- Efsun, baya soğudu hava. Hadi içeri geçelim.
- Olur.
Efsun ayağa kalkar kalkmaz sendeledi, tekrar yerine oturmak zorunda kaldı. Hafifçe başını tuttu.
- Efsun, iyi misin?
- İyiyim, başım döndü biraz.
- Çok yorulduk tabi, hazır buradayken bir görün istersen ha. Hem hadi eve götüreyim artık seni.
- Gerek yok, iyiyim ben. Azıcık başım döndü sadece. Görünmeye falan gerek yok.
- Peki, hadi bizimkilerin yanına gidelim.
Efsun'la Bedirhan o gecede diğerleri gibi Ahuzar'ın başında beklediler. Ahuzar'ı önce yoğun bakıma oradan da normal odaya çıkardılar. Uyanmıştı ama kimseyle konuşmuyordu. Öylece bir noktaya takılıp bakıyordu. Doktorlar mutlaka psikolojik tedavi görmesi gerektiğini söylüyorlardı. Kendini öldürmeye kalkmıştı, tekrar aynı şeyi yapabilir demişlerdi. Hem Karadağlar hem de İsfendiyarlar, Ahuzar'ın korkusundan konaklarına dönemiyor, dönse bile rahat uyku yüzü göremiyorlardı. Hasan Bey'le Zelal Hanım konağa neredeyse gitmiyorlardı. Hastanede kalmadıkları vakit mutlaka yanında birini bırakıyorlardı.
Ahuzar, bir haftaya yakın hastanede kaldıktan sonra çıkacaktı. Hastaneden çıkacağı vakit de Affan Bey gelinini konağa, evine geri götüreceğini söylemişti. Hasan Bey, birkaç gün anasının yanında kalsın dediyse de dinletemedi. Affan Bey kızına en iyi şekilde bakılacağına dair de Hasan Bey'e söz verdi.
O sabah Affan Bey'in adamları, Efsun ve Bedirhan; Ahuzar'ı çıkarmaya gittiler. Efsun, sabahtan beri bir kötüydü. Bedirhan, Efsun'da bir hal olduğunu anlamıştı, sormuştu. Ama Efsun, bir şey olmadığını söyleyip geçiştirdi. Hastaneye geldiklerinde Bedirhan işlemleri hallederken Efsun da Ahuzar'ı hazırlamak için odasına gitti. Öylece odada otururken buldu onu.
- Ahuzar, iyi misin?
Ahuzar ses vermedi. O ses vermedi ama Efsun anladı. Ahuzar'ı sıkıştırmak istemedi.
- Gitmemiz gerek, hazırlansan iyi olur.
Ahuzar üzerini giydi. İhtiyacı olduğunda Efsun yardım etti. Eşyalarını topladı. O arada Bedirhan geldi.
- İşlemleri hallettim, hadi çıkalım.
Herkesin üzerinde bir ölü toprağı var gibiydi. Ahuzar ölmemişti ama ölüm sessizliğindeydi. İsfendiyar konağına gidene kadar da hiç konuşmadılar. Konak kapısına gelince Affan Bey, Anber Hanım herkes onları bekliyordu. Ahuzar'ı karşılayan ilk kişi Affan Bey'di.
- Hoş geldin kızım, diye açtı kollarını. Ahuzar'a tüm yüreğiyle sarıldı.
- Çok korkuttun bizi. Bundan kelli böyle işlere girişmek yok. Bak, biz hepimiz yanındayız. Bir derdin, sıkıntın olursa önce bana geleceksin. Sen benim kızımsın Ahuzar.
Affan Bey'in hemen ardında Anber Hanım, bütün soğukluğuyla karşıladı gelinini. Elini uzattı, öptürdü. Yarım ağız bir "hoşgeldin" etti. Biraz sonra Ahuzar, müsaade isteyip odasına çıktı. Süphan, o daha gelmeden bütün odasını hazırlamıştı. Ahuzar'ı bir güzel yatırdıktan sonra Bedirhan ile Affan Bey'in kahvelerini yaptı. Avluda Affan Bey, kızı ve damadıyla beraber oturuyordu.
- Sağ olasın Süphan.
- Ben içmeyeceğim Süphan Abla.
- Yaptım o kadar kızım, hem sade.
- Midem biraz kötü Süphan Abla, hiç almayayım.
- Hasta mısın kızım? Nane limon kaynatayım hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUN HANIM
General FictionÖfkesi de sevdası kadar büyük ve korkunç bir kadın... İsfendiyar Konak'ının en değerli hazinesi... Antep'in kızgın ovalarının, taştan evli dar sokaklarının, uçsuz bucaksız fıstık bahçelerinin güzel ama bir o kadar da gizemli, gök gözlü, katran saçlı...