94.Bölüm - Birlikte Yaşama Fikri

676 62 19
                                    

Songül kan ter içinde uyanır, yatağı bozulmuştu, Arda yanında değildi ve kendinevindeydi! Ne yani herşey rüya mıydı? Rahat bir nefes alır. O zaman Güney nerdeydi?

Songül önce Arda'ya bakar, odasına yöneldiğinde kapının aralık ve Natalie'nin içeride konuşuyor olduğunu farkeder. Telefonla mı konuşuyordu?

Natalie : tamam aşkım, buluşalım ama nasıl olcak ben çalışıyorum.... biliyorsun daha yeni işe başladım.... Songül hanıma ne derim ben? Olmaz olmaz çok ayıp olur...

Songül daha fazla dinlemedi. Natalie kimle konuşuyordu? Aşkım?

Güney'in mutfakta olduğunu düşüp mutfağa bakar ama Güney orda değildi.Erkenden çıkıp gitmişti demek ki. Güney'i aradı ama telefonu meşguldü. Nasıl yani? Natalie ile konuşuyor olabilir miydi?

Eylül, Rüzgarın uzattığı yüzüğü taktı parmağına. Eylül ve Rüzgar son hazırlıklarını yapıyordu. Çıkacaklardı hastaneden...

Rüzgar : beni o eve mi bırakacaksın?

Eylül: bir süre sana göz kulak olabilirim evinde. Yani kabul edersen...

Rüzgar : işte bu harika bir haber.

Eylül : bana kızgındın o haline nooldu?

Rüzgar : beni bu zamana kadar bir kız ne üzdü, ne terketti ne de aldattı.

Eylül : üzgünüm... dövmeni sildirmemişsin...

Rüzgar : kolum alçıda, nasıl gördün?

Eylül: daha önce görmüştüm

Rüzgar: sildiremedim. Telefon çaldı ve hastaneye gittim, doktor çağırmıştı. İstemiyordum da zaten...

Eylül : ben de yaptırmak istiyorum

Rüzgar: dövme mi? Hayır yaptırma, böyle daha güzel...

Bir süre sonra elinde torbalarla Güney gelir. Onu bekleyen Songülü görünce gülümser...

Güney : Günaydın karıcım... sinirin geçti mi?

Songül : hı hı... senin?

Güney : gereksiz kıskançlık yaptım sanırım, özür dilerim. Ama o kadar güzelsin ki, o çocuk ağzının içine düşecekti resmen

Songül : abartma Güney... ayrıca kimle konuşuyordun sabah sabah?

Güney: ben de onu söyleyecektim, Serkanla konuşuyodum. Yarın sabah hepimizi kahvaltıya çağırıyor. Kurtulmamın şerefine kutlama gibi

Demek ki Natalie ile değildi... Songül rahat bir nefes aldı...

Songül : iyi düşünmüş... siz barıştınız mı?

Güney : biz de kardeşiz Songül, barışçaz tabii ki. Serkanın bunu isteyerek yapmadığını biliyorum.

Songül durgundu, Güney de farketmişti...

Güney : aşkım, nooldu sana? Durgunsun... uyuyamadın mı?

Songül : uyudum da kötü bir rüya gördüm.

Güney: ne gördün?

Songül : boşver...

O sırada Natalie gelir yanlarına, kucağında Arda vardı...

Natalie : Arda tüm gece  ağladı. Çok huzursuzdu... ben endişelendi...

Güney : merak etme Natalie, bizim oğlan biraz babacı, ben olmayınca huzursuzlanıyo tabii oğlum

Songül : nerden babacı oluyomuş pardon? Bebekler en çok annesini sever

Güney : hı hı tabii tabii. Oğlum ilk baba dediğinde ağlarsın ama...

Natalie : üzgünüm bölüyorum ama ben birşey istiyor...

Songül : efendim ?

Natalie : ben bu akşam izin istemek?

Songül : tamam, ama yarın burda olman lazım

Natalie : tabii ki, teşekkür ederim

Natalie Arda'yı bırakıp içeri gittiğinde Songül konuşmaya başlar...

Songül : ulan bu da türkçe konuşamıyor, çocuk ben gitmek ben gelmek diye konuşmaya başlayacak

Güney : hahahahahah, biz ona türkçeyi öğretiriz aşkım

Akşam Rüzgar taburcu olur ve Eylül onu evine getirir. Yatağını açıp onu yatırır... Rüzgar ayakta dikilen Eylüle bakar...

Rüzgar : yanıma yatsana

Eylül: yuh!

Rüzgar : öyle değil, uyuyana kadar, zaten bu ilaçlar hemen uyutuyor beni...

Eylül, Rüzgarı dinler ve yatağa yatar. Rüzgarın saçlarıyla oynar...

Rüzgar : uzamışlar galiba

Eylül: yoo, böyle çok iyi

Rüzgar : tamam, kestirmem o zaman güzellik...

Eylül gülümser...

Rüzgar : burda hep benimle kalsana...

Eylül: bence ağırdan gitsek iyi olucak...

Rüzgar : o zaman evlenelim. Hemen, yıldırım nikahı mı ne diyorlar, ondan yapalım... kimseye haber vermeden... ya da istediğine haber ver, bir an önce evlenelim. O zaman zaten burda kalmak durumunda kalırsın

Eylül : güldürme beni...

Rüzgar : ne? Ne var işte evleniriz. Yoksa sen düğün falan mı istiyorsun? Bak işte noolur düğün falan yapmayalım, kasıntı insanlar, ortada koşup duran çocuklar, bitmek bilmeyen misafirler, zoraki gülümseler...

Eylül : sakin ol. Ne nikahı ne düğünü... dur daha yeni barıştık

Rüzgar : bak , ben sen yanımda değilken hep böyle saçmalıcam, o yüzden yanımda ol ki beni dizginle

Eylül: sadece bu yüzden istiyorsun yani aynı evde kalmayı?

Rüzgar : tabii ki, başka ne sebebi olabilir ki? (Göz kırparak)

Eylül onun bu haline güler...

Eylül: belki bir süre deneyebiliriz. Mesela sen iyileşene kadar...

Rüzgar : ben çocukken bile çabuk toparlanamam, bir grip bile haftalarca sürer biliyor musun?

Eylül güler...

Rüzgar : özlemişim gülmeni

Eylül: ben de.... ben de mutlu olmayı özledim...

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin