Diğer vampir gitmişti ama Jung hala sinirliydi. Sinirli ve tedirgin, çünkü bu sefer hayatı tehlikede olan kendisi değil. Hayatı tehlikede olan çevirmen kızdı.
...
Yağmur, uyuduğu kanepeden kalkarak etrafını izlemeye koyuldu. Etrafı sessizdi ve Bay Jung'u göremiyordu. Hâlbuki birkaç dakika önce buradaydı, yanındaydı. Nereye gitmiş olabilirdi ki? Yatağının yanındaki sehpaya baktı. Cep telefonun oradaydı. Uzanıp Bay Jung'u arayabilirdi. Arayıp, nerede olduğunu sorabilirdi. Yavaşça kanepeden kalkmaya çalıştı ama sırtındaki ve karnındaki yaraların acısı buna izin vermedi. Mecbur beklemek zorundaydı. Yavaşça kanepeye geri uzanarak ağrıyan karnını tuttu ve umutsuzca Bay Jung'u beklemeye başladı.
Ani kapı açılmasıyla, oturduğu kanepeden sıçradı Yağmur. Gelene baktı; Bay Jungtu ve yüzünde öfke ve yorgunluk vardı. Birisiyle tartıştı mı? Yoksa kavgaya mı girdi? Ama yüzünde ne morluk vardı ne de yara izi. Yerinden hafifçe kalkarak Bay Jung'a daha yakın baktı. Yumrukları sıkılmış bir halde üzerine geldiğini gördü. Yağmur nefesini tutarak kanepe doğru yaslandı. Bay Jungla artık burun burunaydı ve nefesini hissedebiliyordu. Sıcak ve hafif nefesi boynunu gıdıklıyordu. Sakin kalmaya çalışarak Bay Jung'a baktı. Yüzünden sinir vardı ve yüz hatlarındaki bütün damarlar belli oluyordu. Ama Yağmurun ilgisini çeken başka birşey vardı. O da Bay Jung'un gözleriydi. Bay Jung'un gözleri kan gibi kıpkırmızıydı. Tıpkı iki kez karşılaştığı o gözler gibi kıpkırmızıydı. Yoksa o gözlerin sahibi Bay Jung mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]
VampireYağmurun başı dertdeydi. Çünkü; patronunun oğlu vampirdi ve o vampir sadece Yağmuru istiyordu. Kapak tasarımı: @writerladyy