Jung, Yağmurun yüzündeki korku ve şaşkınlığı görebiliyordu. Hızlı nefes alışverişleri boynuna değiyordu ve bu durum Jungu üzüyordu. Ama artık saklayacağı bir sırrı yoktu ve vicdan azabı da duymuyordu. Sevdiği kız ondan her ne kadar korksa da, artık yüreği rahattı. Jung, Yağmuru yavaşça kendine doğru çekerek sarıldı. Kalbinin atışlarını artık bütün vücudunda hissedebiliyordu ve kokusu, onu büyüleyen kokusu daha net alabiliyordu. Gözlerini kapatarak kokuyu içine çekti ve Yağmura daha sıkı sarıldı.
...
Yağmur, titreyen vücuduyla kendisine sarılana bakıyordu. Patronun oğlu, daha doğrusu sevdiği çocuk vampirdi ve kendisine şuan ne yapacağını bilmiyordu. Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı ama vücudunu saran soğukluk nedeniyle bu imkansızdı. Gözlerini kapatarak bunun bir rüya olmasını diledi. Ama rüya değildi. Bu gerçekti. Gerçekti ve bunu hissedebiliyordu. Yağmur yavaşça Jungun kollarından kurtularak Jung'a baktı. Böylesine tatlı ve nazik birisinin vampir olması imkansızdı. Ama sonra başına gelenleri, Jungla bağdaştırmaya çalıştı.
Koreye ilk geldiği gün gördüğü kırmızı gözlü adam, Jungun tek başına yüz kiloluk koliyi taşıması, Jungun soğuk teni ve soğuk, markette karşılaştığı korkunç kırmızı gözler ve hemen ardından Jungun belirmesi, Jungun odasındaki şişedeki kırmızı sıvı ve şimdiki olay.
Yağmur bunlara anlam vermeye çalışırken, tekrar aynaya baktı. Jung karşındaydı ve ona bakıyordu. Onun kokusunu ve sıcaklığını hissdebiliyor ve varlığını görebiliyordu ama aynada tek gördüğü kendisiydi. Endişeyle Junga baktı. Gülümsüyordu ama gözleri "Sen haklısın" diyordu. Elini yavaşça Jung'un yanağına koydu. Yanağını ılık ve yumuşaktı. Sonra yavaşça kalbine doğru götürdü. Kalbinin atışlarını da hissedebiliyordu. O zaman nasıl vampir olabilirdi ki? Nasıl? Başını Jung'un göğsüne doğru yaslayarak gözlerini kapadı. Ne söyleyeceğini bilmiyordu ama ağızı istemsizce söyleyecekleri söylemişti.
"Eğer vampirsen, o zaman bana vampir halini göster. Sana ancak o zaman inanırım. Yoksa bu söyleyeceklerin çok saçma. Sen ve vampir olman. Çok saçma."
Başındaki ince eli hissedebiliyordu. Saçlarını okşuyordu.
"Vampir halimi görmeni istemiyorum. Bu halim ile vampir halim arasında farkı görmeni de istemiyorum."
Sesindeki korku içine işliyor ve canını yakıyordu. Ama görmek istiyordu. Hem de çok istiyordu. Canını acitsa da istiyordu.
"Görsem ne olucak ki? Ben seni seviyorum ve vampir olman duygularımı değiştirmiyor."
"Emin misin?"
Sesinde hâlâ endişe vardı ve bu endişe onu korkutuyordu.
"Eminim."
Yağmur, Jungun kollarının arasından sıyırarak uzaklaştı ve Junga baktı. Başı yerdeydi ama sonra kendisine baktı. Ten rengi bembeyazdı ve tırnakları uzundu. Dişleri ise tıpkı vahşi bir hayvanınki gibi sivriydi. Gözleri ise, o gördüğü korkunç kırmızı gözler gibiydi. Yağmur içindeki hafif korkuyla Junga baktı. Haklıydı. Sevdiği adam ile karşısındaki vampir arasında fark vardı ama kalbi hâlâ aynıydı. Karşındaki vampir hâlâ aşık olduğu adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]
VampirosYağmurun başı dertdeydi. Çünkü; patronunun oğlu vampirdi ve o vampir sadece Yağmuru istiyordu. Kapak tasarımı: @writerladyy