3

9.7K 380 65
                                    

Yağmur, iki haftadan beri aralıksız olarak kendisine verilen 200 sayfayı çevirmeye çalışıyordu ve bu onun için hiç de kolay değildi. Zavallı parmakları su toplamış, gözleri uykusuzluktan kızarmış ve bacakları da sürekli oturmaktan ağrımıştı. Derin bir nefes alarak, önündeki sayfalara baktı. 90 sayfayı çevirebilmişti ama önünde daha 110 sayfa vardı. Çığlık atmamak için kendini zor tutuyordu. Bu kadar sayfayı, bu kadar kısa sürede çevirmesi imkansızdı. Elini boyuna koyarak, kafasını eğdi. Boynu çok kötü ağrıyordu ve sırtı da aynı şekilde çok kötü ağrıyordu. Birazcık kahve molası verse iyi olacaktı. Masasından kalkarak, bilgisayarını kapadı ve ağrıyan bacaklarıyla yavaş yavaş mutfağa gitti. Dolaptan kahve alarak, kendisine kahve yaptı ve tekrar ağrıyan bacaklarıyla salona giderek kanepeye uzandı. Beli hâlâ çok kötü ağrıyordu.

"Off heryerim, çok kötü ağrıyor. Yemin ederim bu patron tam bir manyak ya. İnsana bu kadar iş yüklenir mi? Off ya daha önümde 110 sayfa var."

Birden telefonu çalmaya başlamıştı ve Yağmur istemsizce kanepeden kalkarak telefonunu aldı. Arayan annesiydi.

"Kızım, nasılsın?"

"Berbat"

"İyi anne. Sen nasılsın? Babam nasıl?"

"İkimizde çok iyiyiz. Az önce yemeğimizi yedik ve seni arayalım dedik."

"İyi yapmışsınız."

"Ee, anlat bakalım. Nasıl gidiyor, Kore'deki hayatın ve işin?"

"Kötü, daha ikinci haftam olmasına rağmen lanet olası patron bana 200 sayfalık iş verdi."

"İyi. Pek zorluk çekmedim."

"Arkadaş bulabildin mi kendine?"

"Evet, Nanami diye bir Japon arkadaşım var."

"Güzel. Herşeyin yolunda gitmesine sevindim. Yeni hayatında da herşeyin yolunda gitmesi de güzel. Neyse seni fazla tutmayalım. Baban sana selam söylüyor. Kendine iyi bak kızım. Seni seviyoruz ve seni şimdiden çok özledik.

"Ben de sizi seviyorum ve ben de sizi çok özledim. Söz, ilk iş tatilimde sizi görmeye geleceğim."

"Bunu senden duymak çok güzel. O günü sabırsızlıkla bekleyeceğiz canım kızım. Hoşçakal."

"Hoşçakal. Anne."

Taelefonu kapatmasıyla Yağmur derin bir nefes aldı. Daha ikinci haftası olmasına rağmen ailesini şimdiden çok özlemişti. Keşke ailesi de burada olsaydı ama bu mümkün değildi. Ama olsun, seslerini bile duymak Yağmur'u mutlu ediyordu. Anne ve babasının sesleri, onun yalnız olmadığını gösteren tek güzel işaret.

Telefonundaki saate baktı. Sekizi çeyrek geçiyordu. Hemen tekrar işinin başına geçmesi gerekiyordu. Elindeki kafesini tek yudumda içerek televizyon sehpasına koydu ve gerindi. Tam masasına geçecek iken, telefonuna gelen bir mesaj ile telefonunu tekrar eline aldı. Gözlerini devirerek mesaja baktı. Mesaj Nanami'dendı.

"Yağmur, sana bir haberim var. Patronunun oğlu bizim şirkete geldi."

Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin