10

6.2K 278 21
                                    

Jung, kafasını kaldırarak saatine baktı. Saat onu yirmi geçiyordu. Mesai biteli yarım saat olmuştu ve Sam&Semi şirketinde yalnızca kendisi vardı. Bu onun için kaçınılmaz bir fırsattı. Yavaşça masasından kalkarak, ceketini aldı ve ofisini kitledi. Şirketten yavaş adımlarla çıktı. Hava soğuktu ama Jung için bir sorun değildi. Çünkü kendisi de soğuktu ve doğal olarak üşümüyordu. Gökyüzüne baktı. Düşündüğü gibi karanlıktı.  Etrafı yalnızca sokak lambaları ve dükkanın ışıkları aydınlatıyordu.

Ara sokak bulur umuduyla gözleriyle etrafı taradı. Tam karşında bir çıkmaz sokak vardı. Çıkmaz sokağa doğru yürüdü ve sokağa girince ceketi çıkartıp gözlerini kapadı. Sessizce etrafı dinledi. Etrafta yalnızca birkaç insan vardı ve genelli öğrenciydi.

Derin bir nefes alıp gözlerini açtı ve simsiyah gözleri bir anda kan gibi kıpkırmızı olmuştu. Av vaktiydi.

...

Yağmur ayakta zor durmasına rağmen marketteydi ve alması gereken yiyecekler vardı. Bu onun için eziyetti. Neden bu kadar çok yemek yiyordu ki? Neden mi? Çünkü sinirliydi ve sinirliyken doğal olarak yemek yiyordu.

"Lanet olası patron ve oğlu yüzünden kilo alacağım. Of ya."

Yağmur, alışverişini yaptıktan sonra yavaşça kasaya doğru ilerdi. Kasada yalnızca beş kişi olmasına rağmen kuyruk bir türlü ilerleyemiyordu. Saatine baktı. Onu otuz beş geçiyordu. Bu saat onun için çok geçti. Biran önce eve gidip, uyumazsa yarın zombi gibi ortalıkta dolaşacaktı. Başını uzatıp sıraya baktı. Sıra hâlâ ilerlemiyordu. Ama şimdiye kadar ilerlemiş olmalıydı.

"Neden il-er-le-mi-yor-sun. Of ya hadi! İlerle!"

Yarım saat sonra Yağmur hızla aldıklarını kasaya koyarken, kasiyerde aldıklarını kasadan geçiriyordu. Son ürününün kasadan geçtikten sonra kasiyer yorgun bir yüzle Yağmur'a bakıp, fiyatı söyledi.

"23,30 won."

"Buyrun. Üstü kalsın."

Yağmur elinde paketleriyle marketten çıkınca rahat bir nefes aldı. Geç olsa da sonunda boğucu marketten çıkmıştı. Ama şimdi asıl soru taksiydi. Nereden ve nasıl taksi bulacaktı? Aslında evi uzak değildi ama bu soğuk ve karanlık gecede hiç yürümek istemiyordu. Bu yüzden elindekilerle karşıya geçerek taksi beklemeye başladı ama ortalıkta değil taksi, araba bile yoktu. Acaba yanlış yerde mi duruyordu. Etrafına baktı. Etrafı kapkaranlık ve sessizdi. Biraz daha taksi gelir umuduyla beklemeye devam etti ama ortaklığı sessizlik hâkimdi. Yağmur bir ayağını yere vurmaya başlamıştı. Taksi yoktu ve elinde paketlerle karanlık ve sessiz bir sokakta kalmıştı. Yağmur korkmaya başlamıştı. Yutkunarak arkasına, sağına ve soluna baktı. Kimsecikler olmamasına rağmen sanki birisi onu izliyordu. Bunu hissediyordu ve his çok yakınından geliyordu. Tekrar arkasına döndü ve  arka sokakta bir çift kırmızı gözle karşılaştı. Bir çift korkunç, kırmız göz.

Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin