117.Bölüm - İlk Sabah

564 53 10
                                    

Eylül sabah uyandığında yanındaki Rüzgara bakar, ona doğru dönmüş, üstü çıplaktı, tüm dövmeleri gözüküyordu. Bileğini çevirip kendi adının yazdığı dövmeye dokunur yavaşça... Rüzgar uyanmadan kahvaltı hazırlamak için kalkar ama Rüzgar onu belinden tutup birden yatağa çeker, Eylül gülmeye başlamıştı...

Rüzgar : nereye küçük hanım, kaçıyor musun yoksa?

Eylül: yoo, karnım acıktı, kahvaltı hazırlayacaktım

Rüzgar : peki... gel beraber hazırlayalım...

Eylül : gerçekten mi?

Rüzgar : evet hadi...

Rüzgar kalkıp gitmişti bile, Eylül de giyinip çıkmıştı odadan...

Rüzgar : biri benim gömleğimi mi giymiş, bana mı öyle geliyo?

Eylül: yeniden beyaz elbisemi mi giyseydim?

Rüzgar : bu daha güzel olmuş... hem sana daha çok yakışmış...

Eylül: hımm...

Eylül Rüzgarı izliyordu...

Eylül : hep böyle mi kahvaltı hazırlarsın?

Rüzgar : nasıl yani?

Eylül: yarı çıplak yanii

Rüzgar : hahaha hayır, bu sana özel...

Eylül hala oturmuş duruyordu...

Rüzgar : ama sen öyle karşımda durursan bu kahvaltı asla hazır olmayacak, bil istedim

Eylül : o zaman ben de başlayayım...

Rüzgar : iyi olur güzellik

Serkan ve Pelin de çalan alarmın sesine uyanırlar...

Pelin: Serkan kapa şunu

Serkan : senin telefonun bu

Pelin : of telefon nerde?

Serkan : başım çatlıyo

Pelin : benim de... hep senin yüzünden, nerden çıktı bu içme işi?

Serkan : eğlenmedik mi ama ? Ben çok eğlendim

Pelin : ben de...

Eylül ve Rüzgar kahvaltıdan sonra hazırlanıp çıkarlar...

Eylül: nereye gideceğimizi söylemedin?

Rüzgar : birkaç günlük seyahat, balayı gibi düşün

Eylül : e bavul falan hazırlamadık...

Rüzgar : sürpriz!

Eylül: delisin sen

Rüzgar : iyi ki senle tanışmışım.. sen çok farklısın, bambaşkasın

Eylül: sen de öyle... nereye gidiyoruz?

Rüzgar : senin seveceğin tarz bir yer... hani böyle romantik falan gibi

Eylül: sen anlar mıydın böyle işlerden?

Rüzgar : odun adamı romatik birine dönüştürdün Eylül... biraz da araştırıyorum tabii...

Eylül : inanmıyorum, araştırdın mı cidden?

Rüzgar : evet, uçak kalkmadan yetişelim hadi

Eylül : uçak mı? Nereye gidiyoruz?

Rüzgar : Roma...

Eylül : İtalyadaki Romadan mı bahsediyorsun?

Rüzgar : başka Roma mı var Eylül?

Eylül : bilmem, şaşırdım sadece...ee pasaport yok vize yok nasıl olacak?

Rüzgar : kocan halletti..

Eylül : kocam...

Rüzgar : çok garip oldu böyle...neyse ilk ve son kez söylettin

Serkan ve Pelin de güzel bir gün geçirmeyi kafalarına koymuştu... ellerinde harita, tüm şehri gezmeye koyuldular...

Pelin : annem evlendiğimi duysa canımı okurdu

Serkan : benimki de... ama bu meseleyi bilse daha da üzülürdü

Pelin : benim yüzünden sen de bulaştın...

Serkan : kendim istedim canım...

Pelin : yine de ben öl-

Serkan :şişşt... bak bizim çok güzel bir geleceğimiz olucak, tedavimizi olup evimize döneceğiz, bizi kabul etmezlerse de kendi düzenimizi kurarız, onlara ihtiyacımız yok

Pelin : sen inanıyor musun bu söylediğine?

Serkan: evet, sen de inan...

Pelin : bak bir burası var gezmediğimiz

Serkan : peki karıcım gidelim...

Pelin : ıyyy o ne oğlum? Karıcım kocacım muhabbeti kaldıramam şimdi

Serkan : hahaha şaka yaptım Pelincim hadi gidelim artık

Onlar gezerken, Eylül ve Rüzgar da balayına başlamışlardı...

Eylül : burası benim hayallerimin şehri, bir gün buraya gelebileceğimi söyleseler gülerdim...

Rüzgar : ne mütevazı hayallerin var güzellik... nereye istersen gideriz

Songül ise kızların yardımıyla Arda'nın yokluğunu unutmaya çalışıyordu. Okulda Kenanı görünce Kenanın ondan kaçtığını görür, yanına gidip durdurur...

Songül : Kenan... nooldu? Selam vermeyecek misin?

Kenan : Songül, kusura bakma güzel kız, benim yüzümden kocanla ne hale geldiniz...

Songül : senin suçun değildi saçmalama... bugün olmasa başka gün olacakmış demek ki... Güney efendi bana güvenmiyormuş demek ki...

Kenan : valla üzüldüm kız, ne diyeyim... aman sana erkek mi yok? Ne güzel kızsın, bulursun hemen bir tane... naapçan o odunu?

Songül : benden geçti artık. Kendimi okuluma ve işe vericem. Oğlum için para biriktiricem. Birkaç kez görüyorum onu ama olsun, en iyi şekilde bakıcam ona... mesleğimi elime aldığımda da velayet davası açacağım yeniden, belki o zaman kavuşabilirim oğluma...

Evlerine döndüklerinde Pelin de Serkan da çok yorgunlardı, ama çok mutlulardı. Serkan Pelini öpüp dururken birden aklına gelen şeyle durur... hiç unutmadığı birşeydi bu...

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin