103.Bölüm - Uyuşturucu Belası

528 36 12
                                    

Serkan, babasının ona açtığı hesaptan gerekli miktarda parayı çeker. Sebepsizce bu kıza yardım etmek istiyordu....
Pelin'e gider. Odasına girdiğinde Pelin kriz geçiriyordu. Serkan onu tutup sakinleştirmeye çalıştı ama nafile... Pelin kendine gelmiyordu...
Kucaklayıp hastaneye götürür. Hemen serum takıp müdahale etmişlerdi. Pelin sakinleşmiş halde uyuyorken Serkan da yanına oturmuş onu seyrediyordu. Bu kızın başındaki bela neydi? Ve neden bir türlü yanından ayrılamıyordu. Bir türlü kopamamıştı, ne zaman birşey olsa kendini ondan nefret eden bu kızın yanında buluyordu. O bunları düşünürken Pelin uyanmıştı...

Pelin : Serkan ! Nooldu nerdeyiz?

Serkan : geldiğimde kriz geçiriyordun hastaneye getirdim

Pelin : kahretsin! Bizimkiler öğrendi mi?

Serkan : neyi? Sakin ol sadece ben varım

Pelin : benim gitmem lazım... gidip parayı vermem lazım, duramıyorum

Serkan : nooldu? Anlatmadan şurdan şuraya gidemezsin.

Pelin : bana engel mi olacaksın?

Serkan : para bende. Ayrıca madem bu kadar korkuyorsun, sizinkilere herşeyi söylerim, sen bilirsin

Pelin : neden yapıyorsun bunu? Neden merak ediyorsun beni?

Serkan : bilmiyorum... anlat şimdi...

Güney gözlerini açtığında Songülün gözleri kapalıydı....

Güney : Songül!

Songül gözlerini açar...

Songül : nooldu, bitti mi Güney?

Güney : evet... hepimiz iyiyiz sanırım...

Songül : Natalie?

Natalie : ben iyi...

Selin : oğlum, iyisin dimi?

Güney : anne... evet.. iyiyim, iyiyiz...

Selin : çok korktum...

Güney : biz de...

Songül ayağa kalktığında hala titriyordu...

Güney : anne, senin ne işin vardı burda?

Selin : senden ve Songülden özür dilemek için gelmiştim...

Güney : kabul etmediğimi söylemiştim

Selin : oğlum... ben bir hata yaptım, tamam bağır çağır ama ben senin annenim Güney, noolur yabancı gibi olmayalım, nefret etme benden...

Güney : sen bizi oğlumuzdan ayırmaya çalıştın anne, farketmesem yapıcaktın da!

Selin : gerçekten çok özür dilerim... Songül, senden de özür dilerim...

Songül : bu oğlunuzla sizin meseleniz Selin hanım... ikiniz halledin...

Polislere haber verildi, alıp götürdüler Ceyhunu...

Pelin çaresizdi, anlatmak zorunda kaldı...

Pelin: kriz geçirdim... çünkü uzun zamandır kullanmıyorum. Tüm param bitti tamam mı? O yüzden senden para istemiştim ama yetişemedin

Serkan : ne kullanmıyordun?

Pelin : ulan sen de ne safsın! Uyuşturucu diyorsunuz siz... benimse ilacım

Serkan : o parayı benden uyuşturucu için mi istedin?

Pelin : işte o yüzden bana bulaşma dedim ama sen dinlemedin! Ne vardı peşimde dolanıcak?

Serkan : o parayı sana vermicem

Pelin : nedenmiş?

Serkan : git kime ne söylüyorsan söyle, umrumda değil! Ama o para ile kendini öldürmene izin vermicem

Pelin : sen kim oluyosun da...

Serkan, Pelinin elini tuttu, Pelin şok olmuştu....

Serkan : bunu atlatabilirsin, bırakabilirsin, eskisi gibi olabilirsin...

Pelin : ya istemiyorsam, böyle mutluysam?

Serkan : bence değilsin, ve iyileşmek istiyorsun

Pelin : git, kaç kurtar kendini...sen de batacaksın bu batağa...

Serkan : seni çıkarmak içinse biraz çamura bulanırım ben de...

Pelin : kahraman falan mı olmak istiyorsun? İyi çocuk tavrına nooldu?

Serkan : iyi çocuk olmaktan sıkıldım belki de...

Pelin ile Serkan eve dönmüştü. Geldiklerinde biri oturuyordu koltukta. Geçen gün Pelini rahatsız eden çocuk ordaydı...

Pelin : ne arıyorsun burda?

Çocuk : seni özledim geldim

Pelin : senin niyetin başka. Söyle!

Çocuk : süs köpeğinin yanında mı konuşucaz?

Serkan : kes sesini! Rahat bırak kızı

Çocuk : ooo, aşık cidden bu sana

Pelin : sana ne be?!

Çocuk : borcunu ödeyeceksin daha...

Pelin : Serkan, nerde para?

Serkan : sana para yok demiştim Pelin!

Pelin : Serkan hadi!

Serkan : vermiyorum... sana söyledim vermiyorum...

Çocuk : para yoksa hap yok! İşte bu kadar...

Güney, annesini kovmuştu evden. Arda'yı kaçırmaya çalışması gözünün önünden gitmemişti. Affedemiyordu...
Polisler gelip Ceyhunu götürdü. İfadeler verilmişti. Ceyhun nezarethaneye atılmıştı. Eve geldiklerinde de Güney düşünceliydi. Songül de onun bu halini görüp üzülmüştü. Aslında annesini affetmek istiyor ama yapamıyordu.

Rüzgar, Eylül'ün üzüldüğünü görmüştü... sanki hamile olmadığına üzülmüş gibiydi...

Rüzgar : üzüldün... hamile olmadığına üzüldün... planın bu muydu? Hamile kalmak ve bebeği bahane edip beni kendine bağlamak mıydı?

Eylül : ne?!

Rüzgar: Melis'in içeceklerini bahane edip beni ayarttın, hamile kalmak için uğraştın, tek seferde başarmak için çabaladın ama olmadı... hamile kalıcaktın ve beni peşinde koşturacaktın...

Eylül, Rüzgar'a tokat atar...

Eylül: bravo! Çok güzel tanımışsın beni! Şimdi git Melis'ine... madem suç onda değil, bende, git o zaman, doya doya takıl... kız onu suçladım diye çok üzülmüştür, git teselli et.şimdi de benim umrumda değil...

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin