113.Bölüm - Kayıp Çocuk

486 49 11
                                    

Rüzgar elini boş bilekliğin üzerinde gezdirir...

Rüzgar : bu böyle boş bir bileklik gibi görünebilir ama aslında çok büyük bir anlam taşıyor, daha doğrusu bunları ekleyince taşıyacak...

Rüzgar bilekliğin bir zincirine ufacık birşey ekler...

Eylül: bu ne?

Eklediği parçayı eline alınca bir R harfi farkeder...

Rüzgar : Rüzgarın R'si ( sırıtır)

Bir parça daha takar Rüzgar...

Eylül: bir ev... ev mi bu?

Rüzgar : aynen ev... evimiz

Sonra da yeni bir parça eklenir ona..

Eylül: yüzük...

Rüzgar : sen... ben... bu evde, evimizde beraber yaşayabilir miyiz? Bir ömür boyu... evet evliliğin saçma olduğunu düşünüyordum ama ben aşkın da saçma olduğunu düşünürdüm. Sen tüm tabularımı yıktın Eylül... benimle evlenir misin? Hemen...

Eylül: evet evlenirim...bir dakika hemen derken?

Rüzgar : araştırdım biraz. Önce nikah günü almak gerekiyormuş, ilk tarihe alırız işte

Eylül: tamam...

Rüzgar : tamam güzellik

Eylül: Meral bana çok kızacak

Rüzgar : neden?

Eylül: böyle alelacele evlendiğim için... üstelik hava da soğuk, o kır düğünü sever

Rüzgar : o da kendi düğününü öyle yapar, bizde böyle

Eylül: haklısın

Songül panikle etrafa bakınır, ufacık çocuk kendi başına biryere gidemezdi, nerdeydi? Etrafa bakındı, yoldan geçenlere hatta küçük çocuklara bile sordu ama yok... Arda hiç bir yerde yoktu... Etraftakiler onu sakinleştirmeye çalışırken bazıları da polise haber verir...

Polis : olay nasıl oldu?

Songül : b- ben te- telefonla konuşuyordum sonra... sonra geldim baktım... Arda yok... yok

Polis : tamam sakin olun, oğlunuzu bulucaz merak etmeyin...

Eylül eve gelirken istediği birşey olup olmadığını sormak için Songülü arıyordu.

Songül : Eylül... Eylül...(ağlayarak)

Eylül: Songül.. ağlıyor musun sen nooldu?

Songül : Arda... Arda'yı kaçırdılar Eylül, karakoldayım

Eylül: tamam biz Rüzgarla geliyoruz tamam mı? Merak etme... başka birine söyledin mi?

Songül: hayır... hayır Eylül sakın başka kimseye söyleme tamam mı lütfen... hele Güney'e sakın

Eylül : Songül ama..

Songül : Eylül lütfen

Eylül : peki geliyoruz biz...

Serkan Pelin'in dediklerini düşünür... tedavi olup acı çekmemek, sürekli mutlu olmak, rahatlamak.... kulağa öyle güzel geliyordu ki...

Serkan : evet güzel ama...

Pelin : çok uzun süre idare ederiz Serkan... harika değil mi?

Serkan : evet ama olmaz... bana söz verdin tedavi olacaktık

Pelinin yüzü düşer...

Pelin : haklısın...

Serkan parayı çektikten sonra bir kliniğe giderler. Durumu anlatınca danışmadaki kadın onlara işleyişi anlatmaya başlar...

Kadın : ..... aileniz de bu aşamada size yardımcı olacaktır

Pelin : aileler bilmiyo

Kadın : onlara her türlü haber veriliyor yalnız... refakarçi bulundurmanız lazım... genel işleyiş budur, nereye giderseniz gidin böyle..

Pelin : Serkan, haber veriliyorsa ben yokum...

Serkan : ben de... annem bunu öğrenirse kahrolur

Pelin : naapçaz peki?

Serkan : aklımda birşey var ama...

Pelin : ne?

Serkan : evlerimizden kovulduk dimi? Gidelim buralardan..

Gelince Songül'ü sakinleştirme işi Eylül ve Rüzgar'a düşer...

Eylül: Songül hadi eve gidelim

Songül: olmaz.. oğlumdan bir haber alınca evden gelmem uzun sürer

Eylül: Songül yapma böyle...

Polis : haber alınca zaten size haber vericez, burda durmanızın bir anlamı yok

Eylül, Songül'ü zorla oturduğu yerden kaldırır ve eve götürür...

Songül : kesin yine o kadın yaptı!

Rüzgar: kim?

Songül : Selin... daha önce de o kaçırdı oğlumu... geçenlerde gelip bana öyle iyi davranmıştı ki... içinde hiç bir kötülük aramadım, kesin o yaptı

Eylül: eminsen gidelim hesap soralım

Songül : kim bilir nerde saklıyor... Hem doğru değilse bu sefer Güney'in kulağına gider bu olay, istemiyorum...

Eylül: tamam sen sakin ol, gel yat biraz... polis haber vericek zaten, bunların hiçbirine gerek kalmayacak

Natalie gelir, olayları öğrenince o da çok korkmuştu ama Güney'e haber vermemesi söylenmişti o yüzden o da beklemeye başladı...

Songül : neden ben ya neden? Ben oğlumu iki kez kaybettim Eylül, neden ben? Arda... Arda nerdesin?

Songül, Eylülün zoruyla biraz yatar, Natalie de etrafta ne kadar eşya varsa toplar, Songül'ün görüp üzülmesini istemiyordu.

Rüzgar : bir ihtiyacın var mı güzellik?

Eylül: yok Rüzgar... akşamki planı iptal edelim ben Songülün yanında olucam

Rüzgar : tamam... ben de Sevgiyle konuşucam zaten

Eylül: neden?

Rüzgar : babam olacak o adamla muhattap olmak istemiyorum, bugün aldığımız kararla ilgili Sevgiyle konuşucam, o söylesin kocasına

Eylül : peki...

Rüzgar gittikten sonra kapı çalar. Eylül, Rüzgarın birşey unuttuğunu düşünüp kapıya bakar ama gelen o değildi...

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin