17. Bölüm - Güven Meselesi

936 76 7
                                    

Bir kafeye gidip otururlar, içecek birşeyler söyledikten sonra çalışmaya başlarlar...

Ara verdikleri bir an Rüzgar konuşmaya başlar...

Rüzgar : sana birşey sorucam ama net cevap istiyorum.

Eylül: tamam...

Rüzgar : Serkanla sürekli konuşur musun? Yani bu sıralar hep görüyorum da

Eylül: yani, arkadaşım olduğu için tabi ki konuşuyorum. Güneyle de aynı şekilde

Rüzgar : Güney evli zaten, onunla derdim yok

Eylül: o zaman niye özellikle Serkanı sordun onu anlamadım...

Rüzgar : sonuçta eski sevgilin...

Eylül : evet ama biz arkadaş kalmaya karar verdik, iki taraf da böyle istedi.

Rüzgar : ben pek öyle görmüyorum. Serkan hala sana birşeyler hissediyo gibi

Eylül: benden ayrılan oydu zaten, şimdi yine niye istesin ki?

Rüzgar : bilmiyorum

Eylül: sen kıskandın mı?

Rüzgar : bilmiyorum... daha önce kimseyi kıskanmadım ben, böyle oluyormuş demek ki...

Eylül Rüzgara sarılır...

Rüzgar : sonuçta o sakin altın çocuk, bense serseri gibi ortada dolaşan kaba bir çocuk

Eylül: ama kimin yanında olduğum ortada... ne konuştuğumuzu merak ediyorsan da Serkan ve -

Rüzgar : yook, yani ne konuştuğunuzu söylemene gerek yok, sana güvenim tam.

Bu söz Eylülü gülümsetir... Serkan ona bu zamana kadar hiç inanmamıştı, ne sevgisine inanmıştı ne de söylediklerine.... Zeynonun attığı mesajı o atmadığı halde Serkan onun attığına inanmıştı. Cemrenin partisine sırf o ısrar etti diye katıldığına da inanmamıştı, onu sevdiğini söylediğine de inanmadı, Atakandan hoşlanmadığını söylediğine de... şimdi farkediyordu ama Serkanla arasında büyük bir güvensizlik problemi vardı...

Rüzgar : hoşuna mı gitti kıskanılmak küçük hanım...

Akşam olduğunda herkes Songüllerin evinde buluşur...

Zehra : sen de kimsin? Hadi diğerlerini tanıdım artık ama seni görmedim hiç?

Rüzgar : ben de arkadaşlarıyım..

Zehra : iyi tamam... ben de içerde yatıyorum valla. Ne istiyorsanız gidin alın marketten, hamile kadınım sonuçta, yorulmamam lazım, size hizmet edemem bu halimle

Kader'in sinirleri bozulmuştu, gülmeye başlar...

Rüzgar da Eylülün yanındaydi, sürekli dibindeydi. Özellikle Serkan da yanlarında olduğunda Eylüle daha da yakın davranıyordu, Eylül son zamanlarda bunu farketmişti, ama bu durumdan şikayetçi değildi...

Güney ise karısının yanındaydı...sürekli elini tutuyordu...

Songül, elinde tuttuğu çiçeğe bakar. Cemre Kader ve Serkan gelirken yoldaki çiçekçiden almıştı...

Songül : ne gerek vardı...

Cemre : ne olucak...

Serkan : karım da karım.. al kavuştun karına. Sen yokken başımızın etini yedi Songül...

Güney : valla ben senin gibi sakin olamam Serkan...

Rüzgar gülmeye başlar...

Güney : hiç gülme Rüzgar, seni de görücez kardeşim... bak daha yanından ayrılamıyosun. Nerde görülmüş Rüzgarın bir kızın peşinden koşacağı...

Rüzgar : öyle oldu evet...

Güney : evlendiğinde daha da farklı oluyor, hiç koparmıyorsun bu sefer, bağlanıyorsun resmen, parçan gibi oluyo...

Rüzgar : evlilik, çocuk falan bunlar bana göre değil, çok uzak şeyler bana...

Eylül şok içinde Rüzgar'a bakar...Rüzgar bunu farketmemiş gibiydi...

Güney : hiç öyle deme... ben de 2 sene önceye kadar öyle düşünüyordum ama şimdi evliyim işte

Rüzgar omuz silker...

Cemre : çocuk falan sevmez misin Rüzgar? Baya nefret eder gibi konuştun

Rüzgar : hayır hayır... nefret değil de sevmem. ağlamalarına, bağırmalarına, bitmek bilmeyen sorunlarına, sorularına ve isteklerine katlanamıyorum...

Serkan : hiç de bile. Bence bir insanın çocuğunun olması çok özel birşey, tabii bunu yapmak zor birşey, yani annelik babalık yapmak... ama yine de bence güzel birşey, yani ben isterdim...

Rüzgar : iyi o zaman, evlenmek için kuyrukta bekleyen bir ton kız var, birini bul ve evlen kardeşim...

Serkan : sevdiğim biri olmalı, evlenmek kolay birşey değil...

Kader : bu işler çocuk oyuncağı değil... bak sen de kaç sefer Eylüle evlenme teklif ettin ama...

Herkes şok olmuştu...

Meral: yuh Kader! Bir de bana patavatsız diyorsun...

Kader : ay pardon.

Güney : ee kime niyet, kime kısmet...

Songül : Güneyyy

Güney : tamam tamam...

Herkes evine gidip Songülle Güney yalnız kaldığında konuşmaya başlarlar...

Güney : bir daha bana böyle bir yalan söyleme tamam mı?

Songül : tamam sevgili...

Güney : sen hatırlamıyorsun dimi eve girenin kim olduğunu?

Songül : yok sevgili, görmedim bile

Güney : bundan sonra ben nereye sen oraya

Songül : yuh!

Güney : yani okul ve iş dışında... partiye mi gitmemi istiyorsun, sen de geliceksin. Arkadaşlarınla yemeğe mi gideceksin, ben de gelicem.. bundan sonra böyle.

Songül şaşırarak bakar...

Güney : hiç öyle bakma. Bir kere kaybettim seni, bir daha kaybedemem...

Meral ise Mertle buluşmuştu. Tuvalete gitmek için kalkar. Telefonu ise masanın üstündeydi... telefon sapığı yine iş başındaydı.. Mert yanıp sönen telefon ekranını görünce gözü kayar. İstemeden mesajı okur....

"Yine söylemedin dimi? Seni teşvik edecek başka birşey bulmam lazım. Ama ne? Sanırım ben ne olduğunu biliyorum :)"

Kalanların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin