34

3.6K 181 28
                                    

Yağmurun vücudundaki yaraların bir kısmı iyileşmişti ama hâlâ ayağa kalkacak gücü yoktu ve mecburen bir süre daha hastanede kalmalıydı. Bu durum Yağmurun canını çok sıkıyordu. Hem de çok. Zaten hastane kaldığı sürece boyunca zayıflayıp çökmüştü, şimdi iyice zayıflayacaktı.

"Hastanelerden nefret ediyorum."

Tekerlekli sandalyesinde çevreyi izleyerek sıkıntısı gidermeye çalışan Yağmur aniden kapının açmasıyla yerinden doğrularak gelene baktı. Gelen Bay Jungtu. Elinde bir buket çiçek ile karşısındaydı ve yüzünde üzgün bir ifade vardı. Yağmur yavaşça elini aşağıya indirerek Bay Jung'a baktı. Bay Jung her ne kadar kendini kötü hissetse de aslında hepsi kendisinin suçuydu. Onun yüzünden bu hâle gelmişti ve yine onun yüzünden Bay Jung kendisini suçlu hissediyordu. Yağmur yutkunarak Bay Jung'a baktı, yüzünde hâlâ o üzgün ifade olsa da gülümsemeye çalıştığı belliydi. Belliydi ki kendisine özür dileyecekti. Buna engel olmalıydı. Suçsuz yere kendisinden özür dilememeliydi.

Yağmur tekerlekli sandalyesinin yanlarından destek almaya çalışarak ayağa kalmayı denedi ama ayağı boşluğa denk geldi ve ayağı kaydı. Tam düşecek iken bir elin kokundan tuttuğu fark etti. Başını hafifçe kaldırarak baktı. Bay Jung karşısındaydı.

"Doktor sana ne dedi.?"

"Ne?"

Yağmur yavaşça Bay Jung'un yardımıyla sandalyeye geri oturdu ama bir eli hâlâ Bay Jung'un kolunu tutuyordu.

"Doktor sana ayağa kalkmaya henüz hazır değilsin dedi. Neden hareket ettin ki? Kendine zarar mı vermek istiyorsun?"

"Hayır, ben sadece..."

"Tamam kendini yorma. İyi misin? Arkana yastık filan ister misin?"

"Hayır ben sadece şey..."

"Söyleceğim her neyse unut. Tamam mı?"

"Tamam."

Yağmur, Bay Jung'un ellini tutuğunu hissedebiliyordu ve bu his biraz soğuk da olsa  yüzünü kızarmıştı.

"Bakıyorum keyfin yerinde."

"Evet."

Yağmur Bay Jung'un elini hâlâ sımsıkı tutuyordu ve bırakmak istemiyorum. Ama bırakmak zorundaydı. Yavaşça elini geri çekerek karnına doğru getirterek gözleri devirdi.

"Ne oldu?"

"Hiçbir şey, sadece rahatsız filan olmuşsunuzdur diye..."

"Rahatsız filan olmadım hatta hoşuma bile gitti desem."

Yağmurun yüzü yine kızarmaya başladı. Başını hafifçe yere eğerek gülümsedi ve tekrar Bay Jung'a baktı. O da kendisi gibi gülümsüyordu ve bu sefer ki gülümseyişi uzun ve güzeldi.

"Senin de hoşuna gitti galiba."

"Yoo."

"Neden gülümsüyorsun peki?"

"Hiç öylesine işte."

"Öylesine? O zaman bu öylesine olan gülümseyişini değiştirelim."

Bay Jung'un aniden kendisi kucağına alıp kaldırmasıyla şaşırmıştı Yağmur. Elleriyle Bay Jung'a engel olmaya çalışsa da yorgun vücudu buna izin vermedi. Mecbur kendisi taşımasına izin verdi ve yatağının yanındaki kanepeye doğru gittiğini gördü.

"Hayır, lütfen düşündüğüm şeyi yapmasın lütfen. Hastane ortanımda bi de."

Kaneye doğru gelince durduğunu hissetti Yağmur. Sonra yavaşça Bay Jung'un kanepe doğru oturduğunu hissetti. Şimdi ikiside aynı kanepede kucak kucaktı.

"Bay Jung, efendim. Ne yapıyorsunuz?"

"Şss, sadece sessiz ol ve uyumaya çalış. Bütün hafta seni düşünmekten yorgun düştüm. Şurada bir yarım saat uyuyacağım."

Yağmur dikkatlice başını kaldırarak Bay Jung'a baktı. Kendisine sarılmış bir halde uyuyordu ve bir eliyle Yağmurun elini tutuyordu. Yağmur başını eğerek olanlara bir anlam vermeye çalışsa da başarmadı. Yavaşça başını Bay Jung'un göğsüne dayadı ve Bay Jung'un kalp atışlarını dinledi. Kalp atışları tıpkı bir müzik gibiydi. Yağmur gözlerini bu müzik eşliğinde yavaşça kapadı.

Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin