7

7.3K 308 9
                                    

"Yağmur!"

Yağmur esneyerek kafasını yavaşça kaldırdı. Karşısında Nanami durmaktaydı ve Nanami'nin elinde yine kalın desteler halinde kağıtlar vardı. Bu sadece iki anlama gelmekteydi; ya yine çevireceği evraklar vardı, ya da toplantı. Oflayarak başını masaya koydu ve derin bir nefes alarak tekrar Nanami'ye  baktı.

"Evrak işi mi?"

"Hayır."

"Toplantı mı?"

"Evet."

"Saat kaçta?"

"İkide."

"Hayır!"

Yağmur, uykulu gözlerle saate baktı. Biri çeyrek geçiyordu ve toplantı için kendisine gelmek zorundaydı. Ama toplantıya hiç gitmek istemiyordu. Zaten 200 sayfayı zar zor bitirebilmişti ve şimdi toplantıya katılacaktı. Acaba gitmese mi? Zaten patron yine aynı şeyleri söyleyecekti. Nanami'ye baktı ama Nanami hayır anlamında başını sallayınca, katılmak zorunda olduğunu anladı.

"Bu lanet işyerinden nefret ediyordum. Bu lanet işyerinin patronundan da nefret ediyorum."

Nanami nazikçe Yağmur'un omzunu okşayarak, kendisiyle aynı düşüncede olduğunu belirtti ve diğer çalışanlara da toplantıyı iletmek için Yağmur'un yanından ayrıldı.

...

" Biliyorum, bu aralar burada yeni olmama rağmen patron seninle fazla uğraşıyor. Ve çok yorulduğunu biliyorum ama sabırlı ol. Eminim herşey iyi olacak."

"Tesellin için teşekkürler Nanami ama şuan o kadar yorgunum ki tek istediğim şu toplantıdan sonra eve gidip, uyumak."

"Zaten kısa bir toplantı. Patron bize yakışıklı oğlunu tanıştıracak."

"Sen de taktın şu çocuğa! Alt tarafı patronun oğlu ya. Ünlü bir şarkıcı ya da oyuncu değil. Olsa bile bizim gibilere bakmazlar."

Nanami küçük bir hayal kırıklığına uğrayarak, dudaklarını büzdü.

"Niye öyle söyledin ki şimdi?"

"Ee yalan mı? Değil. Ünlü insanlar kendileriyle ilginirler ve kendi gibi insanlarla takılırlar. Bizim gibi normal insanlar bir anlam ifade etmez."

"Haksızlık ediyorsun. Hepsi aynı değil."

"Haksızlık olsun veya olmasın. Bunlar gerçek. Ünlü insanların gözünde biz sıradan insanlarız."

Nanami tam bir cevap verecek iken, patron ve oğlunun içeri girmesiyle sözü yarıda kalmıştı. Patron onu yanına çağırıyordu. Eliyle patrona bir dakika diyerek, Yağmurun yanına yaklaşarak kulağına eğildi.

"Her gerçek, gerçek değildir Yağmur."

Yavaşça Yağmur'un yanından ayrılan Nanami, patronun yanına gelerek  toplantının başlamasının uygun olduğunu başını hafifçe sallayarak belirti.

Yağmur ise gözüyle etrafı seyrederken aniden dikkatini sağ kenarda, cam bölümünde oturmakta olan çocuğa vermişti. Bu çocuğu sanki bir yerlerde görmüştü ama nerede? Kimseye çaktırmadan, çocuğa bakmaya devam ederek hatırlamaya çalışır. Uzun boylu, siyah saçlı ve beyaz tenli bir çocuktu. Diğer çalışanlara göre gözleri daha az çekikti ve oldukça sessiz birisiydi. Kimdi bu ya? Kendisine oldukça tanıdık geliyordu. Yağmurun artık tüm dikkati çocuğun üzerindeydi ve çocuğu hatırlamak için adeta beyini zorluyordu. Çocuğun üzerinde takım elbisesi yoktu ve  buranın çalışanın ait olduğu belirten ne bir kimlik , ne de bir yaka kartı da vardı. Peki kimdi bu? Birden çocuğun kendisine baktığını gördü. Hemen başını önüne eğdi ve gözleri kocaman açarak kim olduğunu hatırladı. Bu kendisine iki kere çarpan çocuktu. Evet bu oydu. Ama burada ne işi vardı? Yoksa bu çocuk, patronun oğlu muydu?

"Yok daha neler Yağmur. Bir patrona bak, bir şu çocuğa bak. Birbirine benzemiyorlar bile. Kesin patronun oğlu toplantının sonunda gelecektir. Ama ya oysa. O zaman yandın Yağmur. Hem de fena halde. Dua et de patronun oğlu olmasın."

"Ve hasım, gelelim sizi buraya çağırma nedenime. Biliyorsunuz ki artık Sam&Semi şirketinin hem patron yardımcısı hem de yeni bir ortağı var. Aynı zamanda kendisi benden sonra buranın gelecekteki müdürü olacaktır. Bu kişi benim için çok önemli biri. Bu önemli kişi benim oğlum Jung. Jung lütfen buraya gelip, kendini Sam&Semi şirketinin çalışanlarına kendini tanıtır mısın?"

Tam da Yağmurun düşündüğü gibiydi. Çocuk, patronun oğluydu ve Yağmur fena halde yanmıştı.

Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin