42.Bölüm - Kendini Affettirme Çabaları

741 60 9
                                    

Eylül biçare eve dönerken kapıda oturmuş bekleyen Rüzgarı görür. Rüzgar onu görünce hemen ayaklanır...

Rüzgar : Eylül... dinle beni...

Eylül: sus, git başımdan!

Rüzgar : bi dinlesen anlayacaksın...

Eylül: senden nefret ediyorum! Sesini duymaya tahammül bile edemiyorum

Eylül onu dinlemeden eve gider. Aynı evin içinde kalan 3 yabancı gibilerdi. Kader ve Cemre de Eylülle konuşmuyordu...

Eylül onlara görünmeden odasına gider, kızlar zaten onunla konuşmadığı için aldırmazlar...

Sonradan odaya giren Cemre, Eylülü ağlarken görünce yanına gider. Ama Eylül, Cemrenin ısrarlarına rağmen bir şey anlatmaz...

Meral ise kendini kızlara affettirmeye çalışıyordu, gerçi bunun af dilencek bir yanı yoktu, evet Kaderin parasını da hayatını da çalmıştı... yapmıştı bunu... bunun affı olabilir miydi??

Güneyin durumu ise son zamanlarda kötüye gitmeye başlamıştı, tedaviye cevap vermiyordu.. nefessiz kalıp duruyordu sürekli...
Songülün kulağında yankılanıp duran aynı cümle "kendinizi en kötüsüne hazırlayın"

Songül ise ilk gittiği doktora dava açmaya karar verir, herşey onun yüzünden olmuştu, o erkenden farketseydi ve tedaviye başlasaydı, Güney şimdi çok sağlıklı olabilirdi...

Eylülün kapısı vurulur, Eylül gözyaşlarını siler, gelmesini söyler, kızlardan biri sanıyordu ama olaydan haberi olmayan kızlar Rüzgarı içeri almıştı...

Eylül: hangi yüzle geliyorsun? Git burdan!

Rüzgar : anlatacaklarımı dinleyeceksin!

Eylül: bana ne yapıp ne yapmayacağımı söyleyemezsin! Çık git evimden! Defol!

Bağırışlara kızlar da gelir...

Cemre : nooluyo? Neden kavga ediyorsunuz?

Rüzgar : anlatmam gerekenler var, dinle Eylül ne olur, dinlersen sen de ikna olacaksın

Eylül: ne anlatacaksın? Ha yoksa arkadaşlarınla bu sefer beni yatağına atmak için de mi iddiaya girdin? Bu seferki bahis kaç? 10 bin mi?

Kader : ne?

Rüzgar : öyle değil...

Eylül: yoksa parayı benle bölüşmek için anlaşma mı yapıcaksın?!

Rüzgar: hayır Eylül hayır, sen beni yanlış anlıyorsun... şimdi gidicem ama sakinleşince konuşalım tamam mı?

Eylül: görüşmeyelim, hiçbir şekilde aynı ortama gelmeyelim. Sakın! Şimdi defol git evimden!

Rüzgar çaresiz gider...

Eylül de kızlara herşeyi anlatır, şok olmuşlardı... kırgıınlığı unutup onun yanında olurlar... Eylül sakinleşip uyuduğunda cemre ile kader kendi aralarında konuşurlar...

Kader : off kardeşim hiç mi mutlu olamıcak?

Cemre : Rüzgar gerçekten değişti sanmıştım, meğer hepsi yalanmış

Kader : Kemal'in laneti mi vardı Eylül üzerinde? Öldü, önce Serkan terketti onu, sonra da Rüzgar...

Cemre : kimseye güveni kalmadı artık... haklı da...

Okul yeniden başlamıştı ama Eylülün hiç gidesi yoktu.. Güney okulunu dondurmuştu mecburen. Serkan ise gitmek için can atıyordu, aklınca Rüzgara dersini verecekti. Sınıfını bulur bulmaz yakasına yapışır...

Rüzgar: nooluyo be!

Serkan: nasıl yaparsın lan? Eylülü nasıl pisliklerine bulaştırırsın? Ne içip ne kullanıyorsan kendin kullan, Eylülü bulaştırma!

Rüzgar : ne içmesi, ne kullanması? Ne diyorsun sen be?

Serkan : kullandığın haplardan bahsediyorum, Eylülü de alıştırdığın haplar...

Rüzgar : ne hapı be!

Serkan : sen gayet iyi biliyorsun ne olduğunu... uyuşturucu diyorum, Eylülü uzak tut onlardan!

Rüzgar: ne uyuşturucusu be manyak! Uyuşturucu kullandığım yok, Eylüle de vermiyorum. Sevdiğim kıza böyle bir zarar verir miyim ben?

Serkan : sevdiğin kız öyle mi? (Alaycı bir gülmeyle)

Kader bağırışlar duyduğu sınıfa bakar, Serkan ve Rüzgarın birbirine girdiğini görünce Eylülü kaş göz hareketleri ile sınıftan çağırır ve onların olduğu yere götürür. Eylül koşarak Serkanı Rüzgarın üzerinden çeker...

Eylül: Serkan, tamam... bırak değmez, uğraşmaya bile değmez...

Serkan : Seninle de sonra konuşucaz Eylül

Eylül anlamamıştı ama onayladı. Serkanı sakinleştirerek sınıftan çıkardı...

Güney günlerdir acı çekiyordu, nefes alışı zorlaşmıştı ve ağrıları vardı ama Songül üzülmesin diye belli etmemeye çalışıp şebeklik yapmaya çalışıyordu....

Güney: kızım... ben iyiyim... ağlayıp durma..

Songül: sevgili ama naapıyım, endişeleniyorum senin için...

Güney : ben de... ben de senin için... endişeleniyorum... mesela... çok... solgun görünüyorsun... olduğundan... 10 yaş büyük duruyorsun... tam... bir evli kadın gibi... görünüyorsun...

Songül : şu halinle bile şebeklik yapıyorsun Güney... yorma kendini, uyu hadi...

Güney : sen de uyu Maria

Meral ise tek başına kaldığı bu hayatta aşırı derece mutsuz hissediyordu kendini...Harika da Macide de bunu farkedip sürekli Meralin üstüne geliyordu. Hiçbirşeyden haberi olmayan Sadri dede ise hayatından memnundu...

Meral, Kadere kendini affettirmek istiyordu ama nasıl yapacak bilmiyordu. Biri ona bunu yapsa onu affeder miydi? Affetmezdi... ama Kader ona benzemiyordu, Kader para için ona bunu asla yapmazdı...

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin