45

2.7K 126 1
                                    

Yağmur gözlerini açtığında, kendisini bilmediği soğuk bir yerde bağlı halde bulmuştu ve korkuyla nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Gözleriyle etrafı dikkatlice taradı ve terk edilmiş büyük bir malikane olduğunu anlamıştı. Ama buraya nasıl gelmişti ki? En son hatırladığı o korkunç yaratıklardan birinin o saldırmasıydı.

...

Jung, ofisinde sinirli bir şekilde bir ileri bir geri yürüyordu ve ne yapacağını bilemez halde ellerine bakıyordu. Elleri sinirden ve korkudan titriyordu. Ellerinin titremesini de kontrol edemiyordu. Aklında sürekli sevdiği kadın vardı ve nasıl olduğunu bilemez hâlde kendine çok kızıyordu. Yanında olmalıydı. Yanında olup, onu korumalıydı. Ama olmadı ve koruyamadı. Ve şimdi ise sevdiği kadın, tehlikeli vampirler tarafından kaçırılmıştı ve hayatı tehlikedeydi. Onu kurtarmak zorundaydı ama nasıl yapacağını bilmiyordu. Karşılaşacağı vampirler ondan daha güçlü ve tehlikeli olabilirler ve yapacağı en ufak yanlışının bedelini sevdiği kadını kaybederek ödeyebilirdi. Bu yüzden sakin olmalı ve düzgün bir biçimde düşünmeliydi. Derin bir nefes alıp aynada kendisine baktı. Neredeyse vampir hali ortaya çıkmıştı ama bu umrumda değildi. Siyah deri koltuğuna hızlıca oturarak, eline telefonunu aldı. Ama sonra durdu. Kimden yardım isteyebilirdi ki? İnsanlardan mı? Hayır, bunu yaparsa daha çok can yanacak. Vampir dostlarından mı? Vampir dostu da hiç yok ki. Ne yapacaktı şimdi? Tek başına mı gidecekti? Tek başına mı onca vampirle dönüşecekti, sayılarını bile bilemeden? Ama başka yapacak seçeneği yoktu. Bunu sevdiği kadın için yapacaktı. Ölse bile sevdiği kadın için yapacaktı.

Patronumun Vampir Oğlu [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin