Bölüm 11

14K 686 22
                                    

- Sen kafayı mı yedin? Hiçbir yere gitmiyorum ben. Hem nereden çıktı bu şimdi ya?

- Söylediklerini duydum hanımefendi. Yardım edeceğim sadece merak etme.

- Ben yardım falan istemiyorum. Hele senden hiç istemiyorum. Duydun mu? Geri bırak şimdi beni.

- Efsun, benim tepemin tasını attırma. Başka kimden yardım isteyeceksin.

- Resmen saçmalıyorsun. Seninle beraber oraya girmeyeceğim herhalde.

- Çenenle ömür çürütürsün valla. Ama ben seni yola getireceğim Efsun Hanım.

Bedirhan Efsun'u doğruca odadaki küçük hamama götürdü. Kurna başına oturttu. Suyunu, şampuanını, sabununu, kokusunu, her şeyini hazırladı. Efsun'da onu hayretle izledi. "Ne yapmaya çalışıyor bu adam?"

- Su hazır. E böyle kıyafetlerle de banyo yapılmıyor malum.

Bedirhan odaya Efsun'un çamaşırlarını hazırlamaya gitti. Efsun da arkasından avazı çıktığı kadar bağırdı. Bu sırada o çekmecelerin birini açıp birini kapatıyor, iç çamaşırlarının olduğu yeri bulmaya çalışıyordu. Sonunda buldu, bir tane de peştamal alıp hamama döndü. Efsun, Bedirhan'ın elinde siyah iç çamaşırlarıyla peştamalı görünce yerin dibine geçti.

- Delirmişsin sen. Banyo yapmak falan istemiyorum.

- Hadi Efsun, daha fazla uğraştırma beni. Ayrıca bağırmasan iyi edersin. Gerçi duyarlarsa da benim için bir sıkıntı yok.

- Edepsiz. Sen nereden buldun onları?

- Çekmeceden, nerden olacak.

- Sen benim çekmecelerimi mi karıştırdın? Sana bu hakkı kim verdi ya? Nasıl benim özel eşyalarımı karıştırırsın?

Bedirhan yüzünü Efsun'unkine yaklaştırabildiği kadar yaklaştırdı.

- Karı koca arasında özel ne olabilir ki Efsun Hanım?

Efsun yanakları al al, gözlerini peş peşe kırpıştırarak ona baktı. Bedirhan ilk defa onu bu kadar yakından, şaşkın, sevimli görüyordu. "Hazır bu kadar yakınken... Neyse."

- E hadi, akşama kadar burada durmayacağız değil mi? Misafirimiz var.

- Tamam. Ama sen biraz dışarıda bekle üzerimi çıkarayım. Bedirhan onun bu haline güldü.

- Peki.

O çıkınca Efsun'da içeride önce üzerindekileri çıkardı sonra da Bedirhan'ın getirdiği peştamalı vücuduna sardı. Saçlarını açtı. Şuan ölse gam yemezdi. "Ne laftan anlamaz bir adam. Allah'ım ne yapıyorum ben? Burası da çok mu sıcak ne?" Bedirhan da üzerini çıkarmış, altına da bir şort geçirmişti. Biraz daha dışarıda bekleyip kapıyı tıklattı.

- İçeri giriyorum, sonra ben duymadım deme.

- Gelebilirsin.

Bedirhan karşısındaki kadını görür görmez nutku tutuldu. Hala konuşabiliyor olduğuna dua etti. Efsun tam karşısında oturuyordu. İnce, narin vücudunu bir bez parçasına sarmıştı. Bembeyaz boynu, omuzları hamamın loş ışığına rağmen parlıyordu. Simsiyah saçları beline kadar uzanıyordu. Kafasını kaldırıp ona bakmadı, belli ki utanıyordu. Silahını çekip karşısına geçtiği gün geldi aklına. Hâlbuki o gün ne kadar da cesurdu. Şimdi burada, ikisi baş başayken her an kaçacak ürkek bir ceylan gibiydi. Bedirhan onu daha fazla utandırmak, ürkütmek istemedi. Bunu nasıl yapacağını da bilmiyordu. Usulca yanına gitti, önünde durup diz çöktü. Çenesinden tuttu, kafasını yukarı kaldırdı. Uzun uzun gözlerine baktı.

EFSUN HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin