16

4.6K 207 5
                                    

Yağmur uyumaya çalışsa da uyuyamıyordu. Oysa bu gün onun izin günüydü ve izin gününde bol bol uyumak istiyordu. Ama olmuyordu. Belki bütün gün işyerinde uyumaktan dolayı artık uyuyamıyordu ya da hâlâ patronun oğlunu düşünmekten dolayı gözüne bir türlü uyku girmiyordu. Yağmur, birkaç kere daha gözlerini kapatarak uyumayı denedi ama beş dakika sonra gözlerini sebepsizce açtı ve dayanamayıp, mutfağa gitti. Mutfak soğuk olmasına rağmen hiç üşümeden kendisine kahve yapıp salona geçti. koltuğa oturdu ve televizyonu açarak, kafasını dağıtmayı düşündü.

...

Yarım saat sonra cep telefonun çalmasıyla kendine gelmişti Yağmur. Kahvesini sehpaya koyup, kimin aradığını görmek için yerinden kalktı ve cep telefonun ekranına baktı. Arayan  Eun'du. İstemsizce dudaklarını ısırdı. Eskiden Eun ile araları iyiydi; herşeyi birlikte yaparlardı. Ama sonra, Eun müdür yardımcısı oldu ve o tanıdığı Eun değişti. Eun, Yağmur'u artık bir arkadaş olarak değil de, işlerini yapacağı bir uşak olarak görüyordu.

Bir elini televizyon sehpasına koyarak telefonu açtı.

" Yağmur, hemen şirkete gel."

"Üzgünüm Eun ama bu gün benim izin günüm. Gelemem."

"İzin günün beni ilgilendirmez. Sen Sam&Semi şirketinin bir çalışanısın ve görevin neyse yapmak zorundasın. O yüzden şimdi kalk, hazırlan ve yarım saat içinde ofiste ol."

"Eun, bu gün gelemem diyorum. Bu gün izin günüm ve izin günümde dinlenmek istiyorum. Eğer başka birşey söylemeyeceksen, kapatıyorum."

"Bu durumdan hiç hoşlanmadım Yağmur. Sen buranın bir çalışanısın ve sana verilenleri yapmak zorundasın."

İşte, o zaman Yağmur dün patronun oğlunun ona dediklerini hatırladı. Mesleği çevirmenlikti, başka insanlarının ayak işlerini yapacak bir uşak değil.

"Eun, ben Sam&Semi şirketinin çevirmeniyim."

"Çevirmeniysen ne olmuş? Ben de müdür yardımcısıyım ama yine de görevim olmayan işleri de yapıyorum. Bu yüzden hemen şirkete gel."

Yağmur, artık iyice sinirlenmişti. Yumruğu sıkıp, televizyon sehpasına vuruyordu. Eun artık çok olmuştu.

"Hadi Yağmur!"

Yağmur, artık kendini kaybetmişti ve ister istemez kendini belaya sokacak bir söz söylemişti.

"Bay Jung bana özel izin verdi. Eğer beni şirkete istiyorsan, Bay Jung ile konuş."

Yağmur telefonun kapatarak, koltuğu fırlattı. Burnundan soluduğunun farkındaydı. Sakinleşmesi gerekiyordu. Gözlerini kapatarak, olduğu yerde durdu ama sonra birden gözlerini açtı ve dudaklarını ısırdı. Az önce söylediği aklına geldi. Eliyle ağzını kapatarak, yere oturdu. Başına yeni bir bela açmıştı.

"Ben ne yaptım..!"

Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin