Bölüm 4

16.5K 711 17
                                    

Efsun o gece sabaha kadar babasının başında bekledi. Affan Bey birkaç kere uyandıysa da konuşmaya fırsat bile bulamadan geri dalıyordu. Sonraki üç gece böyle devam etti. Anber Hanım ağlamaktan perişan olmuştu. Her iki ailede şehirde girilmedik ev, çalınmadık kapı bırakmıyordu. Efsun konakta adamlardan gelecek haberi beklemek yerine adamlarla beraber oradan oraya koşturuyordu. Tam üç gün, üç gece ne Peyman'dan ne de Ahuzar'dan haber çıkmadı. İsfendiyar konağında endişe saat başı artarken Karadağ konağında yerini öfkeye bırakıyordu. Bedirhan'ın aklı almıyordu ama yapılacak belliydi. O da Ayhan da ikisini öldürmeyi kafalarına koymuştu. Sadece Hasan Bey'le Zelal Hanım evlatlarını kurtarmak için çareler düşünüyordu ama nafile.

Üç gün sonra dördüncü günün sabahı Bedirhan Karadağ kardeşinden küçük de olsa bir haber aldı. Beraber kaçtıkları anlaşıldığından beri Efsun hem de Bedirhan Peyman'ın arkadaşlarını buluyor, konuşmaları için sıkıştırıyordu. Kimsenin bir şey bildiği yoktu. Sadece Peyman'ın içki âlemlerini paylaştığı arkadaşlarından biri Bedirhan'a Peyman'ın herkesten gizli bir evi olduğunu söyledi. Bedirhan ile Ayhan fabrikalarının deposunda adamı sıkıştırdılar.

- Eğer yalan söylüyorsan o Peyman olacak şerefsizle beraber seni de gömerim.

- Doğru söylüyorum beyim, Nizip'te herkesten gizlediği bir evi var. Hatta bir kadın var, Yosma Hayriye derler, o benden daha iyi bilir. Peyman ne zaman âlem yapsa o kadınla yanındaki kızları çağırır.

- Bana ne lan Peyman'ın kırığından! Bu ev nerde tam olarak, onu söyle sen.

- Beyim, Nizip çayının aktığı vadide, Hancağız diye bir köy var. Orada kime sorsan gösterirler.

- Sen gittin mi daha önce, yerini biliyor musun?

- Bir iki kere gitmişliğim var beyim ama Peyman çağırdı diye.

- Yürü, gidiyoruz. O kansızı bulana kadar bizimlesin sende. Ayhan, bu da bizimle geliyor.

Karadağ aşiretinin erkekleri daha gün ışımadan yola koyuldular. Nizip'te adamın dediği köye varınca sabahtan pamuk tarlasının yolunu tutmuş, yaşlı bir adamdan evin yerini öğrendiler. Bedirhan evin önüne geldiğinde Ayhan ve adamlarla beraber arabadan indi, hemen evin etrafını sardılar. Peyman daha uykunun sessiz kollarındayken kaçacak yeri kalmadığını bilmiyordu. Ahuzar ise üç gündür gözünü kırpmamış, salonda geceden beri yanan şöminenin ateşini izliyordu.

Bedirhan önce usulca evin kapısını çaldı, Peyman'ı elinden kaçırmak istemiyordu. Ayhan abisinin bir adım gerisinde eli tetikte bekliyordu. Ahuzar kapının sesini duydu ama yerinden kıpırdamadı, sona geldiğinin o da farkındaydı. Sonunda abileri onu bulmuştu belki de gelen İsfendiyarlardı. Kapı art arda üç kere sertçe çalındı. Bu sefer Peyman sesi duydu. Duyar duymaz da üzerine bir şeyler giydi, silahını alıp aşağı Ahuzar'ın yanına indi.

- Duymuyor musun? Kapıya bakmadın mı, kimmiş gelen? diye fısıldadı.

- Geldiler, dedi Ahuzar. Bizi buldular.

Bedirhan'ın dayanacak sabrı kalmamıştı.

- Aç kapıyı şerefsiz, biliyoruz içeride olduğunu.

Kapıya bir iki kere yüklendi, açılmayacağını anlayınca kapıya doğru nişan alıp silahını ateşledi. Peyman ölümü bile göze alıştı ama olur da ilk iş silahlar konuşur diye mermiyi silahın ucuna sürdü. Ama artık ne yapsa nafileydi. Evin etrafını saran adamlar bir bir içeri doluştular. Ayhan oracıkta ikisinin canını almaya niyetliydi. Bedirhan ise Ekber nerede öldüyse kardeşini de orada öldürecekti. Bu uğursuz hikâye nerede başladıysa orada bitecekti. Gerekirse bir kurşun da kendi kafasına sıkıp kurtulacaktı. Peyman'ı çekiştire çekiştire arabaya bindirdi. Ahuzar ise tamamen tepkisiz kendisi için vaktin gelmesini bekliyordu. Abileri ne derse cevap vermeden yaptı.

EFSUN HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin