Bedirhan, Efsun'un yüzündeki ifadenin kendisinde de olduğundan emindi. Doktor ikisinin de şaşkınlıklarını görünce sordu.
- Haberiniz yok muydu yoksa? Anlaşılan size tatlı bir şok yaşattım. Madem öyle hemen Efsun Hanımı bir kadın doğum uzmanına yönlendirelim de bebeğinizin durumu neymiş öğrenelim. Ben sizi yalnız bırakayım artık. Birazdan hemşire gelir.
Doktor çıktı, Efsun nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilemiyordu. Affan Bey haberden pek memnundu.
- Efsun... Yavrum, hayırlısı olsun.
Efsun'a yaklaşıp kızını alnından öptü. Bedirhan hala yüzünde şaşkın ifadeyle karısına bakıyordu.
- Ben çıkayım, siz kârı koca konuşun biraz.
Efsun buna gerek olmadığını babasına söyleyecekti ki Affan Bey dinlemeden çıktı.
Bedirhan Efsun'un yanına yaklaşıp yatağın ucuna oturdu. Ellerini avucunun içine aldı.
- Biliyor muydun?
- Hayır, sizinle beraber öğrendim bende.
- Hiç anlamadın mı peki?
- Ne bileyim, hiç olaysız bir günümüz geçmedi ki.
- Haklısın.
Bedirhan' ın gözlerinin içi gülüyordu, şaşkınlığını atmıştı.
- Belki de o... Bizim mucizemizdir. Belki her şeyin daha güzel olacağına bir işarettir.
- Bilmiyorum. Bunca kan, bunca düşmanlık, bunca sır...
- Korkma... Biliyorum, sen kolay kolay korkmazsın ama korkma. Ben hep yanınızda olacağım. Hiçbir güç bizi yıkamayacak. Hiçbir düşmanlık karşımızda duramayacak. Sadece sevgiyle, barışla büyüyecek söz veriyorum. Hiç sır olmayacak artık.
- Emin misin Bedirhan? Hiç sır olmayacak mı? Sen sırlarını bir bir dökecek misin ortaya?
Karısının gözlerinde bilmediği, daha önce görmediği bir korku vardı Bedirhan'ın. Ve bilinmezlik... Efsun açık açık sırlarını dök diyordu. Hangi sırrı biliyor olabilirdi ki?
- Ne sırrı?
- Belki sen anlatmak istersin ha?
Bedirhan ağzını açmaya niyetlendi ama hemşire içeri girdi.
- Eğer hastanız hazır ise doktor hanım bekliyor.
- Hazırız.
Efsun, kadın doğum servisine hemen yönlendirildi. Ufak tefek, esmer bir kadındı doktoru.
-Merhaba, Efsun Hanım değil mi?
- Evet, benim.
- Siz?
- Eşiyim ben.
- Peki. Bebek haberi size sürpriz olmuş galiba. Ahmet Hoca öyle söyledi. Bu demek oluyor ki daha önce hiç test yaptırmadınız.
Bedirhan karısından önce cevapladı.
- Hayır, hiç yaptırmadık.
- Anlıyorum, size yaptırmanız gereken birkaç test vereceğim.
- Tabi, hemen ne yapılacaksa yapalım.
Bedirhan yine Efsun'un konuşmasına fırsat vermemişti. Ama doktorun sinirlenmeye başladığı her halinden belliydi.
- Testleri yaptırdıktan sonra bir de bebegin durumuna ultrasondan bakalım. Ondan sonra kesin bir şeyler söyleyebiliriz.
- Tamam ama bir sorun yok değil mi? Yani bu testler ne içindi?
- Beyfendi bir bırakın da eşiniz konuşsun. Çocuğu siz doğurmayacaksınız heralde.
- Hay ağzınıza sağlık Doktor Hanım.
- Efsun'du değil mi? Efsun Hanım bunlar rutin testler siz belli aralıklarla geleceksiniz, biz de size bazı testler uygulayacağız. Bunlar bebeğinizin sağlığı, durumu ile ilgili bilgileri önceden öğrenmemize olanak sağlayacak. Yuksek oranla sonuçları doğru olan testlerdir. Ayrıca sonuçlarına göre geçireceğiniz hamileliğin gidişatını çizeceğiz.
- Anladım, çok teşekkür ederim. Biz bir an önce yapalım testleri.
Doktorun odasında çıktılar.
- Ne ters bir kadın. Hep bu kadına mı muayene olacaksın? Değiştirsek mi acaba?
- Valla ben çok sevdim. Bir fırsat vermiyorsun ki kadın konuşsun.
- Ne yapalım Efsun Hanım, ilk defa baba oluyoruz.
Efsun, Bedirhan ve babasıyla beraber bütün testleri tamamladı. Tamamladı tamamlamasına ama canı da çıkmıştı. Kaç kere kan aldılar saymamıştı. Efsun'un azıcık canı yansa Bedirhan'ında yüreği oynuyordu. Içi için e sığmıyordu ama Efsundaki sessizlik, sakinlik onu düşündürüyordu. Efsun ise daha ne olduğunu anlamadan ordan oraya sürükleniyormus gibi hissediyordu. Daha oturup düşünememişti bile. Her şey o kadar hızlı olup bitiyordu ki. Üstelik etrafındaki herkes halinden memnundu. Efsun... O şaşkındı. Ne hissedeceğini bile bilemiyordu.
***
Testler tamamlandı. Doktor Efsun'u ultrason cihazıyla da muayene etti. O üzerini düzeltirken Bedirhan sandalyelerden birine yerleşti. Ardından Efsun da tam karşısındaki sandalyeye ilişti. Doktor önündeki kağıtları karıştırdı. Tekrar tekrar baktı. Bilgisayarından bir şeyler buldu, onları da karıştırdı. Bedirhan dayanamadı, sonunda sordu.
- Bir şey söylemeyecek misiniz? Ters bir durum mu var?
- Her şeyi kontrol ettiğimden emin olmak istiyorum sadece.
Birkaç dakika daha önündeki kayıt yığınlarıyla uğraştıktan sonra onlara döndü.
- Efsun Hanım... Bebeğiniz daha iki aylık ama bu zamana kadar anlamamış olmanız tuhaf. Sizinle açık konuşacağım.
Efsun sessizce dinliyordu ama Bedirhan iyice endişelenmişti.
- Bu ne demek?
- Bu şu demek. Bütün testleri tamamladık. Tabi sadece şimdi olanları... Gebeliginiz ilerledikçe tekrar bazı testler gerekecek. Ama şuan için sıkıntılı bir gebelik sizi bekliyor. Düşük yapma ihtimaliniz çok yüksek. Hatta gebeliğimizin son aylarında sürekli olarak yatmanız gerekebilir.
Bedirhan ile Efsun birbirlerine kısa bir bakış attılar. Bedirhanınkiler korkuluydu, Efsununkiler ise hala tepkisiz...
- Mutlaka böyle olacak demiyorum. Bunu zaman gösterecek ama şimdilik pek kolay olmayacağını söyleyebilirim.
Sonunda Efsun konuştu.
- Peki ya şuan durumu nasıl?
- Şuan iyi. Gelişimi de öyle. Sağlıklı bir bebeğimiz var. Ama çok dikkat etmeliyiz. Stres, üzüntü yok. Yiyip içtiklerimiz çok dikkat edeceksiniz. Kendinizi yormayacaksınız. En ufak terslikte de bana bu numaradan ulaşacaksınız.
Efsun doktorun uzattığı kartı alırken güldü.
- Baya zor bir süreç olacak anlaşılan.
- Galiba ama kolay şeyleri seven bir kadına benzemiyorsunuz. Annelik başlı başına zor bir şeydir. Sadece sizinki biraz erken başlayacak o kadar.
-Anlıyorum. Teşekkür ederiz.
- Rica ederim, bir dahaki kontrol tarihinizi sekreterden öğrenebilirsiniz.
Efsun ile Bedirhan odadan çıktılar. Efsun, Bedirhan'a döndü.
- Eve gidebilir miyim Acaba?
- Ne evi Efsun? Doktorun söylediklerini duymadın mı? Üstelik daha uyanalı ne kadar oldu?
- Eve gitmek istiyorum.
- Olmaz öyle şey.
- Olur, evde daha iyi olurum. Hadi bir şeyler yap, doktorla konuş. Çıkar beni buradan.
- Bir şartla Efsun Hanım. Sözümden çıkmayacaksın, kendine dikkat edeceksin.
- Tamam, tamam. Hadi gidelim
Birazdan odanın önüne geldiklerinde Affan Bey heyecan içinde onları bekliyordu. Bedirhan sonra konuşmak üzere onu yatıştırdı. Efsun'u yatağına yatırdı. Doktorla konuşmak için odadan çıktı.
Birazdan Affan Bey yanında Süphan ile beraber içeri girdi.
- Efsun'um! Hayırlı olsun güzel yavrum. Allahım yürüdüğünü, koştuğunu görmeyi nasip etsin.
- Dur bir Süphan Abla, hele bir doğsun da.
- O ne biçim laf, doğacak tabi.
- Helal olsun baba, sen de hemen ortalığı ayağa mı kaldırdın?
- Tövbeeee... Senin korkundan bir tek Süphan'a haber vermişim.
Efsun güldü. O arada Bedirhan doktorun yanından geldi.
- Süphan Abla, hoşgeldin.
- Hoş geldim yaa. Allah yüzünüze baktı da size bir evlat verdi yavrularım. Analı babalı büyüsün inşallah.
Bedirhan'ın yüzü bulutlandı. Efsun'u döndü.
- Malesef Efsun Hanım, doktor illa da bu gece kalacak diyor. Yarın belki bırakırmış.
- Bir de ben konuşsam belki izin verir. Yahu evde daha iyi olurum.
- Olmaz hanımefendi. Hadi bakalım biz dışarı çıkıyoruz, sen de bir güzel uyuyorsun. Yarın sabah çıkmanın bir yolunu bulacağım ben.
- Söz mü? Yarın çıkacağım ama değil mi?
- Peki peki. Hadi uyu.
Bedirhan karısını öptü. Affan Beyle Süphan'ı da alıp odadan çıktı.
Süphan'ın heyecanı görülmeye değerdi. Kendi yavrusu gibi bildigi Efsun'un çocuğu olacaktı ha. Torun sayılırdı. Nasıl da severdi onu şimdi doğunca. Yerlere, göklere koyamazdı.
- Amanınnn.... Efsun'umun çocuğu olacak ha. Allahım çok şükür yarabbi bu günlerinde gördük yaa.
- Tam da bu konuyla ilgili söylemem gerekenler var. Baba, Süphan Abla bir süre biz de kalsa olur mu? Yani ben başkasını da bulurum ama Efsun istemez.
- Kalsın oğlum kalsın da... Hayırdır?
- Doktorun yanından geldik. Efsun'un düşük yapma ihtimali var. Çok sıkıntılı bir gebelik gecireceksin dedi doktor. Hatta son aylarda kalkmadan yatması bile gerekebilirmiş. Sürekli kontrol altında olacak.
Süphan hemen telâşlandı. Elini kolunu nereye koyacağını şaşırdı.
- Bahtsız yavrum benim. Bu çocuğumun çilesi hiç bitmiyor. Allahım sevdiğin kula derdi çok verirsin yaa. Yavrumdan yavrusunu alma.
- Merak etme oğlum. Gözümüz gibi bakarız ona. Süphan dilediğiniz kadar kalabilir.
- Kalırım ya. Pamuklara sarar sarmalarım hem yavrumu hem kuzusunu.
- Sağol Süphan Abla.
***
Ertesi gün Efsun hastaneden çıktı. Içinde amansız bir çelişki vardı. Yüzünde de hep bir tedirginlik... Bedirhan da ne yapacağını nasıl davranacağını bilemiyordu. Onlar eve varmadan her şey hazırlandı. Evde ne zamandır çöreklenen matem havası dünden beri gelen müjdeyle silinmişti. Hele Hasan Bey haberi aldı alalı içi içine sığmıyordu. Herkes dört gözle Efsun'u bekliyordu. Bir kişi hariç... Zelal Hanım, Efsun'a daha bir kinli, daha bir öfkeliydi. Oğlunun vebali ona göre bütün İsfendiyarların olduğu gibi Efsun'un da boynunaydı. Şimdi bir de yeni bir can taşıyordu. Bu eve yeni bir nefes getiriyordu. Hem de Zelal Hanım daha yeni bir canını toprağa vermişken. Bu kabuledilebilir değildi.
Konağa geldiklerinde Hasan Bey oğlu ile gelinini kapılarda karşıladı. Tek tek sarıldı, gözlerinden öptü.
- Hoşgeldin kızım, yüreğimize su serptin. Yeni bir can bağışladın. Konağımıza neşe kattın. Allah hayırlısıyla büyütmeyi nasip etsin.
- Sağol baba. Efsun biraz yorgun biz bir odaya çıkalım.
- Olur tabi oğlum.
Bedirhan karısını odasına çıkardı. Süphan da konağa girer girmez mutfağa daldı. Bedirhan daha gelmeden durumu babasıyla konuşmuştu.
Efsun'un arkasına bir yastık daha koyup sordu.
- Böyle iyi mi?
- Bedirhan... Yatalak hasta değilim ben. Hamileyim o kadar. Abartmasan?
- Doğru belki ben biraz abartıyor olabilirim. Sen de biraz fazla sakin değil misin Efsun Hanım?
Efsun derin bir nefes aldı.
- Kapıyı örtsene, konuşmamız gerek.
- Ne oluyor Efsun?
- Hadi.
Bedirhan aralık olan kapıyı örttü, geldi.
- Her şeyi biliyorum.
- Ne? Neyi biliyorsun?
- Abimi! Ekber'i kimin öldürdüğünü biliyorum Bedirhan. Kardeşin, alevlerin arasında öleceğimizden o kadar emindi ki gerçeği söylemekte bir sakınca görmedi. Nasıl bunca zaman gerçeği sakladın? Neden söylemedin? Neden bunların olmasına izin verdin? Ben... ben seni abimin basında elinde kanla gördüğümde... Yanı o kadar emindim ki. Neden taşıdın bu yükü? Neden bu günahı sahiplendin? Boş yere çektiğimiz onca acıya değdi mi? Cevap ver, değdi mi?
Bedirhan'ın da gözleri Efsununkiler gibi dolu doluydu. Akmayı bekleyen birer ırmak gibi... Işte hesap soruyordu karısı. Haklı olarak çektiği bunca acının hesabını soruyordu. Gözlerinde her zamanki ardı arkası alınmaz alev, cesaret yoktu ama bu sefer. Sadece kırgınlık, hayal kırıklığı...
- Ben sadece kardeşimi koruyordum Efsun. O gün seni gördüğüm an anladım bunun koca bir hata olduğunu ama engelleyemedim. Yüklenmek zorunda hissettim. Ekber, senin için ateşe atlamaz mıydı? Gözünü bile kırpmazdı. Ben de kardeşim için ateşe atladım Efsun. Onun için sürülmeyi, katil damgası yemeyi kabul ettim. Bir tek sen... Senden uzak yapamadım. Yıllar sonra karşıma böyle çıkacağını düşünemedim. Giderim, yok olurum sandım.
Efsun'un gözünden bir damla yaş süzüldüğünde Bedirhan uzanıp onu sildi.
- Sen Peyman için, Ahuzar için, ailen için benimle evlenmeyi bile kabul etmedin mi? Bana, aileme olan kinine rağmen bu kan dursun diye bu eve gelmedin mi? Kendinden, öfkenden, kininden vazgeçmedin mi? Senden daha iyi kim anlayabilir beni? Ama haklısın. Değmedi Efsun. Onca çabama değmedi. Sen hepimize yeni bir can bağışlarken ben her şeyi mahvetmekten başka bir şey yapmadım. Üstelik seninle arama aşılmaz duvarlar ördüm. Ama şimdi... Şimdi yeni bir hayat var önümüzde. Yeni bir can, yeni bir nefes var aramızda. Onun hürmetine beni bağışla.
- Yarın... Yarın herkes gerçeği bilecek Bedirhan Bey. Yoksa ben de çocuğunda artık bu konakta yaşamayacağız. Yarın kurtulacağız bu yükten.
- Yarın kurtulacağız bu yükten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUN HANIM
General FictionÖfkesi de sevdası kadar büyük ve korkunç bir kadın... İsfendiyar Konak'ının en değerli hazinesi... Antep'in kızgın ovalarının, taştan evli dar sokaklarının, uçsuz bucaksız fıstık bahçelerinin güzel ama bir o kadar da gizemli, gök gözlü, katran saçlı...