Jung hâlâ elleri alnında tavana bakmaktaydı. Yaptığı hatadan dolayı kendini iyi hissetmiyordu. Hayatında ilk kez birisine bağırmıştı ve bu bağırdığı kişi bir kadındı. Bunu telafi etmeliydi. Evet, yaptığı hatayı haklı da olsa bir şekilde telafi etmeliydi. Ama nasıl...? Nasıl...?
Jung bu düşünürken, aniden kapısının çalınmasıyla hafif bir titremeyle kendine gelmişti. Kravatı gevşeterek, biraz rahatlamıştı. Dik bir şekilde oturarak, kendisini bekleyeni içeri girmesini söyler.
"Bay Jung, sizi rahatsız ediyorum ama bizim şirketin özel kuruluş toplantısının tarihi için geldim. Eğer bu önümüzdeki cuma boşa iseniz, toplantıyı o gün yapmayı düşünüyoruz."
"Bu cuma... peki tam olarak nerede ve saat kaçta?"
"Yer belli efendim. Şu yeni yapılan bir otel var. Adı.. "Starlight". Starlight otelinde olacak. Revezvasyonlar, bu akşam yapılacak ama toplantının tam saati daha belli değil."
"Belli değilse, herhangi bir saat yapın gitsin."
"Yalnız, efendim toplantı saatini sizin belirlemeniz gerekli."
Jung derin bir nefes alarak, gözlerini kapattı. Bu tür durumlardan nefret ediyordu ama yapacağı birşeyi de yoktu.
" Peki. Toplantı saat ikide olsun. Ya da dur, iki buçuk. Evet, evet toplantı iki buçukta olsun."
"Peki, toplantıya ayrıca katılmasını istediğiniz bir çalışan var mı? Eun, dünden beri hastanede olduğu için toplantıya katılmayacağını belirtti. Bu yüzden boş bir kontenjanımız var."
İşte Jung'un çevirmenden özür dilemesi için aradığı fırsat geldi.
"Şu Türk çevirmen Yağmur Duruk'u boş olan kontenjanımıza alın ve ona bu toplantıyı bildirip, katılmasının zorunlu olduğu söyleyin. Bahane istemiyorum."
"Ama efendim...."
"Ama ne?"
"Yağmur çalışanımız burada daha yeni ve bizim kurallarımızı daha yeni yeni öğreniyor ve oldukça tembel biri. Size başka birini almanızı öğrenirim. Daha kıdemli ve çalışkan birini. Mesela, asistan Bay Kim Joo Woon. Kendisi şirketimizde baya takdir gören biri ve işi severek yapıyor."
" Peki sana birşey soracağım. Burada patron kim?"
"Sizsiniz efendim."
"Ve..."
"Toplantıya istediğiniz kişiyi siz çağırabilirsiniz."
"Anladığınıza sevindim. Şimdi çıkabilirsin. Çıkarken de dediklerimi Çevirmene iletirsin.
"Ama efendim. Yağmur çalışanımız gerçekten çok tembel biri ve sürekli uyuyor. Onun toplantıda olması diğer çalışanları olumsuz yönden etkileyebilir.
"Olabilir. Tembel insanlar her yerdedir. Ve ayrıca unutma ki, işyerinde uyumak bir tembelliğin belirtisi değil, yorgunluğun belirtisidir."
"Yorgunluk... mu?"
"Yağmur çalışanımıza nedense birileri görevi dışında iş veriyor ve bu işleri verirken baya bir patronun çalışana emir verdiği gibi veriyor. Bu sende birşeyler uyandırdı mı?
"Evet, efendim."
"İyi. O zaman dediğimi yap ve ayrıca Yağmur çalışanımıza her kim iş veriyorsa söyle, burada patron benim. O değil."
"Peki efendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]
VampireYağmurun başı dertdeydi. Çünkü; patronunun oğlu vampirdi ve o vampir sadece Yağmuru istiyordu. Kapak tasarımı: @writerladyy