına uğradı, kutunun içinde bir bilezik vardı, boş bir zincirdi... Eylül moral bozukluğu ile Rüzgara bakar...

Rüzgar : beğenmedin mi? Tabii beğenmezsin, ama tak bakalım, bunun hikayesini anlatıcam sana

Eylül bilekliği takar... boş bir zincirin ne hikayesi olacaktı ki?

Orhan odanın kapısını açınca sarmaş dolaş bir şekilde yatakta yatan Serkan ve Pelin'i görünce şok olur. Onlar da hemen toparlanmıştı...

Orhan : bu ne hal?

Serkan : aşık insan görmedin mi hiç baba?

Orhan & Nazan : ne?!

Pelin : Serkan...

Serkan : ne oldu? niye şaşırıyorsunuz ki ne var bunda?

Orhan : yürü Serkan, şurdan çıkıp konuşalım...

Serkan : ne söyleyeceksen burda söyleyebilirsin, biri annem, biri sevdiğim kız, kimseden gizli saklım yok benim

Orhan : peki! Pelin senin kardeşin! Nasıl sevdiğim kız diyorsun? Pelin ya sen? Sen nasıl yaptın kızım?

Serkan : öz kardeşim mi? Değil! Aramızda kan bağı mı var? Yok.. e o zaman? Aşık olmuşuz, ne var bunda?

Orhan : bu saçma! Kabul edilemez...

Serkan : senin kardeşimle beni terketmen kabul edilebilir, benim aşık olmam kabul edilemez mi?

Orhan : Serkan haddini aşma!

Pelin : Serkan boşver, bırak elimi gideyim ben artık..

Orhan : orda dur küçük hanım, beraber gidicez eve, annene kendin açıklarsın bu durumu

Serkan : hiçbir yere gitmiyorsun Pelin.. burdayız...

Orhan : Pelin, geliyor musun gelmiyor musun?

Pelin : gelmiyorum..

Orhan : peki! Bunu annene kendin açıklayacaksın o zaman... bunca zaman sana babalık yaptım, böyle mi olacaktı?

Orhan gitmişti. Nazan da pek farklı durumda değildi... bu ilişkiye o da karşı çıkıyordu...

Nazan : olmaz Serkan!

Serkan : bunca zaman mutsuzdum ben, şimdi biraz mutlu oldum, mutluluğumu çok mu görüyorsun anne?

Nazan : olmaz annecim, olmaz..

Pelin : Serkan gel gidelim...

Serkan : madem istenmiyoruz, durmayız zaten burda!

Nazan : oğlum yapma... Defne gitti zaten, beni senden mahrum etme ne olur...

Serkan : bunu sen istedin anne!

Serkan Pelini çekiştirerek hemen bankaya götürür...

Pelin : nooldu neden geldik buraya?

Serkan : para çekicem... babam muhtemelen tüm kartlara ve hesaplara müdahele edecektir. O başaramadan, ben hesabımdan para çekicem...

Pelin : ne kadarın var ki?

Serkan : en son 300bin kadar vardı

Pelin : ne diyorsun sen Serkan.. bu harikaa.. çok uzun süre idare edebiliriz... alabileceğimiz malı bir düşünsene...

Serkan : saçmalama Pelin... hani beraber tedavi olacaktık? Bu parayı tedaviye kullanıcaz

Pelin : ya Serkan bir düşünsene... hiç acı çekmeyiz... hep mutlu oluruz, mutlu ve huzurlu... bir düşün...

Songül de Natalie'ye izin vermiş tek başında oğlunu gezdirmeye dışarı çıkmıştı. Sahilde biraz dolaştıktan sonra onu parka getirmişti. Songülün aklı Güneydeydi. Oğlunu ona gösterip göstermeme konusunda doğru mu yapıyordu bilmiyordu ama o bir kere çocuğunu almak istemişti, üstelik bir bebeği annesinden ayırmaya çalışmıştı. Songül herşeyi affedebilirdi ama bunu asla! Bunu söylediği an eskisi gibi hissetmiyordu Güneye karşı... işte bu yüzden kabul etmemişti barışma teklifini... savaşacaktı ve çocuğunu yanına alıp buralardan çekip gidecekti, kendine ve oğluna yeni bir hayat kuracaktı. Belki şimdiki gibi imkanları olmayacaktı, çok çalışması gerekecekti ama bunu oğlu için yapacaktı...

Songül, Cemre ile telefonda konuşmaya başlar. Kardeşinin anlattığı mutlu şeylerle o da mutlu olmuştu. Cemre final gösterisi için Emreyle son kez yarışacaktı, mutlu bir şekilde bunu anlatıyordu Songüle. Songül de onun neşesiyle bir an unutmuştu tüm dertlerini... o da boşanacaklarını söyleyip üzmek istemedi Cemreyi... tek başına yaşayacaktı acısını...

Songül telefonu kapayıp oğlunu bebek arabasından çıkarmak isteyince Arda'nın peluş ayısının yerde, oğlunun da arabada olmadığını görür...

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin