121.Bölüm - Bir Kavga Bir Barış

608 53 14
                                    

Cem hemen Güney'in yanına gelir...

Cem : iyi akşamlar Güney bey..

Güney : iyi akşamlar... Songül sana da...

Songül sadece kafasını sallar...

Songül : siz tanışıyor musunuz?

Cem : tabii ki, Güney bey benim patronum. Siz nerden tanışıyorsunuz?

Songül : Güney, Arda'nın babası...

Cem : öyle mi? Ben bilmiyordum, özür dilerim...

Songül : sevgilinle tanıştırmayacak mısın Güney?

Güney : Yaren sevgilim değil. Olsa bile bu seni ilgilendirmez

Songül : senin aşk hayatın kimin umurunda be? ileride çocuğuma annelik yapıcak olan herkes beni ilgilendirir, ondan sordum...

Güney : Yaren gel gidelim hadi...

Rüzgar işini bitirdikten sonra Eylüle sarılıp yatar. Eylül uyanmıştı...

Rüzgar : uyu sen...

Eylül : saat kaç?

Rüzgar : geç oldu... Eylül?

Eylül : efendim?

Rüzgar: bir gün olacak... ben baba olmaya hazır bile olamamışken...

Eylül : olmayacak, doktor söyledi işte... belki de iyi ki olmamış diyeceğim.

Rüzgar : neden? İyi bir baba olamayacağımı falan mı düşünüyorsun?

Eylül : senin Emre ve Nisaya nasıl baktığını görmesem belki şüphe edebilirdim ama hayır, senden çok iyi bir baba olur. Ama istemiyorsun işte... ben de anne olmak istiyorum ama benden anne falan olmaz

Rüzgar : neden?

Eylül : kendi anneme bak... çocuğunu ne hale çevirdiğine bak... ben de ona benzerim muhtemelen

Rüzgar : saçmalama Eylül, senin iyi bir anne olamama ihtimalin söz konusu bile değil. En iyisi olur hem de...

Eylül : öyle mi diyorsun?

Rüzgar : tabii ki, hadi uyu güzellik...

Songül karşılaşmadan aşırı rahatsız olmuştu. Güney onu kıskanmamıştı ama o yanındaki kızı kıskanmıştı. Evet, kıskanmadım dediyse de kıskanmıştı, hem de çok... Arda ile uykuya teslim eder kendini....

Güney ise bu akşamdan aşırı rahatsız olmuştu. Ama bir yandan sevinmişti, Songül onu kıskanmış mıydı? Hayır, dediği gibi sadece çocuğu için düşünmüştü...peki ya Cem'le dolaşması? Cem iyi adamdı ama Songül... Songül nasıl onunla olurdu? Birlikteler miydi? Serkan ve Pelini de affetmeyecekti, Almanya'da oldukları halde burdan ilişkilerine müdahele ediyorlardı. Yaren, Pelinin Almanya'daki çocukluk arkadaşıydı. Orda kaldığı zaman Güneyle tanıştırmış ve aralarını yapmaya çalışmışlardı. Bugünkü buluşmayı da onlar ayarlamıştı. O Songülü bu kadar seviyorken ondan nasıl vazgeçecekti ki?

Serkan Pelinin üstüne çok gittiğini farkeder. Sabah o uyuyorken kahvaltısını hazırlayıp tepsiye koyarak yanına getirir...

Serkan : Pelin... uyan canım

Pelin : Günaydın

Serkan : günaydın... sana kahvaltı hazırladım

Pelin : keyfim yok Serkan

Serkan : tamam bu tedavi iştahsızlık yapıyor, biliyorum ama birşeyler yemen lazım

Pelin : Serkan ben özür dilerim... ( birden Serkanın boynuna atlar)

Serkan : dur dur yavaş...

Pelin : ben seni düşünmüyor ya da sevmiyor değilim ki Serkan... ben seni çok seviyorum.. ve evet umutsuzum ama seni kaybetmemek için savaşıcam

Serkan : gerçekten mi?

Pelin : evet... istersen olur diyen sen değil miydin?

Serkan : evet

Pelin : ben de istiyorum... ama şuan gerçekten aç değilim

Serkan : biraz?

Pelin : peki... Serkan?

Serkan : efendim canım?

Pelin : affettin dimi beni?

Serkan : sana kızmadım ki... sadece savaşmadığın için sinirlendim. Ama işe yaradı...

Pelin : hı hı

Güney sabah erkenden Songüle gider, Arda'yı alacaktı. Gittiğinde Songül de onu hazır bir şekilde bekliyordu...

Güney : Günaydın, Arda için geldim

Songül : evet, iyi yaptın benim de çıkmam lazımdı

Güney : nereye? Yani sorduysam sadece bırakabilirim demek için

Songül : işe başlıcam da, yaz tatilim boş geçmesin

Güney : seni bırakabilirim

Songül : gerek yok ben giderim

Güney : kızım saçmalama, bırakabilirim seni...

Songül : peki gidelim o zaman...

Arabaya bindiklerinde sessizlik olmuştu, bozan Güney oldu.

Güney : Arda üzmedi dimi?

Songül : ben onun annesiyim Güney! Kendi oğlum beni rahatsız mı edecek?

Güney : öyle sormak istememiştim ama sen bunu da yanlış anlayacaksın...

Songül : ne soracaksan sor, dolandırma

Güney : Cem ile... sevgili falan mısınız? Yani evet boşandık, sana karışamam ama oğlum arada sende kalıyor, bilmek hakkım

Songül : değil Güney... arkadaşım. Onunla konuşmak iyi geliyor, oldu mu?

Güney : tamam... bu arada Yaren de benim sevgilim değil, Pelinin kankası. Zaten senden sonra yerine birini koyamadım...

Songül : vicdan azabındandır o...

Güney : ne diyorsun Songül? Ben seni severken sırf sen istedin diye ayrıldım. İçim acıdı boşanırken

Songül : hadi ya (!) orospu damgası koyduğun günler ne çabuk unutuldu... beni dinlemeden evden çekip gittiğin günler...

Güney : sen de insan gibi gelip açıklasaydın kızım, nerden biliyim Kenan'ın gey olacağını?

Songül : olsun ya da olmasın... ben bir arkadaşımla vakit geçiremez miyim? Eğer vakit geçirirsem seni aldatmış mı olurum?

Güney : ikimiz de kendimizce haklıyız, birbirimizi çok kırdık biz...

Songül : bazı şeyler geri alınmaz biliyorum ama ben seni çok özledim Güney...

Eylül yazın yapacağı staj için gerekli belgeleri topladıktan sonra staj yapacağı özel okula doğru yol alır. Müdür hepsini inceliyordu...

Müdür : herşey çok güzel, parlak ve başarılı bir öğrenci... ancak...

Eylül : sorun nedir?

Müdür : bizim açımızdan problem yok ancak senin açından problem olmayacak mı? Yani hamileyken tüm gün ayakta küçük çocukların başında onlarla ilgilenmek yorucu olmaz mı senin için?

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin