Telefonun alarmıyla uyanmıştı Yağmur. Biraz daha uyumak istiyordu ama işe gitmesi gerekiyordu. Bu yüzden yataktan esneyerek kalktı ve alarmı kapatarak banyoya gitti. Aynada kendisine baktı. Dünden kalma yorgunluk vardı yüzünde. Ve bu yorgunlukla işe gidecekti. İç geçirerek, yüzünü yıkadı ve mutfağa giderek kahvaltısını yaptı. Tekrar odasına giderek üstünü değiştirip, saçını taradı ve çantasını alarak işe doğru yola koyuldu.
...
Yağmur, işyerinde tek türk olmasına rağmen ilk geldiği gün alışmıştı. Kimse ile bir sorunu da yoktu. Herşey onun için çok güzel gidiyordu. Herkesle iyi anlaşıyor, kolayca herkesin sevgisini kazanıyordu. Hatta ilk günden kendisi gibi bir arkadaş bile bulmuştu. Bu olanlar onun için çok güzeldi ama ne yazık ki her güzelliğin bir de kötü bir yanı vardı.
Yağmur'un hayatını değiştirecek olay, müdürün onu odasına çağırmasıyla başlamıştı.
O gün, herzaman ki gibi sakin bir gündü ve Yağmur çok önemli bir belgeyi kendi dilinden koreceye çevirmeye çalışıyordu. İşine o kadar çok dalmıştı ki, yanına gelen arkadaşı Nanami'yi farketmemişti. Nanami, Yağmur'un omuzuna hafifçe dokunmasıyla, Yağmur titreyerek kendine geldi.
"Yağmur, seni rahatsız ediyorum ama müdür seni çağırıyor."
Yağmur şaşırarak, Nanami'ye baktı.
"Neden ki?"
"Sebebini bilmiyorum ama önemliymiş."
"Peki ama şimdi değil. Şuan önemli bir belgeyle ilgileniyorum."
"Olmaz seni şimdi çağırıyor."
Yağmur oflayarak sandalyesinden kalktı ve müdürün odasına doğru yürümeye başladı. Şimdi ne için çağırıyordu ki? Bir hata filân mı yapmıştı? Bir belgeyi yanlış filan mı çevirdi? Her ne olursa olsun, umarım kötü birşey değildir.
Müdürün odasına vardığında, derin bir nefes alarak kapısını çaldı.
"Girin."
"Beni çağırmışsınız Bay Kim."
"Yağmur gel. İki hafta önce önemli bir toplantı için ülkendeki önemli bir firmadan belgeler geldi ve onları biran önce çevirmen lazım."
"Ama bana zaten buna benzer iş vermiştiniz ve şuan onunla uğraşıyorum."
"Bu belgeler daha önemli bu yüzden, önceki işini iptal ediyorum ve bu belgeleri çevirmen için sana iki hafta veriyorum."
"İ..ik..iki hafta mı? Belgeler ne kadar?
"İki yüz, üç yüz sayfa filan."
"Ben o kadar sayfayı iki haftada çeviremen ki."
"Valla Yağmur ya çevireceksin ya da kendine başka iş arayacaksın."
Harika bir bu iş eksikti. Şimdi iki hafta boyunca aralıksız çalışmak zorundaydı.
"Belgeler, Nanami'de. Çıkarken kapıyı kapat lütfen."
Yağmur sinirli bir biçimde müdürün odasında çıkmıştı. Burnundan soluyarak merdivenlere kadar yürüdü. Tam merdivenlerin oraya gelmişti ki, birisine çarptığını fark etti. Kafasını kaldırdığında karşınında uzun boylu, kendisiyle aynı yaşlarda takım elbiseli bir çocuk gördü.
"Yürürken önünüze bakın lütfen."
"Pardon sizi göremedim."
Çocuk, üstünü hızlıca düzelterek Yağmur'un yanından ayrılarak, müdürün odasına girdi. Yağmur hızlı adımlarla merdivenleri inmeye başladığında, aklında çarptığı çocuk vardı. Acaba onu daha önce görmüş müydü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]
VampireYağmurun başı dertdeydi. Çünkü; patronunun oğlu vampirdi ve o vampir sadece Yağmuru istiyordu. Kapak tasarımı: @writerladyy