Bölüm 27

8.8K 510 10
                                    

Babası yıkık dökük dışarı çıkarken ardından bakakaldı Efsun. Ağzını açıp tek kelime diyecek ne gücü ne de yüzü vardı. Usulca kapıdan süzülen babasının omuzlarındaki hayal kırıklığı içini yaktı. Bir tek sözünü bile yere düşürmeyen şimdi bunca insanın içinde üstelik de düşman bellediklerinin yanında karşı çıkıyordu. Önünde dimdik bir dağ gibi duruyordu Efsun. Kararlıydı. Biliyordu Affan Bey, kızı bildiğinden şaşmazdı. Başka çaresi kalmadı. Bir evladını daha bıraktı Karadağların eline. Hem de bu sefer bile isteye... 

En az babası kadar yıkıktı Efsun da. Öyle yalnız öyle çaresizdi ki... Aslında hiçbir yere ait hissetmiyordu şimdi kendini. Şaşkın bakışlar arasında gitti odasına. Yürüdüğünü bile hissetmiyordu. Öyle hissizleşmişti ki nefes aldığından bile emin değildi. Bir şeyler yapmalıydı, bir çare bulmalıydı. Bu karanlık bu biçare hal... Efsun Hanım'a yakışmıyordu. Yatağının üzerine oturdu, annesinin fotoğrafına döndü.

- Bana bir yol göster. Şimdi ne olacak?

Olacağı belliydi, Ayhan bulunmalıydı. Omuzlarını oturduğu yerde dikleştirdi. Babasının çökmüş omuzları geldi aklına. Tekrar sindi olduğu yere. 

- Nasıl yapacağım?

Öyle boğulmuştu ki kafasının içindekilere Bedirhan'ın içeri girdiğini bile görmedi. Bedirhan sevdiği kadına yaklaştı. Önünde durdu, önce ellerini avuçlayıp önüne çökmek geldi içinden. Elini uzatmaya kalktı, dokunamadı karısına. Yanacağından korktu. Yanına sindi gök gözlüsünün. Efsun başını çevirdi, Bedirhan'ın gözlerinin içine baktı. Bir şeyler söylemesini bekliyordu. Bedirhan ilk defa gördü karısını böyle. Bu kadar güçsüz... Gözlerinin ardındaki acı kendisi için neleri göze aldığını, neleri gözden çıkardığını o kadar iyi anlatıyordu ki. Şimdi onun yarasına çare olmalıydı. Bir şeyler yapıp o güzel gözlerine yine umudu koymalıydı. Gövdesini Efsun'a doğru çevirdi. Bu sefer korkmadan aldı ellerini avuçlarının arasına. 

- Bu sefer düzelteceğiz Efsun. Bu sefer işlerin sarpa sarmasına izin vermeyeceğim. Sen benim elimi bırakmadın ya ben de seni bırakmayacağım. Kim olursa olsun. Ne olursa olsun. Dün babam ne dediyse arkasındayım güzel gözlüm. Ahdım olsun, Ayhan'ı kendi ellerimle teslim edeceğim. Gerekirse kendi canımı da harcamaya hazırım. Sen nasıl üzerine düşeni yaptıysan ben de yapacağım. Ne senin ne de ailenin onurunu zedelemeyeceğim. Bir çaresini bulacağım. Bulacağız. Sen yeter ki elimi bırakma, ölümü bile göğüslemeye hazırım.

İki deli yürek, iki deli sevda... İşleri kolay olmayacaktı tabi ama verdikleri sözden de dönecek değillerdi. Bedirhan hemen dört bir yana haber saldı. Ayhan diri olarak elbet ellerine geçecekti. Bu arada İsfendiyarlar da boş durmuyordu tabi. Affan Bey de ne kadar adamı varsa salsı Ayhan'ın peşine. O da Ayhan'ı diri istiyordu. Kendisi verecekti cezasını.

***

Karadağ konağında sessizlik hakimdi. Evdeki çalışanlar bile sessizliğe gömülmüştü.Herkes öylece olacakları bekliyordu. Bu evde ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın hep bir şekilde çark dönmeye devam ederdi. Yemekler yapılır, sofralara kurulur, misafirler ağırlanır, muhtaçlara yardımlar edilirdi. Ne büyük felaketler yaşanmıştı da hiçbir vakit böyle sessizliğe gömülmemişti.

Özellikle herkes odasına kapanmış bekleyen Efsun'dan bir ses, bir hareket bekliyordu. Bedirhan Ağa da çıkalı baya olmuştu. Kardeşini bulmak için elinden geleni yapıyordu. Odasında bir o yana bir bu yana dönen Zelal Hanım da herkes gibi ne yapacağını bilemez haldeydi. Ama Efsun'u görmüştü. Babasına karşısında nasıl durduğuna şahit olmuştu. Ailesini korumak için nelerden vazgeçtiğini şimdi daha iyi biliyordu. Onca yıllık kanı durdurmakla kalmamış, bu kız Karadağlara yaraşır bir gelin olmuştu. Ailesini her daim korumaya kollamaya çalışmıştı. Zelal Hanım önce gidip Efsun'la konuşmayı düşündü. Sonra gururuna yediremeyip vazgeçti. Ama Efsun'un bu hali onu da üzüyordu. O da herkes gibi oğlundan ve gelininden bir şeyler yapmasını bekliyordu. Sessizlik herkes gibi onu da korkutuyordu. Birazdan avludan gelen bir sese kulak kabarttı. Efsun'un sesiydi bu.

EFSUN HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin